Bayram sonrası yaşanan terör olayları Türkiye’nin canını yakmaya devam ediyor. Hem Aktütün karakolunda 17 askerin, hem de önceki gün Diyarbakır’a polis okulu öğrenci servisinde düzenlenen saldırı da 6 kişinin şehit edilmesi gündemin birinci sırasına yerleşti.
İki terör olayının da TSK’ya verilen sınır ötesi operasyon yetkisinin 17 Ekim’den itibaren 1 yıl daha uzatılmasını öngören Tezkere’nin görüşmeleri öncesi ve sonrasında gerçekleştirilmiş olması manidar bulunuyor ve “mesaj” olarak nitelendiriliyor.
Tezkerenin 497 kabul oyuna karşılık 18 ret oy gibi rekor oyla kabul edilmesi sırasında Diyarbakır’dan gelen saldırı haberi Meclis Genel Kuruluna bomba gibi düştü. Oylamada, AKP, CHP ve MHP tezkereye tam destek verirken, DTP karşı oy kullandı. Meclis, 1950’den bu yana yurt dışına asker göndermek için 22 kez izin vermiş oldu.
Tezkere ile Türkiye’ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılar ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslar arası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, “hudut, şümul, miktar ve zamanı” hükümetçe belirlenecek şekilde, TSK’nın, Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere, Irak’ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için hükümete yetki verilmiş oldu.
* * *
Siyasî partilerin tavırları, oylama öncesinde yapılan konuşmalara yansıdı. Geçen seneki tezkerede olduğu gibi partilerin görüşlerini yine aynı isimler anlattı. CHP ve MHP’nin görüşlerini eski diplomatların açıklaması dikkat çekiciydi. Görüşmelere Aktütün karakolu ile ilgili iddialar damgasını vurdu. CHP’li Şükrü Elekdağ, karakolun yerinin değiştirilmesinin inşaat zorluklarına ve malî imkânlara bağlamanın geçerli bir mazeret olamayacağının altını çizerken kamuoyunun bunun cevabını beklediğini vurgulaması önemliydi. Geçen seneki tezkerenin “blöf” olmaktan ileri gitmediğinin son hadiselerde de görüldüğünü söyledi.
Tıpkı genel başkanı Deniz Baykal gibi Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “PKK artık ayağını denk alsın. Unutmasın ki bizim için PKK’nın oradaki kampları ve hareketleri BBG evi gibidir. Yeter ki gidip vurabilme imkânı sağlansın. Oraları artık elimizin, avucumuzun içi gibi biliyoruz” sözlerine atıfta bulunarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak’taki PKK hedeflerini BBG evi gibi görme imkânının kesinlikle olmadığını, TSK’nın, Amerika’nın neyi göstermek isterse sadece onu gördüğünü, neyi vurdurmak isterse sadece onu vurduğunu söylemesi de hayli dikkat çekiciydi.
MHP adına konuşan Deniz Bölükbaşı ise askerî operasyonların terör örgütüne ağır darbeler vurmasına ve çok önemli kayıplar verdirmesine rağmen, nihaî amaca ulaşmada tek başına yeterli olmayacağını sınırlı askerî müdahaleden öte, geniş çaplı bir askerî harekât yapılmasının gerektiğinin altını çizerken, Barzani’ye bedel ödettirilmesini istedi.
Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, eleştirileri cevaplarken, tezkerenin Türkiye’nin yararına en etkin şekilde kullanılacağını, terörle mücadelenin de demokrasi ve hukukun içinde kalınarak yapılacağını söyledi. Çiçek’in en çarpıcı sözleri ise “hükümetin Genelkurmay’a yeterli kaynağı vermediği” haberi ile ilgili oldu. Haberin doğru olmadığını söylerken, TSK’nın ihtiyaçlarının karşılandığını bildirirken, “Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nda Maliye Bakanının da bulunması terör uzmanı olduğu için değil para aktarılması içindir. Maliye Bakanının ihtiyaçlarını sorması üzerine sayın komutan ‘Hiçbir ihtiyacımız yoktur, teşekkür ederiz’ demiştir. Hükümet sanki para vermiyormuş tarzı yorumlarda iyi niyet yoktur” açıklaması görüşmelere damgasını vurdu.
* * *
Tezkere görüşmelerinde ortaya özetle şu sonuç çıktı. Sınır ötesi harekâtlar tek başına bir çözüm değil. Terörün bitirilmesi için köklü çözümler tartışılmalı. Artık herkes askerî çözümlerin meseleyi çözmediğini söylüyor. Geçen seneki tezkerenin kabul edilmesinden sonra 29 hava, bir de kara harekâtı yapılmasına rağmen terör bitirilemedi. Elekdağ’ın deyimi ile bu sadece “dal budamak” anlamına geldi. Dalları budadıkça daha etkin bıçkın veriyor. Bu yüzden de dalları kötünden budamak gerekiyor. Terörü bitirmek için ekonomik, siyasî, diplomasi, dağa çıkmayı önleme, sosyal çözümler gibi birçok tedbir konuşulmalı. Bu konuda terörü desteklemedikçe, düşünceden korkmadan herkesin görüşüne başvurulmalı. Hürriyetlerin temini için azamî gayret gösterilmeli. Artık, askerî çözümlerin yanında sivil çözümleri de tartışma vakti geldi. Terörizmle mücadele ederken, demokrasi içinde kalarak, askerî ve siyasî tedbirler sağduyu ile hareket ederek uygulanmalı.
10.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|