Geçen hafta, bir tarikatın kanaat önderi bir hoca, bir televizyon kanalındaki canlı yayında, bir gazeteci hocanın M. Kemal hakkındaki ısrarlı sorusu üzerine şu cevabı verdi:
“Mustafa Kemal Atatürk, bu devletin kurucusu. Bunun aleyhine konuşulmaz. Konuşmak caiz değildir. Asla bunun aleyhine konuşulmaması gerekir. Cumhuriyet bizim devletimiz. Son olarak kurulmuş devletimizdir. Bu devlete vergi vermek görevimiz. Askere gitmek görevimiz. Bu devlete bağlıyız.”
Kendi ekibinde ve dindarlar arasında da tartışma başlatan bu konuşmanın “Cumhuriyet bizim devletimiz” ile başlayan ve devlete itaat ve isyan eksenli bir tartışmadan doğan ikinci kısmına Türkiye’deki aklı başında bütün dindarların genel olarak iştirak edeceğine şüphe yok.
Gerçi bu kısmın sonundaki devletin her şeyine razı olmuş görünmek ayrıca bir problem, ama bunu geçelim.
Ama konuşmadaki birinci kısım var ya…
İkinci kısımla ilgisiz olan, ikinci kısmın ön şartı durumunda olmayan o birinci kısma o Hoca kendisi de inanmadı. İnanmadığı, inanarak söylemediği o kadar belliydi ki…
Hoca “M. Kemal’in aleyhine ben konuşmam, yakınımdakilerin de konuşmasını istemem” demekle yetinmedi. Ciddî ciddî, “caiz değil” dedi.
Kalbinden geçen –muhtemelen- şuydu: “M. Kemal’in aleyhinde düşünmek ve duygulanmak caizdir, ama konuşmak caiz değildir!”
İlginçtir, bundan yirmi beş, otuz sene evvel, önce sosyalleştirilen ve sonra yurt dışına götürülen bir başka “Hoca” da yine bir canlı yayında benzer şeyler söylemişti. Ardından yaşanan süreçte, o Hocanın gazetesinin arka sayfasında 10 Kasım’da tam sayfa “olmasaydın olmazdık” itikat cinayetinin reklâmı yayınlanmıştı (ve 10 Kasım'a tahsisli birinci sayfalar başta olmak üzere daha neler neler).
Ama bizim derdimiz sadece bu neviden Hocaların sözleri değil.
CHP’li, MHP’li, İYİ Partili, “M. Kemal’e lâf ettirmeyiz” diyen bütün Atatürkçüler, bu sorumuz size: Memnun musunuz?
M. Kemal’e hakaret edilmesine mi, yoksa aleyhinde konuşulmasına ve eleştirilmesine mi engel olmak istiyorsunuz? Doksan senedir devlet kuvvetiyle “seviyormuş gibi” yapmak zorunda bıraktığınız milyonların bu halinden hakikaten memnun musunuz?
Biraz sosyalleşen herkesin M. Kemal konusunda inandığından farklı şeyler söylemek zorunda olması sizi gerçekten memnun ediyor mu?
Vazife sizin. Top sizde. Zira Demokratları dağıttınız, Yeni Asya’dan başka inisiyatif sahibi bir ekip ya da kitle de kalmadı. Bu siyasî münafıklık halini siz bitireceksiniz ya da siz sürdüreceksiniz. Gidişattan memnunsanız buyurun o yoldan yürüyün. Değilseniz Demokratlıkta buluşalım.