10 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Nurullah AKAY

Nice insanlar vardı dünyamızda


A+ | A-

Bu dünya hanında bir süre misafir olduktan sonra göçüp giden insanları düşünüyorum zaman zaman... Bugün dillerimizden düşürmediğimiz, onları rehber etmek için nefsimizle mücadele ettiğimiz insanlar aklıma geldi. Onlar yaratılanların en güzeli sıfatına lâyık insanlardı. Onlar dünyamıza güzelliklerin yok olmaması için çalışmışlardı. Ama onlar da ölüm ile bu dünya hanından ayrılmış başka bir âleme geçmişlerdi. Ölmüş olsalar dahi bugün bedenleri toprağın bağrına emanet edilen nice insanların şanı hâlen dünyamızda devam etmektedir.

Bizler de defalarca şahit olmadık mı ölüm denen gerçeğe? Koca vücutların birden bire hareketsiz kaldığını, ayakların yürümez, ellerin kıpırdanmaz, gözlerin açılmaz, kulakların duyulmaz olduğu anları hangimiz görmedik ki? Göz yaşları, çırpınmalar, ağıtlar, ölen hiç kimseyi tekrar geri getiremedi. Çünkü ölüm hayatın vazgeçilmez bir kuralıydı. Hayat varsa ölüm de olacaktı. Çünkü bu dünyadaki ölüm olmasaydı, gerçekler âlemindeki ölümsüzlüğe de kavuşmamız mümkün olmayacaktı. İnsanlık bu dünya hanına geldiğinden beri süregelen bir gerçeğe duyarsız kalmak, onu önemsememek ne kadar doğru olabilir, diye düşünüyorum şimdi... İlk insan Hz. Âdem (as) babamız bin yıldan fazla misafir kalmıştı bu dünyada. Ama sonunda ölümle bu dünya misafirhanesinden ayrıldı. Yüzyıllarca bu dünyada yaşayan insanların hiçbiri ölüm gerçeğinden kaçamamış. Bir çırpıda ne kadar da çok ölümle bu dünyadan ayrılan büyük insan ismi söyleyebiliriz... Onlar insanların en değerlisi olmuşlardı. Onlar insanlığı karanlıklardan kurtarmak için büyük çaba göstermişlerdi. Ama sonunda cansız bedenleri toprağın bağrına verilmişti.

O insanlığın medar-ı iftiharı olan insanları da bu dünya hayatından alan ölüm güzel bir şey olmalı. Çünkü eğer kötü olsaydı, iyi insanlara musallat edilmezdi. Ölüm güzel bir şeydir ki, Kâinat Yaratıcısının en sevdiği insan olan Hz. Muhammed’i (asm) bile alıp bir yerlere götürdü. Elbette o yerler güzel yerlerdir. Elbette o yerler dünyamızdan çok daha üstün aydınlıklara ve güzelliklere sahip olacaktır...

Misafiriz. Tıpkı ikamet ettiğimiz yerden birkaç günlüğüne gittiğimiz yerlerdeki hâlimiz gibidir dünya hayatımız. Şöyle geriye dönüp baktığımız zaman, zamanın bir rüya gibi geçtiğini görebileceğiz. Sahi nasıl geçti onca yıl?.. Yıllar gittikçe bedenimizi eskitmektedir. Pek yakında ruhumuz eskiyen yuvasından çıkmak isteyecek. Ayaklar vücudu taşımakta zorluk çekmeye başlayınca, gözler güzellikleri görmekte zorlanınca, kulaklar duyamaz hale gelince ruhlarımız da artık bedenimizi beğenmez hale gelecektir. Ölümün keşif kolları etrafımızda cirit atmağa başlamıştır çoktan. Sermayeleri iyi değerlendirip kârlı bir ticaret yapamadık galiba. Hangimiz geçen günlerimize yanmıyoruz ki?.. O boş geçen günlerin ağırlığı altında eziliyoruz. Bu gidişle yollar bizim için çok uzun ve meşakkatli olacak. Toparlanıp kendimize gelmezsek gelecek pek de aydınlık görünmeyecek.

Evet bize görünen yönüyle herkes neredeyse aynı şartlarda ölümü karşılamaktadır. Ama gerçekte ölüm herkese aynı davranmamakta, kimisine dost, kimisine düşman muamelesi yapmaktadır. Çoğu zaman dünyadaki görüntü çok farklı olabilmekte, bu dünyadan büyük törenlerle uğurlananlar hiç de iyi bir şekilde karşılanmayabilmektedir. Bazen bu dünyadan garip bir şekilde gidenler, öte tarafta çok daha güzel karşılama merasimleriyle karşılanmaktadır. Dünyada “Paşa” olanlar ahirette geda olabildiği gibi, burada garip olanlar orada en güzel, en değerli dostlar gibi karşılanabilmektedir. Ölüm en önemli gündemimiz olması gerekirken, araya başka perdeler girmekte ve gelip geçici şeyler güzelim zamanlarımızı meşgul edebilmektedir. Günlerimizi zulmetlerle alûde eden karartılardan kurtulmalıyız. Nefis ve şeytanlar ne yaparlarsa yapsınlar, insanlığın en önemli meselesi, ölümle bu dünyadan ayrılmak ve sonraki âlemde yeni bir hayatla yüzleşmektir.

Yeni bir hayatta nelerle karşılaşacağımız meselesini basite almak, akıl ve kalb gibi değerleri dumura uğratmak demektir. Akıl düşünmek ve gerçekleri bulmak için verilmiş bir âlettir. Kalb kâinattaki sevgilerin farkına varmak için insanoğluna verilmiştir. Akıl düşünmeli kalb da sevmelidir hayattaki güzellikleri. İşte akıl düşünecek ki, bu ölüm, ölümsüz bir dünya için vardır. Kalb de sevgi dünyasına ölümü almalı ve onu en güzel baş köşeye oturtmalıdır...

Bu duygularla, ani vefatıyla bizleri müteessir eden çok muhterem ağabeyim Şaban Döğen’e Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret, ailesi ve sevenlerine sabr-ı cemil niyaz eder, taziyetlerimi sunarım.

Ruhu şad, mekânı Cennet olsun.

10.11.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.11.2009) - İnsanî hürriyete muhtacız

  (27.10.2009) - Misafir olduğumuzu unutmadan

  (25.10.2009) - Mutlak sona doğru ilerlerken

  (20.10.2009) - Dünyamdan yansımalar

  (13.10.2009) - İnsan olmayı çözebilmek

  (29.09.2009) - "Said Nursî" ülkemizin medar-ı iftiharı

  (22.09.2009) - Kur’ân okumak, anlamak ve yaşamak

  (15.09.2009) - Kişinin kendisi gibi olması

  (07.09.2009) - “Ümmet”in bir ferdi olabilmek

  (01.09.2009) - Ramazan düşünceleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.