Mehmet KARA |
|
Kanunlaştı, ama sorular hâlâ cevapsız |
Suriye sınırındaki 620 bin mayının temizlenmesini öngören yasa tasarısı, Meclis’te kabul edilerek yasalaştı. Şimdi Cumhurbaşkanının imzasını bekliyor. Gül imzalarsa, CHP Anayasa Mahkemesi’ne yürütmenin durdurulması için başvuracak. Altı maddelik tasarının görüşmelerine 12 Mayıs’ta başlanmıştı. 23 günde geçen tasarıya hem kamuoyundan, hem muhalefetten, hem hükümeti destekleyen çevrelerden, hem de AKP’li birçok milletvekilinden “sessiz” tepkiler gelmişti. Başbakan Tayyip Erdoğan, tasarının çıkması için çok yoğun bir çaba sarfetti. Erdoğan’ın bu çabası birçok kişinin şüphelenmesine sebep oldu. Erdoğan, o kadar büyük çaba sarfetti ki, kendi milletvekilleri de dahil olmak üzere, önüne geleni azarladı. Önce milletvekillerini partide toplandı, sonra bu haftaki grup toplantısının basına kapalı bölümünde milletvekillerini son kez ikaz ettiği söylendi. Hatta aba altından sopa gösterircesine “Gerekirse 1 Temmuz’da Meclis’i tatil etmeyiz” dedi. Şurası bir gerçek ki, gerek Başbakan, gerekse de parti yöneticileri tasarıyı anlatmakta zorlandı. Tasarıya itiraz edenleri, muhalefetle ortak hareket etmekle suçlandı. Erdoğan, çok ağır sözler söyledi. Hassasiyetleri dile getirmenin yanlışlığı nerede anlamak mümkün değil. Çünkü yapıcı eleştiri, işlerin yanlış yapılmasını engeller. Bu aslında işi yapanın faydasınadır. Tasarı kanunlaştı, ama akıllardaki sorular hâlâ netliğe kavuşmadı. “Bu işin içinde bir iş var” izlenimini hâlâ akılları kurcalıyor. * * * Peki kabul edilen kanunda neler var: Mayın temizleme işi öncelikle Millî Savunma Bakanlığı tarafından dâvet usulüyle yaptırılmaya çalışılacak. Bu formül, Genelkurmay’ın da istediği şekilde NATO kuruluşu NAMSA’ya temizleme işini alabilme yolunu açacak. Bu yüzden de tasarının görüşmelerine hiç gelmeyen askerî temsilciler, Genel Kurul’a gelip, komisyon sıralarında oturdu. Ancak NAMSA’nın daha önce temizleme işini yapamayacağını söylediğini de buraya not edelim. Bu yolla temizleme işi yaptırılamazsa, 2. aşamada Maliye Bakanlığı hizmet satın almak suretiyle ihaleye çıkacak. Bu iki madde de kafaları karıştıran soru, ihaleye vermek için kanunun gerekli olup olmadığı… Çünkü zaten bir ihale kanunu var. Buna göre de ihale yapılabilecekse neden bu kanun çıkarıldı? Kanunun en çok tartışılan ve akıllardaki soruların giderilemediği konu üçüncü aşama… İkinci yöntemden de sonuç alınamaması halinde, “Yap-İşlet-Devret modeli” devreye girecek. Buna göre, mayın ihalesi, temizlenecek alanların tarımsal amaçlı kullanım hakkı karşılığı gerçekleştirilecek. İşte burada başbakanın “Bu tasarının neresinde İsrail var?” sorusu akıllara geliyor. Zaten hiçbir kanunda “bunu şu yapacak” diye bir hüküm olmaz. Genel ifadeler olur. “İsrail’e verilecek” diye bir hüküm, elbette olmaz. O zaman “İsrail’e verilemez’ hükmü niye yok?” diye karşı bir soru akıllara gelmez mi? Tasarı görüşülürken İsrail Büyükelçisinin mayınlı arazilerin olduğu bölgeye gidip, “Buralar bizim için önemli” demesinin anlamı nedir? Hele hele aynı büyükelçinin tasarının kabul edildiği gün Meclis’e gelip, CHP’li bir milletvekili ile görüşmesinin anlamı neydi? Ayrıca burada önemli olan o bölgenin çok stratejik bir bölge olması, sadece İsrail için değil yabancı bir ülkenin oraya yerleşmesi birçok sorunu beraberinde getirir. Bu bölgenin 44 yıllığına yabancılara kiralanmasının sakınca meydana getirmeyeceğini söylemek mümkün mü? Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Bizim sınırlarımız ne kiralanıyor, ne satılıyor” diyor, ancak üçüncü seçeneğe göre kullanım hakkı verilmiyor mu? Yani kiralanmıyor mu? Gerekli görülen hallerde temizlenecek mayınlı alanlar bir bütün olarak ya da kısımlara ayrılmak suretiyle ihale edilebilecek. Zaten AKP Grup Başkanvekili Elitaş da temizlenecek olan 510 km’lik arazinin araçla 8 saat sürdüğünü, bir şirkete verilmesinin mümkün olmadığını, 20-30 parçaya bölünebileceğini söylüyor. Bu şirketlerden yabancı özellikle de o bölgeyi çok önemli gören İsrail’e verilmeyeceği nasıl garanti edilebilir? Açılacak ihalede en iyi teklifi veren firma İsrail olursa verilmeyecek mi? Çünkü, mayın temizleme ihalesi, kullanım süresinden en fazla indirimi teklif edene verilmesi kabul edildi. Kanun kabul edildi fakat bunun gibi birçok soru zihinleri kurcalıyor. Meclis’teki sandalye sayısı 338 olan AKP’nin 80’in üzerinde milletvekilinin destek vermemesi onlarında kafalarının da karışık olduğunu ve sorulara cevap bulamadıklarını gösteriyor. Zira kanun 91 rete karşılık 255 oyla kabul edildi. Bu hesaba göre 80’in üzerinde AKP’li milletvekilinin ya kafası karışık ya kanuna “ret oyu” verdiği anlaşılıyor. Şurası bir gerçek ki, mayın temizleme tasarısı (kanun oldu) AKP’ye çok zarar verdi. Hatta 1 Mart tezkeresinden daha fazla. Bakalım önümüzdeki günler bu konuda daha neler gösterecek? 06.06.2009 E-Posta: [email protected] |