Kırk sekiz yıl olmuş kendisini tanıyalı. O zaman orta sayılabilecek bir yaştaydı. Adapazarı’na sıla-i rahim için ailemizi ziyaret gittiğimizde genellikle cemaatimizle müfritane irtibat için uğradığımız yer olurdu dershaneler. Rahmetli simitçi Reşat Ağabeyimizin dükkânının arkasında bir yerimiz vardı. Derslere iştirak ettiğimizde Sapanca’da oturan ve genellikle buradaki dersleri kaçırmayan Ali Gül Ağabeyimizle görüşmemiz olurdu. Oğlu Mehmet kardeşimiz de zaman zaman dershanede kalır, biz de misafir olduğumuzda sohbet ve müzakerelerde bulunurduk. Dershanede evi şehrin içinde olan ve hizmet için burayı açık tutmayı tercih eden Şaban Toktamış kalıyordu. Kendisi vagon fabrikasında çalışırdı. O dönemde Salim, Recep, Ömer, İsmail, Ali Gül, vs. ağabeyle birlikte güzel bir hizmet ekibi oluşturmuşlardı. Orman köyünde Mustafa Ağabeyimizin yaptırdığı ve Pazar günleri Düzce, İzmit, Gölcük ve Sakarya’nın ilçelerinden gelen Nur Talebelerinin iştirak ettikleri bir nev'î bölge derslerinde de karşılaşırdık. Genellikle çocukları ile birlikte iştirak ederdi Ali Ağabeyimiz.
Yirmi beş yıllık istibdat dönemiyle başlayan ve her ihtilâl ve muhtıra dönemlerinde farklı şekillerde devam eden baskılardan Ali Ağabey de nasibini almıştı. Bugün hayal dahi edemeyeceğimiz garip olayların yaşandığı o dönemde, İzmir Tire’de yaşanan düğün baskını gibi, 21 Kasım 1972 günü akşamı bir hafta önce vefat eden babası için hatim okumak amacıyla iş yerinden arkadaşlarını dâvet eden Sapanca’daki Mustafa Erdem ve misafirleri, yapılan şikâyet üzerine Yirminci Mektub’dan ölümün mahiyetini açıklayan bir bölüm okudukları için mahkemeye sevk edilirler. Sapanca Sulh Ceza Mahkemesi’nin beraatle neticelenen dâvâsında bu on dört kişilik maznunlarının içinde Ali Gül Ağabeyimiz de vardır. Bu olay onu hizmetinden vazgeçirmek yerine dâvâsına sadakat ve metanetle bağlanmasını netice vermiştir. Muarızlarından intikamını Risâle-i Nurları daha çok okuyarak almayı şiâr edinen Nur Talebeleri gibi o da derslere iştirakini sıklaştırarak sebatla devam etmiştir.
Uzun bir ömür boyunca daima hizmetimizin içinde bulunan Ali Ağabeyimiz için, kâinat kitabından çekirdek, çiçek, böcek, ağaç vs. ile ilgili Risâle-i Nur’dan aldığı misâllerle, her türlü insana hakikatleri anlatabildiği/anlatabileceği söylenir. Sempatik yaklaşımı ve daima gülen yüzüyle bir çok insanın Risâle-i Nur’ı tanımasına vesile olmuştur.
Son iki üç yılında geçirdiği hastalıkları İnşâallah kendisi hakkında kefaret ve cennetteki makamının yükselmesine vesile olmuştur.
Seksen beş yıl gibi ubudiyet ve hizmet içinde uzun bir ömür yaşayan, son nefesine kadar şuuru yerinde ve mütevekkilâne bir tavır içinde olan Ali Ağabeyimize Allah’tan rahmet diler; ailesine, çocuklarına ve yakınlarına Cenâb-ı Hak’tan sabır ve metanet dileriz...