"Gerçekten" haber verir 29 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Otuz Bir Mart’ta Bediüzzaman



A. T. Rumuzlu okuyucumuz: “Otuz Bir Mart’tan sonra Hurşit Paşa isyancılarla birlikte Bediüzzaman’ı da mahkemeye celb ediyor ve sorguluyor. İsyanın sebebi nedir? Bediüzzaman’ın cevabı ve tavrı ne olmuştur?”

İstanbul’da avcı taburlarının Rumî 31 Mart 1325 veya milâdî 13 Nisan 1909 tarihindeki isyanı, o günden beri tarihçiden sosyal bilimciye ve siyasetçiye hemen herkesçe çok yazılıp söylendi.

İsyan esnasında isyancı taburların, birçok isteklerini ve amaçlarını tek bir cümlede birleştirerek attıkları, “Şeriat isteriz!” sloganlarını ciddiye almamız mümkün değildir. Bu sloganın o esnada, tahrikçi çevreler tarafından üretildiği ve hiçbir hakikatı ifade etmediği, ilk bakışta anlaşılmaktadır. Yani isyancıların bu bağırış ve hezeyanları, ne istediklerinin gerçekten şeriat olduğunu tescil eder, ne de Hükûmetin yapısı ve karakteri hakkında sağlıklı bir belge teşkil eder!

Otuz Bir Mart isyanının nedeni ve niçini hakkında söylentiler de pek çoktur. Tarihçiler bu isyanda İngiliz Entelijans Servisinin ciddî parmağı olduğu üzerinde dururlar. İsyanın amacı olarak; kâh Sultan Abdülhamid’i tahttan indirmek, kâh İttihat ve Terakkî Hükümetini devirmek, kâh ordudan atılan alaylı zabitlerin tekrar orduya alınmasını sağlamak, kâh devlet dâirelerinde yapılan tenkîsat üzerine açıkta kalan memurların tekrar memuriyete alınmasını temin etmek... vs. gibi daha birçok sebepler sıralanmaktadır.

Görünen o ki, bu isyanda dış güçlerce, Osmanlı Devletini yıkmak, bölmek ve parçalamak gibi gizli ve tehlikeli amaçlar gözetilmiş; bu amaçlara ulaşmak için en problemli, en bulanık ve en sisli zamanlar tercih edilmiştir. Yani bu isyan, dört dörtlük bir dış düşman tezgâhı ve oyunudur! İsyancı taburlarsa, maalesef, bu tezgâhlara bilmeden âlet olmuşlardır. “Şeriat isteriz!” nutukları, tahrik ve tahrip gücü yüksek birer slogan olarak sadece sokaklarda yankılanmış; sadece isyana sûret-i hak rengi ve görüntüsü vermeye yaramıştır. Bunu daha sonra mahkeme safahatında Hurşit Paşaya karşı Bedîüzzaman’ın: “Şeriatın bir hakikatına bin ruhum olsa feda etmeye hazırım! Zira şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat ihtilâlcilerin isteyişi gibi değil!”1 sözlerinden de anlamak mümkündür.

Bedîüzzaman Hazretleri isyan esnasında isyancıları ve ihtilâlcileri yatıştırıcı ve sükûnete çağırıcı bir rol üstlendi; isyancılara ısrarla şöyle hitap etti: “Ey asâkir-i muvahhidin! Şeriat namına sizlere söylüyorum ki, İslâmiyet’in maddî kuvveti ordudur. Ordunun da ruhu ve mefkûresi mektepli zabitlerdir. Bunlara ilişmek ha-yat-ı millete cinayet etmektir. Bu zamanda şecaat-ı fıtriye kâfî değildir. Zira ecnebiler bize fenn-i harple galebe çalmıştır.”

Başka bir hitabesinde de Saîd Nursî isyancı taburlara: “Hayatınız ve kuvvetiniz itaattir. Bu meziyet-i mukaddeseyi en ufak âmirinize karşı bile irâe ediniz. Otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon İslâm’ın namusu artık sizin itaatınıza bağlıdır. Sancak ve tevhîd-i İlâhî sizin yed-i şecaatınızdadır. Sizin o mübarek elinizin kuvveti de itaattir. Sizin zabitleriniz müşfik pederlerinizdir! Kur’ân ve Hadîs ve hikmet ve tecrübe ile sâbittir ki, haklı âmire itaat farzdır”2 çağrısında bulundu.

Saîd Nursî, isyan eden sekiz taburu hitabeleriyle itaate getirdi ve susturdu; isyan sona erdi. Daha sonra kendisi de isyancılarla birlikte sorgulandı. Fakat isyana karışmadığı tahakkuk ettiği için beraat etti.

Tahrikçi sloganlar her zaman ve her zeminde vatanın birlik ve dirliği için en tehlikeli tezgâhların sadece birer parçası olmuşlardır. Îtibar edilmemelidir.

Dipnotlar:

1- Tarihçe-i Hayat, s. 55.

2- Hutbe-i Şâmiye, s. 93.

29.04.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.04.2009) - İlâhî kelâmın üstünlüğü

  (27.04.2009) - Tevhîd-i kıble etmek

  (25.04.2009) - Şeriatın âdâbı hakkında

  (24.04.2009) - Ene ile âlem-i vücub arasındaki ilişkiler

  (23.04.2009) - Çocuklarımızı mabedlerimize götürelim

  (22.04.2009) - Allah Vehhâb’dır

  (21.04.2009) - “Sen olmasaydın!” - 3

  (20.04.2009) - “Sen olmasaydın!” - 2

  (19.04.2009) - “Sen olmasaydın!” - 1

  (18.04.2009) - Abdest, tesbih, teşehhüd ve kıraat

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis