Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 31 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Şiddet ve terörün asıl kaynağı...



Fert, aile, toplum ve insanlık olarak, en ziyade muhtaç bulunduğumuz hakikat sevgidir. Çünkü, kâinatın yaratılışının sebebi sevgidir. Atomlardan galaksilere kadar tüm unsurları birbirine bağlayan cezbe gücü de sevgidir. Ve kezâ, kâinatın santrali, merkezi olan kalp, aynı zamanda sevgi üretim merkezimizdir. Yapımız, sevmek ve sevilmek üzere dizayn edilmiştir.

Ancak, kalbimize konan hadsiz sevgi potansiyeli, ebedî bir güzelliğe sahip bir zâta yönelmek;1 ve diğer tüm sevdiklerimizi de Onun adına sevmek için verilmiş. Çünkü kalbin yaratılmasının sebebi, sevgi ve sevgilileri yaratan gerçek Sevgililer Sevgilisi’ni sevmektir. İnsanın en kıymetli hissi olan sevgi, eğer tevhid sırrı yardım etse (yani sonsuz Sevgi Sahibi’nden güç alırsa), bu küçücük insanı, kâinat kadar büyütür ve genişlik verir ve yaratılmışların nazenin bir sultanı yapar.2

Bilhassa gençler, birbirinin gözünü oymak için çırpınıyorsa ve ülke insanı kamplaşmaya yönelmişse sevgisizlik yüzündendir. Terör de, sevgisizlikten yol bularak kin, nefret, düşmanlık ve şiddet eker.

Sevgi aynı zamanda psiko-sosyal bir güç kaynağı, bir kaynaştırıcıdır. Gerçek sevgideki iksir ve güç, yabancılığı kaldırıp, en vahşî varlık ve unsurları bile bize kardeş, dost yapar. Kur’ân bu hakikati, “Allah’a iman edenler, Allah’a olan sevgileri cihetiyle daha kuvvetlidir”3 şeklinde beyan eder.

Sevgi; itaat, saygı ve kaynaşmanın da direği olduğundan ona dayanan fert, aile, toplum, eğitim ve yönetim mutlak başarıya ulaşır. Çünkü o, özgüvenin, başarının da temeli, itici gücü, ekonomik kalkınma ve ilerlemenin de dayanağıdır.

Gerçek sevgi, sevgi sebeplerini aşarak, sevgiyi ve sebeplerini de yaratanı sevmektir. Yani, her şeyi O’nun adına sevmek, O’nu hatırlamaktır. Anne-babamızı, çoluk çocuğumuzu, eşimizi, dostumuzu; peygamberler ile sahabelerini, evliyaları, ilim ehlini ve meşru olan her şeyi doyasıya severiz.

Zaten psikolojik yapımız gereği, evvelâ kendimizi, sonra akrabalarımızı, sonra milletimizi, sonra hayat sahibi diğer yaratıkları, sonra kâinatı, dünyayı sever; doyuma, mutluluğa ve müthiş bir moral gücüne ulaşırız.

Bizzat nefis ve madde hesabına, onların fani, geçici, solan yüzlerine yönelen sevgi mecazidir ve güçsüzdür. Çünkü, sevilen şeyler soldukça, çürüdükçe, yok oldukça, sevgi de tükenir, yok olur.

Hakiki sevgi ile mecazi sevgi arasındaki inceliği fark etmez, dengeyi sağlayamazsak, kalp sevgi çeşitleri adedince parçalanır; ruhumuzun dengesi bozulur, gücümüz azalır.

Her şeyi, yüce Rabbimizin Habib / Rahîm / Vedûd gibi sonsuz isim ve sıfatları hesabına seversek; sevgimizin gücü de sonsuzlaşır. O takdirde, Allah’ı tanımaktan gelen sevgi, en büyük maya ve iksir olur.4 Terörün gıdası şiddet, kin, nefret de biter. Gerçek sevgi; “sevgi parçalanmasını” da önler.

Allah, sırat-ı müstakîm denen doğru yolda olanları sever, temiz olanları sever,5 iyilik yapanları sever, merhamet edenleri sever, sevenleri sever. Dolayısıyla kendi cüz’î, basit, küçük sevgisiyle O’nun sonsuz sevgisini birleştirenler, sonsuz bir sevgiye kavuşmaz mı? Allah dostlarının güçlü olmasının sırrı budur.

Sevginin yaydığı bir enerji vardır. Gerçek veya mecazi sevgi “dalgaboyları”, muhatabın kalbinin radarına çarpar ve onun seviyesini hisseder. Sevgi, ışıktan hızlıdır. Işık, dünyayı saniyede yedi kez dolaşabiliyorsa; sevgi yedi yüz kez dolaşır ve her seferinde sahibinin sevgisine sevgi katar!

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 20.; 2- Şuâlar, s. 21.; 3- Bakara Sûresi, 165.; 4- Mektubat, s. 434.; 5- Bakara Sûresi: 222.

31.05.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.05.2007) - Kaderin siyasetini düşünmek!

  (29.05.2007) - Kalbimizin gücü

  (26.05.2007) - Duygularımızın gücü

  (25.05.2007) - İman gücünün tezahürü

  (24.05.2007) - İman ve paranın kimde olduğu bilinmez mi?

  (23.05.2007) - İman gücü ne demektir? (2)

  (22.05.2007) - İman gücü ne demektir?

  (19.05.2007) - İmanı güçlendirmek için...

  (18.05.2007) - Ruhumuzun gücü

  (17.05.2007) - İmanı ilim ve tefekkürle güçlendirmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004