06 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Yanlışı red, doğruyu müdafaa


A+ | A-

Amerika Birleşik Devletlerinin Demokrat lideri Barak Obama'nın Kahire'de yapmış olduğu konuşmanın yankıları, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de devam ediyor. Birçok yönüyle "milad" olarak kabul edilen bu konuşmanın üzerinde tartışmalar daha uzun müddet devam edecek gibi görünüyor.

"Selamünaleyküm" ile başlayan, Kur'ân âyetleriyle süslenen ve birçok dinî referansla güçlendirilerek, kısaca savaşa karşı barışı, şiddete karşı düşünceyi, diktaya karşı demokrasiyi, totalizme karşı hürriyet, adâlet ve eşitliği savunan bu konuşmayı değerlendirenler, şu üç kategoriye ayrılmış görünüyor:

1) Obama'nın kendisi gibi konuşmasını da sevmeyen, hatta peşinhükümlülük mantığıyla eleştirenler var: Bunların başında İsrail siyonistleri, radikal HAMAS militanları, İslâm dünyasıyla da uyumsuz İran mollaları ve bizdeki aklî muhakemeden yoksun radikal kişi ve gruplar.

2) Tereddütlerden bir türlü kurtulamayan aşırı ihtiyat taraftarları. Bunlar, sarf edilen sözlerin samimi olup olmadığının, sorgulanarak test edilmesini istiyor.

3) Obama'nın konuşmasını ihtiyatlı bir iyimserlik içinde yorumlayanlar. Kendimizin de dahil olduğu bu yaklaşım tarzının, daha doğru, daha isabetli olduğu ve hakperestçe ölçüleri ihtiva ettiği kanaatindeyiz.

Sebebi de şudur: Siyasî gelişmeler, hiçbir zaman tek taraflı olarak ve alternatifsiz şekilde değerlendirilmemeli.

Ayrıca, "Şerri def etmek, hayrı celbetmekten evvel ve evlâdır" prensibince, yapılan bir konuşmada, özellikle şer ve zararlı görünen gelişmelerin nasıl değerlendirildiğine bakmak gerekir.

Bu genel çerçeveden bakıldığında, Obama'nın Kur'ân ve İslâmiyetçe de reddedilen terör, şiddet, savaş, adâletsizlik, hürriyetsizlik, eşitsizlik gibi şerlerin karşısında durduğu hususu, tartışma götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Tutup onun bu yönünü tenkit etmenin, bize göre haklı bir sebebi olamaz.

Bunun yanı sıra, Obama, birçok hayırdan ve güzellikten de söz etti. Üstelik, bunları realize etme yönünde, elinden geleni yapacağı sözünü verdi.

Ha, bunları yapmaz veya yapamaz, o ayrı mesele. Esasında, konuşmasında sıralamış olduğu güzel ve hayırlı şeylerin realize edilmesi vazifesi, tek başına ne Obama'nın üzerinde, ne de bir başkasının. Bunlar, hepimizin ve bütün insanlığın ortak vazifesi.

Obama, burada hayırlı gelişmelere destek sözü veren önemli bir faktör rolünde elbet. G. Bush'la kıyaslandığında ise, arada dağlar kadar farklar görünür. Bu bile küçümsenmeyecek bir avantaj.

Yani, aynı yerde Cumhuriyetçi Bush bir konuşma yapsaydı, acaba aynı kıvamda, aynı güzellikte, aynı doğrulukta olur muydu?

Acaba, Bush'ların "Ya bizdensiniz, ya da düşman taraftasınız" zıtlaşmasından dünya ve insanlık, zarardan başka ne fayda gördü ki, bu zihniyetin zıddı ve alternatifi konumunda olan Demokratların ve demokrat bir başkanın, üstelik kendi devletinin hatasını da ikrar ve itiraf eden bir başkanın "barışa dâvet" mahiyetindeki konuşması, bazıları tarafından küçümseniyor, yahut tereddütle karşılanıyor?

Doğrusu, menfî bakanların "doğru ve güzel"likten ne anladığını ve bir ABD başkanından nasıl bir konuşma yapmasını istediklerini anlamakta güçlük çekiyoruz.

AKP demek,

edepsizlik değil

Başbakan Erdoğan, genel başkanı olduğu "Adalet ve Kalkınma Partisi"nin kısaltılmış isminin AKP değil, "AK Parti" olduğunu bir kez daha hatırlatarak, aksine hareket edenleri, yani AKP diyenleri "edepsizlik" yapmakla itham etti.

Neresinden bakılırsa bakılsın, bunun çok ağır bir itham, hatta küfretmek derecesinde bir suçlama olduğu aşikâr.

Üstelik, bu suçlamanın Erdoğan'ın kendisine de, partisine de faydadan çok zarar getirdiği, apaçık bir gerçek.

Genel bir teamül olarak, partilerin kısaltılmış ismi, açık isimde yer alan kelimelerin baş harfleriyle belirlenir: CHP, MHP, DP gibi... (ANAP ise, yasaklanmış AP'yi kullanmamak için ihtiyar edilmiş bir formüldür.)

Buna göre, menfî bir çağrışım yapmadığı, yahut farklı bir mânâya çekilmediği takdirde, partiler, isimlerinin baş harfleriyle anılırlar.

Esasen, kısaltmanın mantığında bir "mânâ" çağrışımı, yahut bir mânânın ifadesi yer almaz, almamalı da. Çünkü, kısaltma semboliktir, pratikte kolaylıktır ve bir yönüyle mânâsızlıktır.

Kısaltmaya ille de bir mânâ yüklemek ise, bize ve genel teamüle göre mantıksızlıktır. Ama, ne yazık ki, iktidar partisinin lideri bu hataya düşmüş görünüyor.

Fesuphanallah, bu nasıl bir bencillik, egoistlik ve taassuptur ki, siyasîleri mantık dışı bir vâdiye sevk ediyor ve milletin de aynı hataya düşerek peşlerinden sürüklenmesini isteyecek bir hale getiriyor.

Açıkça ifade edelim ki, Adalet ve Kalkınma Partisine AKP demek, bu partiyi diğer partilerle aynı seviyede, aynı kategoride ve aynı eşitlik anlayışı içinde anmak ve ifade etmek demektir.

Dolayısıyla, bunun edep dışı, yani "edebe mugayir" hiçbir tarafı yoktur.

Yok, öyle olmaz diyerek, tutup ille de "AK Parti" demek veya dedirtmek ise, hiç şüphe edilmesin ki, mantık kadar eşitlik prensibine de aykırıdır.

Zira, bu farklı ve üstün bir mânâyı çağrıştırmakla kalmıyor, bin bir kusur, hata ve günâh ile mâlûl bir siyasî partiyi, tutup Allah'ın her günü aklayıp paklamak, yani ibrâ etmek anlamına geliyor. Ki, bu maksada matuf bir reklâm ve propaganda şekli, kişiyi mutlak sûrette mes'ul eder, vebâl altında bırakır ve işlenen günahlara da bir bakıma hissedar yapar.

Ne demek, her tarafı kara lekelerle, siyah noktalarla bezenmiş bir partiye, adeta zoraki bir tarzda "AK Parti" demek, yahut dedirtmek?

Böyle bir dayatmada bulunmaya kimsenin hakkı yoktur. Üstelik, AKP demenin, müsbet veya menfî bir mânâ, bir çağrışım yaptığı da iddia edilemez. Ki, esasen kısaltma mantığının gereği de budur.

Hâsılı, sayın Erdoğan'ın bu konudaki son çıkışı gereksiz ve mânâsızdır. Tutup resmî evraklara sığınmasının da herhangi bir kıymet–i harbiyesi yoktur. En çok oy almış bir parti, umumî teamüllerle zıtlaşmak yerine, uyum sağlama cihetine gitmesi lâzım. Aksi halde, AKP'de başgösteren uyumsuzluk hali, artarak devam eder. Tıpkı, seksen küsûr fireli "mayınlar meselesi"nde olduğu gibi.

06.06.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.06.2009) - Türkçülük sorunu

  (03.06.2009) - Mânevî buhran

  (02.06.2009) - Namık Gedik ve bir yanlışı düzeltme zorluğu

  (01.06.2009) - Sorun bilinmeden, çözüm konuşuluyor

  (30.05.2009) - Dördüncü şehit, Namık Gedik

  (28.05.2009) - Tarihe gömülen Bizans (2)

  (27.05.2009) - Tarihe gömülen Bizans (1)

  (26.05.2009) - Fetih öncesi olağanüstü hazırlıklar (2)

  (25.05.2009) - Fetih öncesi olağanüstü hazırlıklar (1)

  (23.05.2009) - Doğu'da yol durumu

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Yemek Tarifleri - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Satılık Tekne- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis