H.İbrahim CAN |
|
“Ölümsüzlük iksirini bulun!” |
![]() |
İsrail, Cenevre’de yapılan görüşmelerde Türkiye’nin taleplerini prensipte kabul etti. Gazze baskınında ölenlerin ailelerine tazminat ödeyecek. Özür dileme konusunda da iki tarafın da istediği gibi anlayabileceği bir açıklama üzerinde diplomatlar çalışıyor. Yani özür dileyecek, ama gerektiğinde kendi kamuoyuna dilemedim diyebilecek. Öbür yandan Wikileaks belgelerinin yenileri dünyanın ipliğini pazara çıkarmaya devam ediyor. Ama ne hikmetse yıllar öncesi işlendiği iddia edilen bir suçtan dolayı Julian Assange tutuklandı. Füze kalkanı ile ilgili belirsizlikler sürüyor. Pakistan Başbakanı Ankara’yı ziyaret edip, Türkiye ile dostluk pekiştiriyor. Ama bu önemli dış gelişmelerin içinde bizim dikkatimizi küçük bir haber çekti: “Kazakistan’ın 70 yaşındaki devlet başkanı Astana’da yeni kurdurduğu araştırma enstitüsündeki bilim adamlarına ölümsüzlük iksirini bulmaları emri verdi.” 19 yıldır bu ülkenin tek lideri olan Nazarbayev, her şeyi kontrol edebiliyor, ama yaşlanmayı durduramıyor, ölümü geciktiremiyordu. Bunun da çaresini bulabilmek için özel bir araştırma merkezi kurdurdu ve en iyi bilim adamlarına “canlıların gençleştirilmesini, insan genlerini, insan dokusu üretimi ve gene dayalı ilâçlar üretilmesini” emretti. Onlara; “Geleceğin ilâcı olarak, benim yaşımdaki insanlar bu başarının mümkün olduğu kadar kısa süre içinde gerçekleşmesini umut ediyor” dedi. İbretlik bir durum değil mi? İnsanoğlu içindeki ebediyet duygusunu tatmin edeceği ahirete hazırlanmak yerine, aklı sıra bütün ihtişamıyla hayat sürdüğü bu dünyadaki misafirliğini uzatmaya çalışıyor. Aslında ölümsüzlük iksiri ya da hayat iksirini bulma çabası çok eskilere dayanıyor. Rivayete göre Çin’de Kral Kin Şi Huang Taocu simyacı Xu Fu’yu 500 gençle birlikte hayat iksirini bulmaları için doğu denizlerine gönderir. Ama gidenler hiç geri dönmez, hayat iksirini değil, ama Japonya’yı bulup oraya yerleşir. Hindistan’da Amrita adını alan, dinî efsanelere konu olan bu iksir, Eski Araplarda saf suyun içine konulan altın ve gümüşten geçirilen hafif elektrik ile üretilmeye çalışıldı. Avrupa’da Aziz Comte’un bu iksiri bulduğu ve yüzyıllarca yaşadığı rivayet edilir. Modern çağda bilim adamları da hayatı uzatacak, gençleştirecek buluşlar üzerinde çalışıp duruyor. Yalnızca Nazarbayev değil, Woody Allen de aynı arzu içinde: “eserlerimle değil, ölmeyerek ebediyete kadar yaşamak istiyorum” diyor. Amerikalı bilim adamları insanın kronobiyolojik saatlerden oluşan bir sistem olduğunu, hormon salgılamadan, organların çalışmasına kadar her sistemin ayrı bir saati olduğunu ve ayarını ay ya da güneşten aldığını buldular. Meselâ üreme hormonları ayarını aydan alıyordu. Günlük hormonlar ise güneşten. İşte bu bilim adamlarına göre hayatın da insanın doğuşuyla birlikte işlemeye başlayan önceden kurulmuş bir saati var. O saati bulabilirlerse yavaşlatabileceklerini ya da durdurabileceklerini umuyorlar. Beyhude bir hayal değil mi? Halbuki bu fani dünyayı baki kılmanın tek yolunun, emredildiği gibi “dünyayı ahiretin tarlası” olarak görüp, en verimli şekilde ekip biçmek olduğunu görmek istemiyorlar. Bakalım kıymetli bilim adamları, o en modern araştırma merkezinde Nazarbayev için ölümsüzlük iksirini bulabilecekler mi? Ne dersiniz? 09.12.2010 E-Posta: [email protected] |