Bediüzzaman Hazretleri’nin ömrünün son yedi senesinde Risâle-i Nur’u tanıyarak ona talebe olma şerefine nâil olan Hakkı Yavuztürk, 1934’te Kemaliye’de doğdu.
Henüz on sekiz yaşında, bir parkta otururken haşirle ilgili kitap okuyan gençleri görüp, Risale-i Nur’la tanıştı. 1962 yılında sağlık memuru olarak çeşitli yerlerde hizmet etti. Sabah namazlarından sonra parkta okunan Risâle derslerini her dinlediğinde bu kitaplara daha da merakı artan Yavuztürk’ün, Haşir Risalesi’ni, Küçük Sözler’i, Gençlik Rehberi’ni okuduktan sonra bu kitaplarla daha da yakından meşgul olmak ister. 1953 yılında, İstanbul’a gelen Said Nursî’yi ziyaret eder. Üstad, Hakkı Ağabey’e; “Seni talebeliğe kabul ediyorum. Risale-i Nurlar’ı çok oku!” deyince bu taltif onu daha da şevklendirir.
“Kur’ân harfleriyle Risale yazardık”
Hakkı Yavuztürk, hatıralarını şöyle anlatıyor: “Risaleleri asıllarına bakarak veya şeffaf kâğıtla üzerine koyarak yazıp bitirdikten, yani asıl Risalelerden bir nüsha bu suretle elde ettikten sonra, bu artık bizim olan Risaleyi ciltçiye gönderir, ciltlendirir, sonra da Bediüzzaman Hazretleri’ne gönderirdik. Üstad Hazretleri bunları tashih eder, arkasına ismimizle duâ yazar ve iade ederlerdi. Biz de bu el yazımızla yazılmış ve Bediüzzaman Hazretleri tarafından ekseriya tashih edilerek iade edilmiş ve kendi el yazılarıyla duâ yazılmış Risaleleri, büyük bir hatıra olarak hıfzeder, saklardık. Yenikapı’daki evimize yakın olan eski Aksaray Parkına, sabah namazlarından sonra yapılan Risale-i Nur okuma toplantılarına gider, Muhsin Alev Ağabeyimizin okuma ve izahlarını dikkatle dinlerdik.” Hakkı Yavuztürk, 5 Ocak 2007’de vefat etmiştir. Bu vesileyle Hakkı Yavuztürk’ü duâlarla anıyoruz.