Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

İmam Mâtürîdî



Nurettin Bey: “İmam Matüridi kimdir? Tanıtır mısınız?”

bu Mansur Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el-Matürîdî, Semerkant şehrinin Matürid Köyünde doğdu. Hicrî 238 (M. 853)’de doğduğu kabul edilen Matürîdî’nin ölüm tarihi 333 (M. 944)’tür.

Ehl-i sünnet vel-cemaatın kelâm ilmindeki reisleri iki zattır. Bunlardan birisi Hanefî, diğeri Şafiî’dir. Hanefî olanı, Ebû Mensur Matürîdî, Şafiî olanı ise Ebü’l Hasen el-Eş’arî’dir. Her ikisi de bid’at ve dalâlet fırkalarına karşı Ehl-i sünnet itikadını savunmuşlar, ispat etmişler ve anlatmışlardır. Aralarında ilmî noktada bazı içtihat farkları vardır. Fakat bu farklar temelde değildir. Temelde her ikisi de ehl-i sünnettirler ve temel fikirlerde birleşmişlerdir.

İmam Matüridi, İmam-ı Azam Ebû Hanife’den naklen gelen inanç ve itikat bilgilerini ispat etti ve kitaplara geçirdi.

İslâm dünyasında hicrî ikinci asırdan itibaren bir taraftan akla dayanan felsefî ilimler tercüme ve telif yoluyla yayılırken, diğer yandan yine aklı ifrat derecede ön planda tutan Mutezile ortaya çıkmış ve görüş ve kanaatlerini yaymaya başlamıştı. Buna karşılık itikat ve inanç konularını doğru biçimde ortaya koymak için yeni izah tarzlarına ihtiyaç vardı. Bu yeni izah tarzları nakle bağlı kalmakla birlikte akla da ehemmiyet vermeliydi. İşte farklı bölgelerde yetişen İmam Matüridi ile Ebu Hasan el-Eş’ari ehl-i sünnetin kelâm ilmini oluşturmuş, ehl-i sünnet itikadını dalâlet fırkalarına karşı korumuşlardır.

İmam Matüridî, Samaniler devletinin hâkim olduğu bir coğrafyada yetişti. Samaniler devleti (389/999) yıkılıncaya kadar ilim adamlarını korumuş ve onlara destek olmuştur.

İmam Matüridî, tahsilindeki ilmî silsile itibariyle İmam-ı Azam Ebû Hanife’nin görüşlerine ve onun mezhebine uyarak İmam-ı Azam’ın nakil yanında akla da büyük önem veren tutumunu benimsemiştir. Semerkant ve civarında Karamitiler, Şiîler ve Mu’tezile mezhebiyle mücadele etmiş ve büyük başarılar elde etmiştir. Doğuda Mutezile ile Matüridî mücadele ederken, çağdaşlarından el-Eş’arî de aynı zamanda Irak’ta Mutezile ile mücadele etmiştir.

Eş’ari ile Matüridî’nin ilmî ihtilâfları

Matüridî, Eş’ârî ile birlikte ehl-i sünneti temsil etmesi ve temel fikirlerinde paralellik olmasına rağmen, aralarında ilmî bazı ihtilaflar mevcuttur.

Bu ihtilâfların başlıcaları şunlardır:

1. Cüz’î irade: Eş’arîlere göre cüz’î iradede meyletme gücü vardır ve bunu Allah yaratır. Fakat bu meyletme işindeki tasarruf yok hükmünde bir varsayımdır. Bu açıdan tasarruf kula verilebilir. Matüridîlere göre ise cüz’î iradede meyletme gücü yok hükmünde bir varsayımdan ibarettir. Dolayısıyla yaratılmış değildir. Çünkü gerçek bir varlığı yoktur. Allah, kul irade etmeden de yaratır; fakat Allah ihtiyârî olan işleri yaratmaya, kulların iradelerini sebep kılmıştır. İrademizin sebep olması da Allah’ın iradesi iledir. Bediüzzaman Hazretleri bu meyletme gücü ile tasarrufu aynı çerçevede ele alarak Maturidilerle Eş’arileri birleştirmiştir.1

2. Allah’ı tanıma: Eş’ariler, Allah’ı tanımanın dinen vacip olduğunu söylerler. Matüridîler ise Allah’ı tanımanın aklen vacip olduğu fikrindedirler.

3. Tekvin (Kâinatı var etme): Eş’ariler tekvin’i fiil sıfatlarından saymışlardır. Matüridîler ise bu sıfatı, sübuti sıfatlardan saymışlardır.

4. İlliyet ve hikmet: Eş’ariler ‘Allah’ın fiilleri için sebep aranamaz’ der. Onun fiilleri hikmet ile bağlı da değildir. Çünkü Allah yaptığından sorumlu değildir. Sorumlu olan kullardır. Matüridîlere göre Allah abesten münezzehtir. Allah yaptıklarından elbette sorumlu değildir. Fakat Allah’ın fiilleri hikmeti icabı meydana gelir. Çünkü Allah Hakîm’dir, Alîm’dir. Allah tekvinî fiillerinde ve teklifî hükümlerinde hikmetini gösterdi ve irade etti.

5. Eş’arilere göre peygamberlik için erkeklik şart değildir, kadınlar da nebî olabilirler; Hz. Meryem, Hz. Âsiye, Hz. Sare, Hz. Hacer, Hz. Havva ve Hz. Musa’nın annesi nebîdirler.

Matüridîlere göre ise peygamberliğin şartlarından birisi erkek olmaktır. Kadınlar nebî olamazlar. Hz. Meryem, Hz. Asiye, Hz. Sare, Hz. Hacer, Hz. Havva ve Hz. Musa’nın annesine vahiy gelmiştir; ancak bu, onların nebî olduklarını göstermez.

6. İbadetin ifası: Eş’arilere göre Müslüman olmayanlar da ibadetle mükelleftirler. Matüridîlere göre ise, Müslüman olmayanlar ibadet ile mükellef değildirler. Onlar öncelikle Allah’a iman etmekle mükelleftirler.

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 759

30.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.04.2008) - Ölüm sarsıntısı gelince

  (28.04.2008) - Kısa kısa

  (27.04.2008) - Vehhabilik üzerine

  (26.04.2008) - Hayatın içinden

  (25.04.2008) - İbadet telâfileri: Kefaretler

  (24.04.2008) - Kefareti zor bir kul hakkı: Gıybet

  (23.04.2008) - Tecvidin hükmü üzerine

  (22.04.2008) - Dinde ihlâsı korumak

  (21.04.2008) - Vahidiyet ve ehadiyet kavramları üzerine

  (20.04.2008) - İnsanlığın kurtuluşu ve Hazret-i Muhammed (asm)

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT