"Gerçekten" haber verir 15 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Fatma Nur ZENGİN

Ve Türkiye...



Uçak Helsinki’den havalandıktan bir süre sonra uykuya daldım. Yoğun seyahat temposu içinde olduğum zamanlarda ancak uçaklarda uyuyabiliyor ve de dinlenebiliyorum. Fakat bu sefer heyecan ve sabırsızlık duygularından ötürü çok uyuyamadım. Gökyüzünden dünyayı keşfe daldım.

Hava sahasından geçtiğim ülkelerin şehirlerini ve abidelerini, tarihî eserlerini belki görebilirim hevesiyle ve de hayaliyle yeryüzünü iyice inceleme bıraktım kendimi… Uçsuz bucaksız yeşil tarlalar, belki ülkelerden ülkelere uzayan nehirler, dağlar, maviden karaya, beyazdan griye renk renk bulut kümeleri ve uzaktan çok da iyi seçilmeyen mimarî detaylardan hangi ülke üzerinde olduğumuzu anlamaya çalışıyordum. Bu ufak bir oyun olmuştu benim için: Hem zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor ve hedefe hızla yaklaşıyordum; hem de kendi bulduğum oyunumun parçası olarak uçuş içi eğlencelere bir yenisini katmanın heyecanını yaşıyordum.

Birden uçsuz bucaksız Karadeniz’in güney sahillerine eriştik. Mimarî detaylar göze gelmeye başladı. Ama uçak alçaldığından değil, belki de günlerce gözümün her yerde aradığı minareleri artık algıda seçicilikten dolayı 9000 m yüksekten bile zorluk çekmeden görebiliyordum. “Vatanım” dedim, “az kaldı, çok az”.

Ancak yaşayanların bileceği ve yaşamayanlara kelimelerle anlatması çok zor olan duygular vardır… Annem sık sık “Annelik nasıl bir şey bilmezsiniz” der… Babam ise “Anne-baba olunca anlarsınız” diye bize anlatmaya çalışır. Fakat onlar da çok iyi bilirler ki, bazı duyguların yaşanmadan anlaşılması güçtür. Gurbetten yazılar yazan benim için de, gurbette yaşamayı ve gurbetten eve dönmeyi anlatmak, o anki duygu selini anlatmak çok zor. İstanbul’u kuş bakışı o ilk gördüğüm dakika ile beraber uçağın nazlı nazlı alçalması, heyecanla hızla atan kalbim, gözlerim ve tüm vücudum için bir törenin başladığının müjdecisi adeta. Tekerleklerin yere değdiği o dakikada ise, uçuş stresinin sona ermesiyle beraber ülkeye kavuşmanın vazgeçilmez ve tarif edilemez zevki yaşanmakta. Ağzımdan ilk dökülen kelime “elhamdülillah” oluyor, “sağ salim geldim”!

Pasaport kontrol memuruyla Türkçe yapılan konuşmanın heyecanı, 5 dk. sonra kardeşimi görecek olmanın verdiği telaşla bavulların alelacele banttan alınmasının ardından hızla kapıya doğru yürümeye başladığımda, kapının arkasına geçerken yürüdüğüm yolun bir türlü bitmediğini düşündüm. Ve sonra da o kapının arkasında kardeşimin beklediğini… Aylarca görmüyorsunuz, sonra önünüzde beliriveren devasa kapının arkasında onun olduğunu biliyor, karmakarışık hisler içerisinde kapının arkasına geçiyorsunuz… Ve inanılmaz mutluluk.

İşte o an, ne simit yemek, ne ayran içmek, ne Türk çayı, ne kebap, ne Türk kahvesi, ne vapurda martılarla sohbet etmek, ne de İstanbul caddelerinde saatlerce yürümek insanın aklına geliyor… O kavuşma ve sevgi seli anı, dünyadaki diğer tüm hislerin ve önceden özlenen değerlerin önüne geçip, sıkıca sarmalıyor insanı.

Yavaş yavaş yaşadığım şehre ulaşırken, yol boyu uyuduğumu “Bursa’ya hoş geldiniz” anonsuyla anladım. Yüzümde ağlamaklı bir sevinç, yüreğimde kanatlı bir kuş belirdi. Ya bir an önce koşup otobüsten inmek, ya da o otobüsün koltuklarının arkasına saklanmak hisleri bir anda yüreğimi sarıp sarmaladı. Bu iki uç nokta arasında gidip gelinen o beş saniye, insanın en sevdiklerine, ailesine kavuştuğu zaman dilinin dolanmasına neden oluyor. Sadece Türkçe konuşmak konusunda zorlandığımı ya da belki zorlanacağımı düşünmek değil, heyecandan da konuşulamayacağını hesaba katmak gerekirmiş, onu da öğrendim.

Artık iki gün oldu evime, yurduma ve aileme kavuşalı. Sabah yapılan kahvaltıların değişilmez lezzeti, bitmek bilmeyen sohbetler, Mısır’da bile her vakit duymama rağmen, en çok Türkiye’de duymayı özlediğim ezan sesleri, gazetem Yeni Asya’yı internetten değil, elime alarak, dokunarak ve taze gazete kokusunu hissederek okumak günümün en güzel saatleri. Küçük detaylarla mutlu olmanın aslında hiç de zor olmadığını insan en çok bugünlerde anlıyor. Ya da sadece ben bunu bugünlerde hissediyorum. Nefes aldığım her an şükrettiğim, sevdiklerimi yanımda her gördüğümde dualar ettiğim bu güzel anların kıymetini bildikçe mutluğum daha da artıyor.

Artık Türkiye’deyim. Tartışmaların çok da fazla değişmediği, magazinvari haberlerin insanların zihinlerini meşgul etmeye devam ettiği ve bazı caddelerinde, yabancıymışım gibi gözlerini dikerek bana bakarak kendimi hâlâ uzak Avrupa ülkelerinde seyahat ediyormuş hissini veren kişilerin olduğu ve ısrarla değişmedikleri topraklardayım. Gelecek seyahatime kadar, kâh gurbet tozu bulaşmış vatan mektupları, kâh yaşanmış ve söze dökülememiş seyahat anekdotlarıyla bu satırlara inşaallah aynı şekilde devam etmek ümidiyle…

15.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.07.2008) - Burada hiç gece olmaz mı?

  (24.06.2008) - Mısır’dan ayrı Mısır mektupları

  (17.06.2008) - Babamın günü

  (10.06.2008) - Eğitim

  (03.06.2008) - Mısır gerçekleri (1)

  (27.05.2008) - Mısır’ın gizemi: Piramitler

  (20.05.2008) - Mısır’a emniyette giriniz...

  (13.05.2008) - Hapse düşüren teknoloji ve diğerleri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır | Site yöneticisi | Editör