Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

İstiklâl Harbinin "Sakallı Nureddin Paşa"sı



9 Aralık 1920: Sakallı Nureddin Paşa, Orta Anadolu Merkez Kumandanlığına atandı.

Onun Merkez Komutanlığına atandığı bu dönem, gerek iç çatışmalar ve gerekse dış taarruzlar itibariyle, Anadolu halkının yaşamış olduğu en kritik günlerdi.

Aynı günlerde, Seyyar Kuvvetler Kumandanı Çerkez Ethem, M. Kemal ve M. İsmet Paşalar tarafından gözden çıkarılmış ve tamamiyle devre dışı edilmeye çalışılıyordu.

Sonunda, Albay İsmet Beye bağlanmak (ve aslında bitirilmek) istenen Ethem Bey, maiyetiyle birlikte ittirile ittirile Yunanistan üzerinden kaçmaya mecbur edildi. (22 Ocak 1921)

Ethem Beyin çekilmeye başladığı 1920 yılı Aralık ayında, bu kez iç isyanlar cümlesinden olarak Demirci Efe kıyamı (ayaklanması) başgösterdi.

Anadolu'nun iç kısımlarında ortaya çıkan yeni isyanları bastırmak ve hariçten gelen tehlikeleri bertaraf etmek için, dirayeti ve kahramanlığı tescil edilmiş bir kumandana ihtiyaç hasıl oldu.

İşte, tam bu noktada bütün gözler, bütün dikkatler Nureddin Paşa üzerinde toplandı. İstiklâl Harbine en ön safta iştirak eden kumandanlar arasında tek sakallı olduğu için, ona "Sakallı Nureddin Paşa" ismi verildi.

İki farklı özelliği, sonradan cinayet sayıldı

Nureddin Paşayı sakalı dışında onu diğer Millî Mücadele dönemi silâh arkadaşlarından ayıran iki önemli hususiyeti daha vardı.

Bu özelliklerinden biri, tek parti CHP'li olmak istemeyip, seçimlerde bağımsız aday olmasıydı.

Paşanın diğer özelliği ise, "Şapka inkılâbı"na şiddetle karşı gelmesiydi.

Şimdi, bu hadiselerin detayına bakalım:

1) Nureddin Paşa, 1923'te yapılan genel seçimlerde Bursa'dan bağımsız aday oldu, ancak seçilmeye muvaffak olamadı.

Bir sene sonra ise, tekrar bir "ara seçim" yapıldı ve Nureddin Paşa da bunu fırsat bilerek tekrar CHP'ye karşı Bursa'dan bağımsız aday oldu.

Sandıklar açıldığında ise, Nureddin Paşanın ezici bir çoğunlukla seçimi kazandığı ortaya çıktı. (Bu da muhaliflerini ürküttü.)

Mazbatasını alıp Meclis'e girdi. Tek başına adeta bir muhalefet görevini üstlenmeye başladı. Onun muhalefet ettiği meselelerden biri de, "şapka ve kılık–kıyafet kânunuydu.

2) Mareşal Fevzi Paşanın hiçbir inisiyatif kullanmadan şapka kànunu lehinde kesin tavır almasına mukabil, en az onun kadar kahramanlık nişanesi bulunan Nureddin Paşa ise, vargücüyle şapkanın aleyhinde bir vaziyet takındı.

Mebusların büyük bir ekseriyetle şapka kànununa taraf olmaya zorlanması yüzünden desteksiz kalan Nureddin Paşa, o günden sonra siyasetten soğudu ve tıpkı Karabekir Paşa gibi bir kenara çekilmeye mecbur oldu.

Vaktiyle Balkanlar'da, Bağdat'ta, Yemen'de, Konya'da, Dumlupınar'da ve bilhassa İzmir Savaşlarında büyük kahramanlıklar gösteren Nureddin Paşa, siyaseten ters düştüğü eski silâh arkadaşlarının zorlamasıyla, hem Paşalıktan istifa, hem de Meclis'teki görevinden ayrılarak, kendi halinde yaşamaya âdeta mahkûm edildi.

Vefat tarihi olan 1932 yılına kadar da, siyasete dönmeyerek aynı istikamet üzere yaşadı.

Nureddin Paşanın kısa biyografisi

Kurtuluş Savaşı kahramanlarından olan Nurettin Paşa, 1873'te Bursa'da doğdu. 1893'de Harbiyeyi bitirdi. 9. Piyade Alayı komutanı olarak Balkan Savaşına katıldı.

Birinci Dünya Savaşında Irak Cephesi komutanıydı. Bağdat'ta, bilâhare Yemen'de büyük yararlılıklar gösterdi.

İzmir ve Aydın valiliklerinin yanı sıra, 17. ve 25. Kolordu Komutanlığı vazifelerinde de bulundu. Üstün başarı sağladı.

Millet Meclisi ile İstanbul Hükümetini uzlaştırmaya çalıştı. Başarılı olamayınca, Kurtuluş Savaşına katılmak üzere 1920'de Anadolu'ya geçti. Yunan cephesinin güneyinde, Konya çevresinde komutan oldu.

1920 yılı sonlarına doğru Orta Anadolu Merkez Ordusuna komutan sıfatıyla atandı. 1922'de 1. Ordu komutanlığına atandı ve bu görevle Büyük Taarruza katıldı. Zaferden sonra korgeneralliğe yükseldi ve İzmit'e tayin edildi.

I. Ordu'nun lağvedilmesi üzerine, 1924'te Yüksek Askerî Şûra üyeliğine atandıysa da, Bursa milletvekili seçilmesiyle üyelikten çekildi. 1925'ten sonra, askerlikten de, ardından siyasetten de istifa etti. Vefat tarihi 1932.

ÇEVRE

Akan nehir; yakan zehir

– Bak, şu gördüğün yeşil vâdide yıllar önce tertemiz bir nehir akıyordu.

– Doğrudur; ama şimdi git bak gör ki, orada nasıl da öldürücü bir zehir akıyor.

09.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.12.2006) - Sadâkat fukarası, köpek zengini bir toplum

  (07.12.2006) - Teneke düdükseverin zikir üzüntüsü

  (06.12.2006) - Teşkilât-ı Mahsusa yalancıları

  (05.12.2006) - Had bildirme refleksi

  (04.12.2006) - Reis Bey, zıtlar birleşmez

  (02.12.2006) - Çok hisseli Papa ziyareti

  (30.11.2006) - "Zararlı cemiyet" isnadının cevabı

  (29.11.2006) - Kazakistan'daki durum

  (28.11.2006) - Farklı bir atmosfer

  (27.11.2006) - Mehdilik hevesi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004