15 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Yeni anayasa ve AB


A+ | A-

Referandumda sandıktan çıkan sonuçla ilgili yorumlar devam ederken, özellikle şu iki noktanın altını çizmek gerekiyor:

Bunlardan biri, pakete verilen yüzde 58 evet’le, yeni, sivil ve demokratik bir anayasa talebinin artık daha fazla ertelenemez bir âciliyetle gündeme gelmiş olduğu. Yaygın ve ortak kanaat bu yönde.

Bunun anlamı, Türkiye’yi, maddelerinin neredeyse yarısında yapılan değişikliklerle yamalı bohçaya dönmüş, ama özündeki darbeci ruh hâlâ devam etmekte olan ihtilâl anayasasının defterini dürüp, yerine sivil ve demokratik yeni bir anayasayı ikame etmek için bir fırsatın daha doğduğu.

Bilindiği gibi, 2002 ve 2007 seçimlerinde de aynı fırsat ele geçmiş, ama maalesef değerlendirilememişti. Hattâ Cumhurbaşkanı Gül de 2007 sonrası için bilâhare yaptığı açıklamalarda, fırsatın kaçırıldığını hayıflanarak ve esefle ifade etmişti. Şimdi bu hata bir defa daha tekrarlanmamalı ve Türkiye artık anayasasını yenilemeyi başarmalı.

12 Eylül 2010 akşamı oluşan ve akabinde verilen mesajlarla pekiştirilen olumlu atmosfer, köklü bir anayasa reformu için güçlü bir toplum talebi ve aynı yönde sağlam bir kamuoyu desteği ortaya çıktığını açık şekilde gözler önüne seriyor.

Yani, Türkiye tarihî bir fırsatla daha karşı karşıya. Temennîmiz, bu fırsatın da heba edilmemesi.

Bunun için, süreç, hele şu ortamda gündeme getirilmesi pek isabetli görünmeyen başkanlık sistemi gibi konuları öne çıkarmadan götürülmeli.

“Evet” oylarını, başkanlık sistemine geçiş için bir sıçrama tahtası olarak kullanma hesabı yapılıyorsa, yeniden uyarıyoruz, bu hesap ters tepebilir.

Elbette ki, Türkiye başkanlık sistemini de tartışabilir. Nitekim geçmişte de zaman zaman tartışıldı. Ama defaatle gündeme getirildiği halde hayata geçirilemedi, çünkü şartlar müsaade etmedi.

Peki, şimdi ortamın buna uygun hale geldiğini söylemek mümkün mü? Referandum sonuçlarını bir zafer psikolojisi içinde yorumlayıp “Artık bizi kimse tutamaz” tesbitiyle yola devam etmek isteyenler açısından bu sualin cevabı “evet” olabilir.

Referandumu yorumlayan bir İsrail gazetesinin, Erdoğan’ı—çok hoşlandığı şekilde—“Atatürk’ten sonraki en büyük ikinci lider” olarak nitelemesi örneğinde olduğu gibi, “gaz” verenler de olabilir.

Ama gerçek durum da öyle mi? Bu sualin doğru cevabını bulabilmek için, durumu çok iyi ve gerçekçi bir tahlile tâbi tutmak ve kararı da ona göre vermek gerekiyor. Hele “vuruşarak çekilme” pozisyonunda olan statükodaki hazımsızlık psikolojisinin ve bunun tetiklediği direniş tavrının daha da derinleşip iyice tavan yaptığı bir ortamda.

Yargıtay Başsavcısının, M. Kemal’in meşhur Bursa nutkunu hatırlatan bir üslûpla yaptığı “Anayasa değişse dahi...” çıkışı gözardı edilmemeli.

Zafer sarhoşluğu ve “Artık ne yapabilirler ki?” umursamazlığı içinde girilecek bir rehavet hali ile, iyi düşünülmeden atılacak provokatif adımlar, hiç hesapta olmayan olumsuzluklara kapı açabilir.

Onun için, hele şu merhalede dikkat ve temkini elden bırakmadan, ama temkini pısırıklık ve beceriksizliğe de dönüştürmeden, topyekûn bir yeni anayasa projesini gündeme taşımak ve sonuçlandırıncaya kadar da peşini bırakmamak gerekiyor.

Referandum sonucuyla ilgili olarak yapılan bir başka yorum, yıllardır tavsamış olan AB perspektifinin bu sonuçla yeniden canlandığı yönünde.

Yeni anayasa fırsatının doğmasıyla eş ve ona paralel bir konu bu. Çünkü öncelikle anayasanın baştan sona yenilenmesi, AB reformlarının en önemli başlıklarından biri. Dolayısıyla, doğru esaslar üzerine bina edilmiş ve toplumun büyük ekseriyetince de sahiplenilen köklü bir anayasa reformunu ne kadar kısa zamanda yapabilirsek, birlik kaynaklı sebeplerle de tıkanma görüntüsü veren AB sürecinin önünü açmayı da o kadar çabuk başarmış oluruz.

Sonuç olarak, Türkiye sekiz-dokuz ay sonra seçime gidecek. Dileğimiz, seçimde partilerin anayasa projeleriyle seçmenin karşısına çıkmaları ve seçim yarışının bu projeler üzerinden yapılması.

Ve 2011’in “yeni anayasa yılı” olması.

15.09.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.09.2010) - Sıra yeni anayasada

  (12.09.2010) - 12 Eylül’ün 470 gün kapattığı gazete: Yeni Asya

  (05.09.2010) - Ramazan’a veda ederken

  (19.08.2010) - Müsaadenizle...

  (18.08.2010) - Demokrasi ve devrimler

  (17.08.2010) - Said Nursî ve bürokrasi

  (15.08.2010) - İtidal çizgisi

  (14.08.2010) - Dersim kimin işiydi?

  (13.08.2010) - YAŞ’tan sonra HSYK

  (12.08.2010) - Referandum ve terör


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.