02 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Bardakçı'nın hesaba katmadığı


A+ | A-

—Dünden devam—

Haber Türk yazarı tarihçi–yazar Murat Bardakçı'nın Said Nursî hakkındaki yazısında soru işaretlerine sebep olan noktalara açıklık getirmeye devam ediyoruz.

Sayın Bardakçı, eline geçen Said Nursî'nin 1935 tarihli Isparta ve Eskişehir'deki sorgulama metni ile Tarihçe–i Hayat'ta yer alan aynı dâvâya dair müdafaa metinleri arasındaki üslûp farkından söz ediyor ve özellikle şu noktayı vurguluyor: "Said Nursî'nin zabıtlardaki ifadesi ile yayınladığı kitaptaki ifadesi farklı. Kitabında sert bir üslûp kullanıyor; ancak, zabıtlarda daha yumuşak bir dille hakimlere hitap ediyor."

Dünkü yazımızda, bu noktaya kısmen açıklık getirmeye çalıştık. Esasında, sayın Bardakçı da yazısında şayet şunu ifade etmiş olsaydı, zihinlerde soru işaretine yer kalmayacak ve mesele büyük ölçüde vuzûha kavuşacaktı: "Benim elimdeki belge bir sorgulama metnidir; Said Nursî'nin Tarihçe–i Hayat'ındaki ifadeleri ise, daha sonra yapılan mahkeme müdafaatındaki metinlerdir."

Doğrusu da budur zaten. Aslında, sayın Bardakçı'nın Tarihçe–i Hayat'tan iktibas ettiği meselâ "Ey heyet–i hakime!" şeklindeki hitabın sorgulama zaptında olmaması gayet normaldir. Zira, "hakim heyeti" sorgulamada değil, mahkeme duruşmalarında olur.

Ayrıca, şunu da vurgulamakta fayda var: Bırakın bundan 70–80 sene öncesini, bugün bile sorgulama metni ile mahkemede söylenenlerin tıpatıp aynı olduğu söylenemez. Aralarında mutlaka bazı nüanslar var.

Bütün bunlar bir yana, tarihçi–yazar Murat Bardakçı'nın takıldığı nokta gibi, Said Nursî, o gün ve istikbâlde de gelecek bilumum suâllere, tenkitlere ve takılmalara cevap teşkil edecek bazı izahlarda bulunuyor.

Yani, Bediüzzaman Said Nursî'nin bizzat kendisi tâ yetmiş beş sene öncesinden hem o günün insanlarına, hem de istikbâl nesline tarihî cevaplar veriyor. Kendi tabiriyle "müskit", yani susturucu cevaplar.

Osmanlıca teksir Lem'alar isimli eserinin 27. Lem'a bölümünde Eskişehir Mahkemesinin safhalarından (toplam sekiz safha) söz eden Üstad Bediüzzaman, tam da Murat Bardakçı'nın elindeki sorgulama zaptından bahsediyor ve aynen şu ifadeyi kullanıyor: "Bu safha, sorgu hakimlerinin suâllerine cevaplardır. Bu kısım onların zaptına geçmiştir. Fakat, biz kaleme alamadık."

Yani, ayrıca kaleme almak için bu zabıt metninin kendilerine verilmediğini ifade ediyor.

Bediüzzaman, Eskişehir Mahkemesindeki bütün suâllere cevap mahiyetindeki asıl müdafaasının ise, Tarihçe–i Hayat'ta yer alan "Son Müdafaat" ile "Son Müdafaatın Tetimmeleri" olduğunu, bu Osmanlıca Lem'alar nüshasında açıkça ifade ediyor.

Bu bilgilerin detayını, ayrıca kupürünü orta sütuna koyduğumuz belgenin altında görebilirsiniz.

NOTLAR

1) Said Nursî'ye ait bu eserin de dahil olduğu Nur Külliyatı, 1935'ten 1985'e kadar, yani elli sene müddetle yüzlerce mahkemeden geçtiği halde, burada yer alan bilgilere hiçbir mahkeme itiraz etmemiş ve bahsedilen mahkeme safhalarını yalanlama cihetine gitmemiştir. Gerek mahkemelerde ve gerekse kamuoyu nezdinde temyiz edilen bu ifadelere, dün olduğu gibi bugün de kimsenin bir itirazı olmasa gerektir.

2) Sayın Murat Bardakçı, daha geniş imkânlara sahiptir. Şayet, Said Nursî'nin zapta geçen Eskişehir Mahkemesindeki "Son Müdafaat"ının metnine de ulaşıp bunu yayınlarsa, bundan sadece memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isteriz.

3) 1935 yılının—özellikle Said Nursî açısından—olağanüstü şartlarını da dikkate alarak değerlendirme yapmak gerekiyor.

Meselâ, dün kupürünü yayınladığımız TAN gazetesinin manşet haberinde, Binbaşı Asım isimli talebesinin 7 Mayıs 1935'teki sorgulamadan kısa bir süre önce, hem yalan söylememek, hem de Üstad'ını sıkıntıya sokmamak için "Yâ Râb! Canımı al!" diyerek oracıkta teslim–i ruh etmesi, aynen şu ifadelerle anlatılıyor: "Bir binbaşı mütekaidi suçlu (mürteci), ifadesi alınırken, birdenbire düştü, öldü."

Ne tuhaf değil mi? Kırk yıl askerlik yapmış bir şerefli Türk subayı, mürteci diye damgalanıyor ve daha ifadesi bile alınmadan "suçlu" diye ilân ediliyor.

02.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.09.2009) - Sorgulama ve mahkeme safhaları

  (31.08.2009) - Çareye kadar gaile devam eder

  (29.08.2009) - 93'te 93 günlük padişah

  (27.08.2009) - Savaş meydanında başlayan kardeşlik

  (26.08.2009) - Niyet ve yöntem

  (25.08.2009) - Değişim sancıları

  (24.08.2009) - Misafirim kaplumbağa

  (22.08.2009) - Nurs ve Nursî gerçeği

  (21.08.2009) - Yeni Çağ'da eski kafa

  (07.08.2009) - Gündüz okur, gece yazar olmak

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.