"Gerçekten" haber verir 08 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Umut YAVUZ

Türkiye ve İslâm dünyası



Türkiye’nin dünya politikasında esas yerinin ne olduğu konusunda çok farklı görüşler öne sürülebilir. Hepsi de bir bakıma doğru olabilir...

Evet Türkiye’ye dışarıdan bakınca öyle farklı renkler görülüyor ki, bu ülke hakkında net bir yorum yapmak oldukça güç.

Meselâ Türkiye’ye tarihî ve coğrafî özelliklerini göz önüne alarak baktığımız zaman İslâm dünyasının öncüsü ve lideri olması gerektiği kanısına varabiliriz. Diğer yandan Orta Doğu ve Balkanları ve hatta Kuzey Afrika’yı dize getirmiş geniş bir imparatorluğun varisi ve hilâfetin son temsilcisi olması hasebiyle de ayrı bir yeri vardır Türkiye’nin. Anadolu gibi stratejik bir toprak parçası üzerine kurulu bu devletin bugünkü haline baktığımızda ve bunu geçmişiyle kıyasladığımızda inanılmaz bir değişim göze çarpar. Dolayısıyla “Hangi Türkiye?” diye sormak ihtiyacı hissedersiniz.

Doğudan baktığımızda Osmanlı torunu ve İslâm bayraktarı, Batı’dan baktığımızda Osmanlı akıncısı ve korkulu rüya... Ancak bugün için bu rollerin hiçbirini tam anlamıyla üstlenmiyor Osmanlı bakiyesi Türkiye...

Batının korkulu rüyası olmaktan çok Avrupa Birliği kapısında üyeliğe kabul edilmeyi bekleyen bir yarı Avrupa ülkesi olma iddiasında... Doğudan ya da İslâm devletlerinin gözünden baktığımız zaman ise, hilâfeti sona erdirmiş, İslâm bayraktarlığını bırakıp, yerine laikliği tercih etmiş ve tamamen farklı bir Türkiye görünüyor...

İşte Türkiye son 80-90 yılını bu bocalamanın içinde geçirmiştir.

Türkiye’nin muhatapları ve komşuları ise, onu anlamaya çalışmaktan çok, zihinlerindeki kalıplarla değerlendirmiş ve Türkiye’nin gerçek halini ve portresini bir türlü kavrayamamışlardır. Bazı Batılılar herhangi bir İslâm ülkesi ile Türkiye arasında bir fark göremezken, Araplar ise “asla bizden değildir” gözüyle bakmışlardır.

Şimdilerde Türkiye yeni bir kimliğe bürünme sürecinde görünüyor. Daha doğrusu eski kimliğini geri kazanma gibi bir iddiaya sahip olduğu söyleniyor. Erdoğan’ın Davos çıkışıyla yeniden İslâm dünyası içindeki liderlik rolünü alıp almayacağı tartışılıyor.

Esasında Türkiye İslâm dünyası içinde liderliğe oynamak fırsatını hiçbir zaman yitirmemiştir. Ancak gerek ülkenin geçirdiği keskin değişim gerekse cumhuriyetin ilk kurulduğu yılların akabinde uzun süren Kemalist rejim bu fırsatların kaçmasına ve uzunca bir süre derin bir uykuya dalınmasına sebep olmuştur.

Erdoğan’ın Davos çıkışı bu sürece nasıl bir katkıda bulunur yahut katkıda bulunur mu bunu zaman gösterecek...

Ancak asıl bilinmesi gereken şey Türkiye’nin her zaman ve zeminde tarihi misyonunu geri kazanma ve İslâm bayraktarlığı yapma potansiyeli mevcuttur. Bunun için ise feraset sahibi politikacı ve diplomatlara ihtiyaç vardır. Türkiye’nin demokrasi ve İslâm’ın buluşma noktasında muhteşem bir model olabilme fırsatı da buna bağlıdır. Türkiye’nin bir İslâm devleti olduğu, İslâm ile ve dolayısıyla Arap ve İslâm dünyası ile bağlarının asla koparılamayacağı kesinlikle bilinmelidir.

Öte yandan Avrupa Birliği’ne üyelik süreci de Türkiye’nin bir başka parlak yüzünü ve batıya bakan yanını temsil etmektedir ki; bu da vazgeçilmezdir. Zira Türkiye “tarafeyn” bir ülkedir. Tek taraflı olamayacak kadar önemlidir. Bir İslâm’a bakan yönü bir de batıya bakan ciheti mevcuttur. Tıpkı Osmanlı’nın akın politikasında olduğu gibi...

Bütün bunların yanında Arapların bazıları, Türkiye’nin bölgede İran’ın etkinliğini dengelemede kilit bir rolü olduğunu düşünüyor. Zira mezhepsel faktörlerden dolayı İran’ın etkinliğinin bir şekilde Türkiye’nin varlığı ile kırılacağı düşünülüyor. Bu da Türkiye’ye bölgede ayrı bir misyon yüklüyor.

Netice itibariyle Erdoğan’ın Davos çıkışı ve bunun yankılarıyla bir bakıma hem Arap dünyası hem de Türkiye’de bazıları ülkemizin tarihî misyonunu hatırlamış oldular. Dileriz gelecekteki icraatler ve atılacak adımlar da bu hatırlanan misyonun kuvvetlendirilmesine matuf olur.

Zira bayrağın düştüğü yerden kalkması gibi, İslâm ülkelerinin yükselişi de İstanbul’dan başlayacaktır.

08.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.02.2009) - “Barışçıl silâhlar” ve öldürülen masumlar

  (05.02.2009) - Müslümanlar barışa razı ama...

  (31.01.2009) - Kükredi, peki dik duracak mı?

  (28.01.2009) - Ya ittihad, ya ittihad!

  (22.01.2009) - Obama moralleri yükseltti

  (19.01.2009) - Obama'ya zaman tanınmalı

  (10.01.2009) - Savaş, başka cephelere sıçrarsa...

  (08.01.2009) - Şimdi ateşkes lâzım!

  (05.01.2009) - Gazze saldırısı ‘büyük planın’ bir parçası mı?

  (04.01.2009) - BM ne işe yarar?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır