08 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Mahyalarda tersine açılım


A+ | A-

İstanbul'daki selâtin (Sultanların yaptırdığı) camilerinin minarelerine alışılmışın dışında birtakım mahyalar asılmış.

"Gör de inanma" cinsinden mahyalar...

Görüp inanmak zorunda kaldığında ise, o an kendini "Şeflik devri"nde hissedersin, ister istemez.

Evet, bugünlerde beş büyük caminin tepesinde 27 Mayısçıların ağzına yakışır "Millî Birlik"ten, "Ne mutlu Türküm"den dem vuran mahyalar parıldıyor geceleri.

Yazılan ifadeler, fokur fokur milliyetçilik kokusunu yayıyor etrafa.

Üstelik selâtin camileri gibi o kudsî mâbetlerde tam da ırkçılık mânâsındaki Türkçülük fikri parlatılıyor.

Böyle yapmakla da, esasında Kürtçülük gibi sair ırkçılık damarları çok fenâ halde tahrik edilmiş oluyor.

"Millî birlik", işte böyle dinamitlenmiş oluyor. Dolayısıyla, bu—bilmeyerek de olsa—bir provokasyondur.

Hem de, en tehlikeli cinsinden.

Yani, Bursa stadyumundaki o fecî provokasyondan bile tehlikeli.

Zira, burada en büyük birleştirici unsur olan din, İslâm, mâneviyat, mukaddesat söz konusudur.

Siz empati yaptınız da mı, böyle bir girişimde bulundunuz?

Meselâ, şunu hiç düşündünüz mü: Süleymaniye Camiinin minarelerine asılı duran "Ne mutlu Türküm diyene" mahyasını gören gayr–ı Türk bir din kardeşimizin buna tepkisi ne olur diye...

Eğer düşünemediyseniz, eyvâh; şayet bunu düşünerek hareket ettiyseniz, eyvâh ki eyvâh!

İşte o takdirde biz bu işe resmen provokasyon demek durumunda kalırız.

Hatırlatmakta fayda var: Bir eski cumhurbaşkanımız "Dünyanın en büyük Kürt şehri İstanbul'dur" demişti. Bununla, Kürt nüfusun en yoğun olduğu şehrin İstanbul olduğunu kast etmişti.

Hiç şüpheniz olmasın, her tarafta "açılım"ın konuşulduğu şu günlerde, camilerin tepesinde yazılı "Ne mutlu Türkün diyene" mahyasını gören sıradan bir Kürt genci şunu düşünecektir: "Ben Türklerin dindar olanına da artık güvenmiyorum ve onların 'din kardeşliği' noktasındaki samimiyetine de inanmıyorum. Baksana, kutsal mâbetlerde bile Türkçülük/milliyetçilik yapmaktan çekinmiyorlar."

Maalesef, acı realite budur.

Hayret! O ifadelerin dağlardaki görüntüsü bile son derece rahatsız edici iken, siz kalkıp aynı sıkıntıyı camilere taşıyorsunuz.

Bu durumda, artık her türlü menfî harekete bulaşma istikametine doğru iteklenen o gençler, sahiden bu işi "Müslüman Türkler"in yaptığına kanaat getirdikleri için, onları teskin etmek, akl–ı selim ile hareket etmelerini sağlamak bir hayli müşkilleşiyor.

Oysa, biz kat'i sûrette inanıyoruz ki, hakiki dindar Türkler böyle şeyler yapmazlar. Irkçılığa asla tenezzül etmezler. Hatta, en az Kürt ve Arap kardeşleri kadar bu "Türkçülük" illetinden rahatsız ve muztariptirler.

Ancak, yine de sormadan edemiyoruz:

Ne oluyoruz beyler!

"Açılım" denen şey, burada tersine mi işliyor? Yoksa, bir hayal, bir serap mıdır açilım? Şu demokratlık taslamaları, kocaman bir yalandan mı ibaret yoksa?

Dahası, bu, açılımı sabote, hatta provoke etmek değil de nedir? Bu, demokrasinin tekerine taş koymak değil de nedir?

Ve, can alıcı son soru:

Kim bu işin sorumlusu?

Gelen haberlere bakılırsa, herkes topu bir başkasının üzerine atıyor: Müftülük, Vakıflar Müdürlüğüne, o da Valilik makamına, vesaire...

İyi de, kim bu işin asıl sorumlusu?

Bunu bilmek ve ona göre meselenin üzerine gitmek gerek.

Aksi halde, bu tür sorumsuzlukların devamı gelecek ve bu tür provokasyonlar tekerrür edip gidecektir.

Hülâsa: Nereden bakılırsa bakılsın, Türkçülük kokan şu son mahyalı provokasyon, şimdiye kadar sahneye konulanların en tehlikeli olanıdır. Temenni edelim ki, bu hata çabuk telâfi edilsin de, bir başka aksülâmele yol açmasın.

Tarihin yorumu 8 Ekim 1918

İttihatçı iktidarın sonu

Yaklaşık on senedir iktidarda olan İttihat–Terakki hükümeti, 8 Ekim 1918 tarihi itibariyle istifasını vererek iktidardan düştü.

İttihatçı hükümetlerin son sadrâzamı Talat Paşaydı. İki yıldır bu makamda duruyordu.

Birinci Dünya Harbinin mağlûbiyetle neticelenmesi, Talat Paşa ile birlikte İttihatçı iktidarın da sonunu getirdi.

1 Kasım'da (Mondros Mütarekesinden bir gün sonra) yapılan olağanüstü kongrede kendini fesheden İttihat–Terakki Fırkası, ismini Teceddüt Fırkası olarak değiştirerek siyasî hayata devam etmek istedi. Ancak, buna muvaffak olamadı. İttihatçıların lider kadrosu 2 Kasım günü yurdu terk etmek zorunda kaldılar.

İttihatçıların siyasetteki lideri Talat Paşa, Posta Müdürlüğü, Meclis Başkanlığı, Dahiliye Vekilliği de yaptı. Sultan II. Abdülhamid'in halli (1909), Ermeni Tehciri (1915), Kürt aşiretlerinin tehciri (1916) ve masonların teşkilâtlan masına sağladığı kolaylık yönleriyle tarihteki yerini aldı.

Talat Paşa, 15 Mart 1921'de Berlin'de bir Ermeni terörist tarafından vurularak öldürüldü.

1926'da ailesine ev tahsis edilerek, onlara şehit aylığı bağlandı. 1943'te ise, paşanın kemikleri Berlin'den İstanbul'a getirtilerek Şişli'de defnedildi.

08.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.10.2009) - Ayva çekirdeği

  (06.10.2009) - En sondan, en başa doğru

  (05.10.2009) - Yeni rejimin sembolü heykeller (2)

  (03.10.2009) - Yeni rejimin sembolü heykeller (1)

  (01.10.2009) - Son torunların vefatı

  (30.09.2009) - Açılımın kapalı noktaları

  (29.09.2009) - Mağduriyet edebiyatı, tembelleştirir

  (28.09.2009) - Son şehzâde ile yeni bir başlangıç

  (26.09.2009) - Bediüzzaman Külliyesi tamamlanmak üzere

  (25.09.2009) - Rus da dinsiz kalamadı

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.