"Gerçekten" haber verir 04 Mayıs 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Yüz binleri kurtarmak



Amerika'dan mesaj gönderen Said kardeşimiz şunu soruyor: "Üstad Bediüzzaman, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamın hayatını kurtarmaya sebep olabilir miydi?"

Bu sorunun dayandığı nokta, Emirdağ Lâhikası isimli eserin başlarında (s. 12) yer alan "Hakikatli bir suâle cevaptır" başlıklı mektubun telif sebebi olan şu ifadelerdir: "Büyük memurlardan birkaç zat benden sordular ki: 'Mustafa Kemal, sana üç yüz lira maaş verip Kürdistan'a ve Vilayât–ı Şarkiye'ye Şeyh Sünûsî yerine vaiz–i umumî yapmak teklifini neden kabul etmedin? Eğer kabul etseydin, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamın hayatlarını kurtarmaya sebep olurdun."

Hemen ifade edelim ki, M. Kemal'in 1923 yılı başlarında Üstad Bediüzzaman'ı yanına çekmek için yapmış olduğu teklif bundan ibaret değildi. Muhtelif kaynaklarda, ayrıca Çankaya'da bir köşk ile mebusluk teklifinin yapıldığı da açıkça beyan ediliyor. (Tarihçe–i Hayat, vd.)

Bilindiği gibi, 1 Nisan 1923'te mebus seçimlerinin yapılması ve Meclis'in yenilenmesine karar verilmişti. Şayet teklifi kabul etseydi, Said Nursî, yüz bin adamın hayatına mal olan özellikle 1924–27 döneminde Şark'ta umumî vaizlik yaptığı gibi, Millet Meclisinde de mebus sıfatıyla bulunmuş olacaktı.

Böyle davransaydı, yani M. Kemal ile bir nev'î iktidar ortağı olma cihetine gitseydi, şapka inkılâbı ve Şeyh Said hadisesi gibi yaklaşık yüz bin adamın başını götüren gelişmelerin önüne geçebilirdi.

Esasında, Şeyh Said hadisesi esnasında Elazığ, Bingöl ve Diyarbakır cihetinde çok kan dökülmesine mukabil, Van, Bitlis, Muş, Hakkâri, Ağrı gibi Üstad Bediüzzaman'ı az buçuk dinleyen geniş coğrafyada kanlı herhangi bir vukuatın yaşanmaması, yukarıdaki tezi güçlendirecek bir mahiyet arz etmektedir.

Ne var ki, Said Nursî, M. Kemal'i yakından tanıdıktan sonra, o şahısla dünyalarının çok farklı olduğunu, onunla hiçbir şekilde uyum sağlayamayacağını anlar. Ayrıca, bazı rivâyetlerin ihbarına istinaden "onunla fiilen hem çalışmama, hem de çatışmama" kararı alarak, 1923 ortalarına doğru Ankara'dan ayrılır.

Bediüzzaman Said Nursî, Cumhuriyetin ilk yıllarında şayet hükümetin yanında (yahut içinde) yer alarak, meselâ vaizlik veya mebusluk yapsaydı, yaşanan o fecî hadiselerin seyri muhtemelen çok farklı olurdu.

Ancak, bu durumda meselenin uhrevî ve mânevî yönünde ciddî bir gelişmenin sağlanamayacağı da kuvvetle muhtemeldi. Zira, dinin şeairleri ile temel iman hakikatleri sinsice dinamitlenmiş olduğundan, mânevî tahribat pek büyüktü. Asıl, bunların tamir edilmesi gerekiyordu ki, Said Nursî de bunu yapmış ve bütün mesaisini bu imân hareketine tahsis etmiştir.

Nitekim, kendisi de aynı mektuptaki cevabında şunları ifade ediyor: "Ben de onlara cevaben dedim ki: Yirmişer, otuzar senelik hayat–ı dünyeviyeyi o adamlar için kurtarmadığıma bedel, yüz binler vatandaşa, herbirisine milyonlar sene uhrevî hayatı kazandırmaya vesile olan Risâle–i Nur, o zayiatın yerine binler derece iş görmüş. Eğer o teklifi ben kabul etseydim, hiçbir şeye âlet olamayan ve tabi olmayan ve sırr–ı ihlâsı taşıyan Risâle–i Nur meydana gelmezdi."

Tarihin yorumu 4 Mayıs 672

İstanbul'un mânevî sultanı

İstanbul'un mânevî sultanı olan Ebâ Eyyüb El–Ensarî Hazretleri, bir kuşatma esnasında şehit düştü. (4 Mayıs 672)

Türkiye'de "Eyüp Sultan" ismiyle yâd edilen bu büyük sahabî, Hz. Peygamber'in (asm) şu müjdesine hissedar olmak için Arabistan'dan çıkıp tâ İstanbul önlerine kadar gelmişti: "Kostantiniye (İstanbul) elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; onu fetheden asker ne güzel askerdır." (Ahmed b. Hanbel,

Müsned–IV/335)

Vefat ettiğinde 83 yaşında olan Eyüp Sultan Hazretleri, Medineli Müslümanlardan olup İkinci Akabe biatında Hz. Muhammed'e iman eden sahabilerdendir.

Peygamber Efendimizin (asm) Medine'ye hicretinde yedi ay müddetle evine misafir olduğu Ebâ Eyyüb El–Ensarî, Müslümanların mâruz kaldığı hemen bütün savaşlara bilfiil katılmış bir kahraman gazidir.

Onun bu kahramanlığı, Resûlullah'ın vefatından sonra da aynen devam etmiş olup, neticede yine aynı uğurda hayatını feda edip şehit düşmüştür.

Mezar yerinin bulunması

Sultan Eyüb'ün vefatından tam 781 sene sonra İstanbul fethedildi. Böylelikle, Resûlullah'ın müjdesi de tam mânâsıyla tahakkuk etti.

Aradan birkaç asır geçmesi sebebiyle, Eyüp Sultan'ın mezar yeri kaybolmuştu.

İstanbul'un fethinden hemen sonra mezar yerinin bulunmasını isteyen Sultan Fatih, mânevî fatih olan hocası Akşemseddin Hazretlerinden yardım istedi.

Hem büyük bir âlim, hem de velî bir şahsiyet olan Akşemseddin gördüğü hakikatli rüyâ ve mânevî muhavere ile mezar yerini tesbit etti. Kazılan yerde mezarın kitabesi bulundu.

Tereddütlerin izâle olması üzerine, Eyüp Sultan'a muhteşem bir türbe, etrafına da cami, imaret, medrese gibi üniteleri bulunan büyük bir külliye inşa edildi.

Bugün, Türkiye'nin ve dünyanın hemen her yerinden Eyüp Sultan'ın ziyaretine gelen Müslümanlara rastlamak mümkün.

04.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.05.2009) - Meclis'te başörtüsü kıyameti

  (30.04.2009) - Dabbetülarz'ın öncü şokları

  (29.04.2009) - Sigara isyanı

  (28.04.2009) - Zeyrek'te ne huzur kaldı, ne de güven

  (27.04.2009) - Osmanlının gidişi, Sabetaycıların gelişi

  (25.04.2009) - Anayasa Mahkemesi

  (23.04.2009) - Delilsiz iddialar

  (22.04.2009) - Sancılı günler

  (21.04.2009) - Şahsın hatası sisteme yüklenmez

  (20.04.2009) - Bediüzzaman mı hasta, İstanbul mu?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis