Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Allah adına sevince, her şey değer ve anlam kazanır



Evet, Allah adına sevince her şey değer ve anlam kazanır.

Diyelim ki bahar mevsiminde bağ ve bahçelerde bir gezinti yapıyorsunuz. Nefis hesabına bakıldığında pek anlamlı olmayan varlıklar, Allah adına bakıldığında birdenbire bir anlam kazanır, büyük kazançlar sağlar. Hz. Ali’nin dediği gibi “Nasıl bakarsan öyle görürsün” misâli, Allah adına baktığınızda heyecanlanır, hayretten hayrete düşer, büyük bir zevk ve mutluluk hissedersiniz.

Meselâ rengârenk çiçeklere, kelebeklere baktığınızda hemen San'atkârları hatırınıza gelir, “Ne güzel yapılmışlar, yaratılmışlar! Ne harika! Mucize!” demekten kendizi alamazsınız.

İşte bu tarzda Allah adına duyulan sevgi, leziz bir tefekkür olur, güzelliğe aşık nazarınızı daha yüksek, daha mukaddes, binler derece daha güzel güzellik mertebelerinin definelerine yöneltir, baktırır. Çünkü o güzel eser, Cenâb-ı Hakkın fiillerinin güzelliğine, ondan isimlerinin güzelliğine, ondan sıfatlarının güzelliğine, ondan da sonsuz güzel olan Cenâb-ı Hakkın eşsiz güzelliğine götürür insanı. İşte bu sevgi hem lezzetlidir, hem ibadettir, hem tefekkürdür.

Gençlik Allah adına onun güzel bir nimeti olarak sevilirse elbette insan onu Allah’a ibadete yöneltir, sefahette boğdurup öldürmez. Öyleyse gençlikte yapılan ibadetler o fanî gençliğin bakî meyveleridir. Yaşlandıkça gençliğini meyveli hâle getirdiği için gençliğin zararlarından, taşkınlıklarından kurtulur. Hem ibadete daha çok muvaffak olur, hem merhamet-i İlâhiyeye daha lâyık hâle gelir. Ehl-i gafletin beş-on senelik bir gençlik lezzetine mukabil, elli senede, “Eyvah, gençliğim gitti!” diye üzülüp kaybettiği gençliğe ağlamaz.

Bahar gibi süslü sergilere sevgi, madem Allah’ın san'atlarını seyretmek içindir; onun için bahar gitse de temâşâ lezzeti bitmez. Çünkü baharın yaldızlı bir mektup gibi verdiği mânâlar her zaman seyredilebilir. Hayal ve zaman sinema şeridi gibi temâşâ lezzetini devam ettirirken baharın mânâlarını, güzelliklerini tazelendirirler. O vakit sevgi esefli, elemli ve geçici olmaz; lezzetli, safalı olur.

Madem ki dünya Allah adına sevilmektedir. O zaman dünyanın dehşetli varlıkları cana yakın birer dost ve arkadaş şekline girer. Dünya ahiretin tarlası olduğu yönüyle sevildiği için, her şey ahirette fayda verecek bir sermaye, bir meyve hükmüne geçer. Ne musibetleri dehşet verir, ne yok olup gittikleri için üzülür. Rahat bir şekilde dünya misafirhanesindeki ikàmet süresini geçirir. Yoksa ehl-i gaflet gibi severse sıkıntılı, ezici, boğucu, yokluğa mahkûm, sonuçsuz bir sevgi içinde boğulup gider.

Buraya kadar sevginin Allah adına kullanıldığı takdirde sağladığı dünyadaki faydalardan yüzde birine ancak dikkat çektik. Kur’ân’ın gösterdiği yolda olmadığında sebep olduğu zararların da ancak yüzde birine işaret ettik.

Bir sonraki makalemizde de ahirette sağladığı faydalara parmak basalım.

30.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.04.2008) - Allah adına sevince, her şey değer ve anlam kazanır

  (29.04.2008) - Allah adına sevmenin kazandırdıkları

  (28.04.2008) - Dünyayı sevmede ölçü nasıl olmalı?

  (27.04.2008) - Sevdiklerimizi Allah adına sevdiğimizde

  (26.04.2008) - Allah adına sevmek

  (25.04.2008) - “Misâl-i muhabbet”

  (24.04.2008) - Niçin çok seviyoruz Peygamberimizi?

  (23.04.2008) - İkinci büyük sevgi: Peygamber sevgisi

  (22.04.2008) - Sonsuz sevgiye lâyık olan ancak Allah’tır

  (21.04.2008) - Kâinatın mayası sevgi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT