07 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Cemaatler, MGSB, AKP


A+ | A-

Laiklik adına dine mesafeli, hattâ yer yer karşı bir dünya görüşünü savunan elitlerin halka soğuk bakışının en önemli sebeplerinden biri de halkın ekseriyetinin, bir kısmı tam olarak yaşayamasa ve gereklerini yerine getiremese dahi, dine sıkı sıkıya bağlı olması.

Ve bunda cemaatlerin çok büyük katkısı var.

Cemaatler, devletin, kontrol altında tutarak yönlendirdiği resmî din örgütü aracılığı ile oluşturmaya çalıştığı “dikta zihniyeti ve rejimiyle barışık, bid’alara teslim olan, tavizkâr dindar” modeline karşı sivil ve özgür bir din anlayışının ortaya çıkıp gelişmesinde önemli roller üstlendiler.

Onun için, bürokratik iktidar tarafından “yasadışı yeraltı örgütleri” olarak görülüp ya amansız bir takip ve baskı altında tutuldular veya gizli pazarlıklarla denetim altına alınmaya çalışıldılar.

Gerek tek parti devrinde, gerek ihtilâl dönemlerinde bir kısım cemaatler, hattâ—devrim kanunlarıyla getirilen yasağa rağmen—bazı tarikatlar “himayeye mazhar” olurken, bazıları, ısrarla üzerlerine gidilip dağıtılmaya ve imhaya çalışıldı.

Ve ayrıca, hedefteki cemaatleri, içlerine fitne sokarak bölüp parçalama planları tatbik edildi.

Bu planlarda en etkili araç ve tuzaklardan biri ticaret, biri de siyaset oldu. Bunların cazibesine kapılan kimi cemaat mensupları, başlangıçta daha fazla hizmet düşüncesiyle halisane girdikleri yolda ilerlerken, bir yerden sonra cemaat olma özelliğini dahi kaybetme noktasına geliverdiler.

İş ve ticaret hayatının bütün alanlarına el atıp holdingleşme veya partilerle adeta özdeşleşme raddelerine varan eğilim ve hevesler, araçları amaç haline getirerek, çıkış noktasından ve orijinal kimliklerden uzaklaşmayı netice veren bir değişim, yozlaşma ve dejenerasyona yol açtı.

Ticarîleşme heveslerinin iflâslarla; hizmetlerini ve hattâ varlığını parti ve iktidara endeksli kılmanın ise, o parti ve iktidar şu veya bu sebeple sarsılıp çöktüğünde o hizmetlerin de sekteye uğraması ile sonuçlandığının örneklerini yakın zamanda çok gördük. Bunlardan ders almak lâzım.

Ayrıca, münhasıran manevî hizmetlere odaklanması gereken cemaatlerin iştigal alanına bunların dışında hiçbir dünyevî, ticarî, siyasî, maddî, manevî... hesabın gölgesi düşmemeli ki, o hizmetlerin ruhunu oluşturan ihlâs zedelenmesin.

Zira ihlâs bozulursa hizmetlerin tesiri kırılır.

Son günlerde, Millî Güvenlik Siyaset Belgesinde yapılması öngörülen değişiklikler bağlamında, cemaatlerin iç tehdit olmaktan çıkarılması konusu yine gündemde. (Bu husustaki düşüncelerimizi son olarak geçtiğimiz 21 Mayıs günü çıkan “MGSB değişecek mi?” yazımızda ifade etmiştik.)

Aslında cemaatleri iç tehdit sayan anlayış, aynı zamanda onların bir kısmıyla yukarıda bahsettiğimiz şekilde gizli pazarlıklar yürüterek, ikiyüzlü ve gayri samimî bir tavır ortaya koyuyor.

Gerçi baskı rejimlerinin genel karakteri bu.

Hem kendileri, kendi çıkar ve hesaplarına göre “değişken ve yanar döner” politikalar uyguluyor, hem de toplumu ikiyüzlü olmaya itiyorlar.

Gelinen noktada bu gerçek ayan beyan ortaya çıkmış durumda. Onun için, gizli belgelerdeki “iç tehdit” tanımlarının da bir ciddiyeti kalmadı.

Buna karşılık ticarîleştirme, siyasîleştirme veya STK’laştırma gibi yöntemlerle cemaatleri aslî kimliklerinden uzaklaştırma, genleriyle oynayarak dejenere etme taktiklerinin, çok daha tahripkâr sonuçlarıyla birlikte ciddiyetle masaya yatırılıp mercek altına alınması ve tahlil edilmesi lâzım.

Bu ve benzeri taktiklerle cemaat olma niteliği zayıflatılmış ve içi boşaltılmış birliktelikler, resmî ideolojiye dayalı derin yapılar için tehdit olmak şöyle dursun, onların ömrünü uzatan birer unsur haline geliverirler. Ki, asıl tehlike burada.

Şerif Mardin’in evvelce defaatle aktardığımız ve AKP iktidarını “Kemalizmin başarısı” olarak değerlendiren tesbiti, bu tehlikenin altını çiziyor.

Çünkü cemaatler sözünü ettiğimiz tuzaklara en çok bu dönemde muhatap oldu ve yakalandı.

Ve maalesef çoğu hâlâ bunun farkında değil...

07.07.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.07.2010) - Gündem kayması

  (04.07.2010) - Editörlük

  (03.07.2010) - Vizede son durum

  (02.07.2010) - Ergenekon nereye?

  (01.07.2010) - Fitneyi bitirmek için

  (30.06.2010) - Şimdi de ''yanlış ateş''

  (29.06.2010) - İmralı muamması

  (27.06.2010) - Tashihin önemi

  (26.06.2010) - Devlet reformu şart

  (25.06.2010) - Hangi açılım?


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.