03 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Abdil YILDIRIM

Cumhuriyet fazilet ise...


A+ | A-

Cumhuriyet bayramında bazı camilerin minareleri arasında “Cumhuriyet fazilettir” şeklindeki mahyaları görünce, faziletin ne olduğunu sorgulamak aklıma geldi. Faziletin anlamına bakınca da, sözde cumhuriyetçilerin ne kadar samimi(!) olduklarını düşündüm. Ortaya tam bir kara mizah tablosu çıktı.

Bir taraftan kamusal “alan, dinsel alan, özel alan” gibi söylemlerle alanların parsellenmesi, diğer taraftan “dinsel alan” kabul edilen camilerde kamusal söylemlerin mahyalara çekilmesi, öte yanda dince mukaddes olan şehitlik gezilerindeki başörtüsü yasağı ve daha pek çok garipler, ne kadar garip bir ülkede yaşadığımızı hatırlattı.

Evet cumhuriyet fazilettir. Çok doğru ve hikmetli bir söz. Ama güzel söz söylemek mârifet değil, söylenen sözün gereğini yapmak mârifettir.

Fâzilet kelimesinin anlamına bakıyoruz, “meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan, dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle yüksek derece. Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet” gibi anlamlar karşımıza çıkıyor. Bu kelimeler ise, genellikle dinî kökenli olup, imân ve ahlâkla ilgili anlamlar taşıyor.

Buna göre cumhuriyetin ilkelerinde ilim var, imân var, irfan var, dinî ve ahlâkî vazifelere riayet var. Ayrıca Cenâb-ı Hakk’ın sıfatlarından olan “Kemâl ve Cemâl” gibi özellikler var. Cumhuriyetçilik ise, aşağı yukarı, dindarlıkla aynı anlama gelmiş oluyor. Burada Bediüzzaman Hazretlerinin “Ben dindar bir cumhuriyetçiyim” sözü, cumhuriyetçilerin olması gereken vasfını en güzel şekilde ifade ediyor.

Eğer cumhuriyet fazilet ise, cumhuriyetçilerin de “fâzıl (faziletli)” olması gerekiyor. Yüksek ahlâki değerlere sahip olan, âdil, merhametli, vicdan sahibi, dürüst, hoşgörülü, sabırlı, iman ve hayâ sahibi insan, fâzıl insandır. Cumhuriyet de fazilet olduğuna göre, cumhuriyetçilerin fâzıl insanların vasıflarını taşıması lâzımdır. İnsanlara zulmeden, haklarını gasbeden, farklı inanç ve hayat tarzına sahip olanlarla bir arada bulunmaya tahammül edemeyen, farklılıkları ayrımcılık ve kavga sebebi sayan, kendi düşüncesinden başka düşünceye saygı göstermeyen, kalbinde merhamet ve muhabbet duygusu taşımayan insanların fâzıl olması mümkün değildir.

Fâzıl insanların vasıflarına baktığımız zaman, kaynağını dinden alan yüksek ahlâk sahibi insanlar olduğunu görüyoruz. Burada cumhuriyetin de kuvvetini dinin hakikatlerinden aldığı, dinden bazı referanslar aldığı anlaşılmaktadır. Veya da öyle olması lâzımdır. Ama bizdeki uygulamalara bakıyoruz, cumhuriyetçiyiz diyenler cumhuriyetin kurumlarını kamusal alan ilân ederek dindarları bu alanlara sokmuyorlar. Dinini yaşamak isteyenleri cumhuriyetin dışına çıkarmaya çalışıyorlar. Yani icraatları sözlerini tekzip ediyor, eylemleri söylemleri ile çelişiyor. Bir yandan cumhuriyet nutukları atarken, diğer taraftan dindarları ordudan ve okuldan atmaları, söylemlerinde ne kadar samimiyetsiz olduklarını gösteriyor.

Eğer cumhuriyet fazilet ise, fazilet de dinî ve ahlâkî değerlere riâyet ise, başörtülülerin cumhuriyet okullarına alınmaması tam bir keyfîlik ve zulümdür.

Yine cumhuriyet fazilet ise, okullarda mescit bulunması, buralarda öğrencilerin ve öğretmenlerin dinî vecibelerini yerine getirmesi, cumhuriyetin bir gereğidir.

Cumhuriyet fazilet ise, öğrencilerin Cuma namazına gitmesinden rahatsız olmaya gerek yoktur. Hatta fâzıl insanların bundan memnun olması gerekir.

Cumhuriyet fazilet ise, inanç ve düşüncesinden dolayı kimsenin kimseyi kınamaya, farklı hayat tarzına sahip olanlara farklı gözle bakmaya hakkı yoktur.

Cumhuriyet fâzilet, fâzilet de yüksek ahlâk ve erdem ise, Mehmed Âkif’in şu sözüne kulak vermek gerekmektedir:

“Ne irfandır ahlâka veren yükseklik, ne vicdandır

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.”

03.11.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.11.2009) - Emekli, rahmetli (mi?)

  (25.10.2009) - ÖLÜMDEN DÖNMEK

  (05.10.2009) - Hayata tutunmak

  (24.09.2009) - Hoşgeldiniz mübarek on bir aylar

  (20.09.2009) - Kâinat bayram ediyor

  (04.09.2009) - Kur’ân ile dost olmak

  (26.08.2009) - Nefsi gemleme zamanı

  (06.08.2009) - Sokak dershanesi

  (31.07.2009) - Edep dairesi

  (25.07.2009) - Mehmet Kılıçoğlu Hakk’a yürüdü

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.