22 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Taarruzdan savunmaya


A+ | A-

Geçen haftanın son günlerine damgasını vuran gelişmelerden biri, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un, Trabzon’da bir savaş gemisine çıkıp, yine arkasına çok sayıda komutanı alarak yargıya, siyasetçilere, akademisyenlere ve medyaya ayar vermesiydi.

Mesajlarını Oruç Reis Firkateyninden vermesindeki “özel anlam”a bilhassa vurgu yapmayı da ihmal etmedi Başbuğ, ama bu özel anlam pek anlaşılamamış olmalı ki, farklı yorumlar yapıldı.

Bazı emekli subaylar “Oruç Reis denizlerde Türk hakimiyetinin sembolü bir isim. Başbuğ’un o ismi taşıyan gemiden konuşması da bir güç gösterisi” kabilinden değerlendirmeler yaptılar.

Ama bu mânâdaki bir güç gösterisinde muhatabın dışarıdaki askerî adresler olması gerekirken, konuşmadaki mesajların içeriye dönük olması, söz konusu tevilleri farklı bir alana taşıdı.

Emekli bir deniz albayının, dünyada devlet adamlarının tarihî açıklamalarını savaş gemilerinden yaptıklarını söylerken, “Meselâ Bush savaşın bittiğini bir uçak gemisinde açıkladı” örneğini vermesi ise ilginç çelişkileri gündeme taşıdı.

Çünkü Bush “sivil” bir devlet başkanı olarak, başlattığı savaşın bittiğini bizzat kendisi açıklarken, Başbuğ sivil otoriteyi kaale almayan geleneksel TSK tavrını sürdürerek, içe dönük yeni bir “karşı psikolojik harekât”ın startını veriyor...

Bu bağlamda, açıklama mekânı olarak firkateynin tercih edilmesinden, Deniz Kuvvetlerindeki “amirallere suikast” iddialarıyla ilgili soruşturmalara müteallik mesajlar çıkaranlar da oldu.

Soruşturmada adı geçenlerden bir deniz yarbayının, tutuklanıp bırakıldıktan sonra, hakkında tekrar yakalama emri çıkarılmasını takiben evinde ölü bulunması ise, yakın zamanda askerî cenahta sıklaşan esrarengiz ölümler silsilesinin yeni bir halkası oldu. Öncekiler gibi bu olay için de “Gerçekten iddia edildiği gibi intihar mı, yoksa işin içinde başka işler mi var?” diye soruluyor.

Bu sualin de, bağlantılı diğer istifhamların da cevabını ortaya çıkarmakla görevli olan adlî makamların, “Bizimle işbirliği yapın, yoksa çatışma çıkar” ültimatomuna muhatap kılınması, cereyan eden trajik hadiselerin oluşturduğu sıkıntılı ortamda son derece büyük bir talihsizlik oldu.

Genelkurmay’ın, bir taraftan her açıklamasında yargıya ve hukuka saygıdan dem vurup, hattâ firkateyn bildirisinde dahi bu yönde ifadeler kullanırken, diğer taraftan adlî makamlara böyle bir “muhtıra” ve talimat vermesi hiç olacak şey mi?

Gerçi, bizzat yaptığı suç duyurularıyla açılan dâvâların kendi talebi yönünde sonuçlanması için el altından sonuna kadar takipçi olan bir kurum için bunun yadırganacak bir tarafı pek yok.

Hele 28 Şubat’ta yargı mensuplarına verilen karargâh brifinglerini ve Başbuğ’un seleflerinden Kıvrıkoğlu’nun İstanbul DGM’yi “irticaya karşı gevşek davranmak“la suçladığını hatırlar isek...

Bu yönüyle Başbuğ’un firkateyn çıkışı, Kıvrıkoğlu’nun DGM muhtırasının yeni bir versiyonu olarak kayıtlara geçecek. Aradaki fark, bu defa savunma-taarruz pozisyonlarının yer değiştirmiş olması. Kıvrıkoğlu’nunki “irticaya karşı bir taarruz” harekâtını fişeklemişti, Başbuğ’unki ise TSK içinde var olduğundan kuşku duyulan yasadışı oluşumların üzerine gidilmeye çalışılan süreçte, savunma pozisyonundaki bir manevra.

Gerçi Başbuğ “Demokrasi ve hukuka uymayan hiç kimseyi TSK’da barındırmayız” diyor ve suç işlediği iddia edilenleri yargıya teslim ettiklerini söylüyor; ama yargı sürecinde yaşananlar ve özellikle çifte standart kuşkusuna yol açan bazı karar ve tasarruflar, tartışma konusu oluyor.

Ergenekon dâvâlarında tutuklu yargılanan kimi asker kökenli sanıkların “Biz buradayız, ama talimatlarıyla iş yaptığımız komutanlarımız nerede?” diyerek seslendirdikleri serzenişler, bunun taze örnek ve tezahürlerinden sadece biri.

Başbuğ’un adlî makamlara verdiği muhtıraya karşı, her fırsatta yargı bağımsızlığından dem vuran kurumların sessizliği de işin bir diğer yönü.

22.12.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.12.2009) - İmanî devalar

  (19.12.2009) - Danıştay, AKP, alkol...

  (18.12.2009) - Açılımlar ve anayasa

  (17.12.2009) - Beş kayıp yıl

  (16.12.2009) - Yargıyı kim yıpratıyor?

  (15.12.2009) - Açılımdan OHAL’e mi?

  (13.12.2009) - Muzır mâniler

  (12.12.2009) - Seçim olursa

  (11.12.2009) - Açılımdan kaosa mı?

  (10.12.2009) - İkna timleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl