09 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ali OKTAY

Nazım Hikmet ve Mevlânâ


A+ | A-

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...

Nazım Hikmet’in bir dönem Mevlânâ âşığı olduğunu biliyor muydunuz? Bazı okurlarımıza bu bilgi şaşırtıcı gelebilir. Ama aşağıdaki hatırayı ve şiiri okuyunca eminim siz de benim gibi farklı duygular hissedeceksiniz.

Ailesinden pek de dinî bir terbiye almayan küçük Nâzım dedesi Nâzım Paşa’nın yanında büyür. Anne ve babasının aksine dedesi Nâzım Paşa dindar bir adamdır ve Mevlevî tarikatına bağlıdır. Konya valiliği sırasında Paşa’nın evinde toplantılar düzenlenir, Mesnevî okunur ve tasavvufî sohbetler yapılırmış. Nâzım da bu toplantılardan, Mevlevîlerin zikir ve musîkisinden çok etkilenir. Delikanlılık çağına ulaşan Nazım Hikmet o gün topuyla duvara şut çekip dururken, dedesi Nâzım Paşa da yaşıtı emekliler ve Mevlevî arkadaşlarıyla kameriye altında oturup konuşuyorlarmış. Topu kameriyeye kaçınca Nazım’da almaya gider. Bu esnada kulağına bir konuşma çarpar. Misafirleri dedesine diyorlarmış ki :

-Niçin gizlersiniz Paşa Hazretleri, bu şiiri sizden başka hangi Mevlevî yazabilir?

-Emin olunuz ben yazmadım.

-İmzası da Mehmet Nâzım—Aynı isimde başkası da olabilir.

-Tevazu göstermeyiniz, böyle bir nefise, efendimizin kaleminden çıkmadıysa kimin eseridir acaba? Mecmua henüz basılmış, okur okumaz toplanıp arz-ı tebrikat için mübarek ellerinizden öpmeye geldik. Nur ola.

-Bu şiir hece vezniyledir. Ben aruz kullanırım. Maamâfih merak ettim. Bir kere daha okuyunuz da dinleyelim.

Sararken alnımı yokluğun tâcı

Gönülden silindi neşeyle acı

Kalbe muhabbette buldum ilâcı

Bende müridinim işte Mevlânâ

Nâzım Hikmet artık dayanamayıp kucağında topu, çilli yüzü kıpkırmızı başını kaldırıp heyecanla manzumenin arkasını getirmiş:

Ebede set çeken zulmeti deldim

Aşkı içten duydum arşa yükseldim

Kalpten temizlendim huzura geldim

Ben de müridinim işte Mevlânâ…

Misafirler hem gelen sese şaşırmış, hem de henüz basılmış bir mecmuadaki şiiri torun Nâzım’ın ezberlemiş olmasına. İçlerinden biri kurnaz kurnaz gülmüş:

-Sübût buldu efendim. Demek ki hafid küçük bey eseri zâtı âlinizin evrakınız meyanında görüp hafızasına nakl eylemiş.

Paşa bir yandan itirazlarına devam ederken öbür yandan Nâzım Hikmet haykırmış:

-Benim de ismim dedeminki gibi Mehmet Nâzım. Mevlevî şiirleri yazıyorum. Mecmuaya gönderdim. Basmışlar işte. Dergâh mecmuasında başka şiirlerimde basıldı.

Misafirler şaşırır ve kalkıp saygıyla Nâzım’ın alnından öpmüşler. Dedesi Nâzım Paşa da dayanamamış torununu kucaklamış ve alıp elini öpmüş.

***

Mevlânâ ve Ney

Ney dinî musikîmizin en önemli enstrümanıdır belki de.

Fuzuli: “Ney kim her dem ki bezmi vaslını yad eylerem /Ta nefes vardır kuru cismimde feryad eylerem” derken, Abdulbaki Nasır Dede, “Ney değil neyzen değildir nayı nalan söyleyen /Aşktır mollayı rumun namı nalan eyleyen” diyor.

Mesnevî’nin ilk 18 beyitinde de ağırlıklı olarak Ney’i ön planda görürüz.

“Dinle ney’den kim hikâyet etmede

Ayrılıklardan şikâyet etmede

Der kamışlıktan kopardılar beni

Nalişim zar eyledi merdü zeni

Şerha şerha eylesün sinem firak

Eyleyem ta şerh-i derd-i iştiyak

Herkim aslında ola dur ü cüda

Rüzgâr-ı vaslı eyler mukteda.’’

Eski şârihler buradaki neyin insan-ı kâmil olduğunu belirtiyorlar. O, vahdet kamışlığından kesilmiş, kendi varlığından geçmiş gerçek varlıkla var olmuştur. Ondan çıkan her ses Allah’ın iradesini bildirmektedir. Itlak âlemini özler, ama onun bu özleyişi bir cilvedir, kendi kendisine bir nazdır.

GÖNÜLDEN DİLE

“Gel gel!.. Kâfir, putperest ne olursan ol yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil. Yüz defa tövbeni bozsan yine gel…” Hz. Mevlânâ

09.12.2010

E-Posta: alioktay@alioktay. net


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.12.2010) - Dede Efendi

  (25.11.2010) - Surre Alayı

  (11.11.2010) - Yahya Kemal Beyatlı

  (04.11.2010) - Eski İstanbul bir ud sesindedir

  (28.10.2010) - Kimi dosta varır, dosta bend olur!...

  (21.10.2010) - Beyazıt Meydanı’ndaydık...

  (14.10.2010) - Tekke Musikîsi

  (07.10.2010) - Kabri İstanbul’da olan musîkişinaslar…

  (30.09.2010) - Sanatçılar ve sahne korkusu

  (23.09.2010) - Yine hazan mevsimi geldi...


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.