S. Bahattin YAŞAR |
|
Her toplantı bir toparlanma vesilesidir |
Toplanmak ve toparlanmak
Bu asır, Nur Talebelerinin, yoğun gündemli ve yoğun çalışan insanlar olmasını gerektiriyor. Bir insanın dahi imansız ahirete göçmesi, en büyük çalışma gerekçesidir. Yani, ‘Ne yapsaydık da, o insan imanla kabre girseydi?’ demek, Risâle-i Nurun Talebelerine verdiği bir şefkat dersidir. Günahların kol gezdiği asır şartlarında, insanlar çok ciddî şekilde Risâle-i Nur eserlerindeki tiryaklara ihtiyaç duyuyorlar. Bu tiryakları ihtiyaç sahiplerine yetiştirmek, her risâle ile tanışmış bireyin üzerinde bir sorumluluktur. Risâle-i Nur ile tanışmış olmak, omuzuna ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş bir hizmet var demektir. Bunun şuurunda olmayan, asrı ve hizmeti ıskalıyor demektir. Onun için her toplantı bir toparlanma vesilesidir.
Yol arkadaşlığı İstanbul’daki temsilciler toplantısı vesilesiyle yola çıktığımızda, havaalanına giderken, serviste yanıma oturan beyefendi ile epeyce hiçbir kelâm etmedik. Kendi kendime, “Yanıbaşındaki insanla hiç konuşmamak, insana uygun bir tarz değil” dedim. Ve hafiften, havanın sıcaklığından bahisle birbirimize lâf atmaya başladık. Meğer her şey bir niyetten ibaretmiş. Adeta bir kıvılcım bekleyen iki enerji deposu gibi, Ercan Beyle yoğun bir konuşma başladı. Servisten indiğimizde, Ercan Beyin ifadesiyle, ‘neredeyse kanka’ olmuştuk. Havaalanında karşılaştığımız Abdulkadir Menek Bey ve Birecik’ten Mehmet Beyler, bizim Ercan Beyle olan konuşmalarımızı gördüklerinde, belki de bizim yıllardır tanıştığımızı düşündüler. Ayakkabı imalatçısı olan Ercan Şamdanlı Beyle, uçuşumuz boyunca konuşmadığımız konu kalmadı. Ona, ‘Pozitif Pencere’ isimli kitabımı imzaladım. Uçak fobisi olan, ama sürekli de uçmak durumunda kalan Ercan Bey, İstanbul’a indiğimizde, “Sizi kesinlikle gideceğiniz yere taksi ile götüreceğim” dedi. Ne kadar ısrarcı olduysak, Ercan Beyin bu isteğine mani olamadık. Böylece bir yol arkadaşı daha edinmiştik. Mail ve telefonlarla görüşmelerimizin sürmesi temennisiyle Ercan Beyden ayrıldık.
Güneşli, kaderin birilerinin omuzlarına hizmet koyduğu mekân Güneşli’deki gazete merkezindeyiz. Ayaküstü küçük çaplı konuşmalarımızdan sonra, sayın genel müdür Recep Beyin sıcak yaklaşımı ve oradaki diğer ağabey ve kardeşlerin yansıttıkları davranışlar, belirgin bir incelik içeriyordu. Risâle-i Nur’un terbiye ettiği insanlar, bu asırda Asr-ı Saadet modelini yansıtıyor. Allah rızası için olan davranışlar, gönüllerde büyük tesir uyandırıyor.
İlk akşam Fatih’te kalıyoruz Toplantı öncesi ilk akşam, Fatih dershanesinde kaldık. Gittiğimizde, Nur gençlerin yaptığı Van, Nurs gezisinin slaytlar eşliğinde sohbeti yapılıyordu. Gazeteci Hasan Hüseyin Beyle burada karşılaştık. Yapmış olduğu röportajlar üzerinde sohbetler ettik. Özellikle gazeteciliğin önemli bir alanının da röportaj olduğunu, bu alanda ilerlemek gerektiği üzerinde konuştuk. Röportajların gazetenin bilgi beslenme kanallarından en güçlüsünün olduğu ve okuyucunun da en fazla takip ettiği bir tür olduğunu paylaştık.
Sabah namazında Fatih Camii'ndeyiz Van ve Şırnak temsilcilerimizle birlikte kaldık. Van temsilcimiz sayın Öztürkçü’ye, ‘Sabah namazını Fatih Camii'nde kılabilir miyiz?’ dediğimde, o da, ‘Ben böyle güzel tekliflere her zaman açığım’ dedi, ev sakini tarihçi kardeşimizi de yanımıza alarak, sabah namazına Fatih Camii'ne gittik.
Hafızlar görevleri başında Camiden içeriye girer girmez, hafızların Kur’ân tilâveti bizi karşılıyordu. Gerçekten o saatte melek ruhlular camiyi şenlendiriyorlardı. Özellikle pek çok genç, sabah namazını Fatih Camii'nde eda ediyorlardı. İstanbul’un, henüz gün doğmadan, Kur’ân bülbülleriyle güne uyanması, muhteşem bir manzara idi. Biz camiden ayrıldığımızda, hafızlar tekrar Kur’ân tilâvetine devam ediyorlardı.
Bir iman akrabalığı Güneşli’deki temsilciler toplantısına ulaştığımızda, kahvaltı sonrası, büyük salonda anlamlı bir kardeşlik havası esiyordu. Kaderin iman kardeşi kıldığı ve aynı dâvâda omuz omuza çalışacaksınız dediği insanlar topluluğu, her şeyden önce, yoğun bir katılımla, samimî kucaklaşmalar ve sohbetlerle bir tesanüt gösterisi sunuyorlardı. Yapılan görüşmelerdeki olgunluk görülmesi gereken cinstendi. Büyük dâvânın insanlarına, büyük davranışlar yakışıyordu.
Görüşmek, güçlenmektir Cemaat olmak, görüşmeklerle, konuşmaklarla mümkündür. Görüşüp, konuşmadan ne cemaat olunur ne de cemaat kalınır. ‘Allah için görüşünüz, Allah için konuşunuz’ ifadesi, tam cemaat ruhuna uygun bir yapılanmadır.
İstanbul Pikniği bir muhteşemdi Sayfalar dolusu yazılarda yer alması gereken İstanbul Pikniğini birkaç cümlede geçiştirmek hiç de hoşuma gitmiyor, ama şu an durum bu. Sarıyer, Çayırbaşı semtindeki pikniğe, eskimeyen dostlarla görüşmek amacıyla özellikle katılmak istedim. Çok da isabet ettiğimi gidince anladım. Burada Kutlular Ağabeyle olan içten ve derinlikli konuşma, büyük dersler içeriyordu. Bu da apayrı yazıların konusuydu. Piknikte, onlarca dostun telefon ve adreslerini aldık.
Risâle-i Nur Enstitüsü’ndeki kahraman gençleri alkışlamalı Gerek toplantı esnasında ve gerekse piknikte Enstitü bünyesindeki gençlerin yaptıkları hizmeti ifade etmeden geçmek olmaz. Onlarla olan samimî tanışmalarımız, görüşmelerimiz devam edecek.
İrtibatı arttırmak, hizmeti arttırmaktır Bir toplantı, bırakın alınan kararları ve atılan adımları; sadece görüşmek ve konuşmakları içerse de, yine de değer diye içimden geçiyor. Ne yapıp edip, görüşmeklerimizi ve konuşmaklarımızı arttırmamız gerekiyor. Gerisi kesinlikle arkasından gelecektir. 06.06.2009 E-Posta: [email protected] |