Geçen haftaki yazılarımızın birinde, Demokrat Parti’nin, resmen kayıtlı üye sayısı itibariyle AKP ve CHP’den sonra üçüncü parti durumunda olduğunu rakamlarıyla ve delilleriyle yazdık ya. Hayli ses getirdi.
Ve bazı dostlara da sordurdu: “Bu kadar çok üyesi olan bir partinin neden bu kadar az oyu var?”
Aslında cevabı basit:
Demokrat Parti’nin (eski adıyla DYP’nin), 2002 seçimlerinde, kıl payıyla, yüzde onluk barajın altında kalmak suretiyle Meclisin de dışında kalmasından sonra, AKP lehine ve DYP-DP aleyhine bir rüzgâr estirildi.
Ve ondan sonraki her seçimde, Demok- ratlar ve kemikleşmiş seçmenleri, rakipleri tarafından, “Yüzde onluk barajın altında kalacak bir partiye oy verip de oyunuzu ziyan etmeyin, hem bu da demokrat, hem de muhafazakâr demokrat” yalan propagandasının etkisi altına alındılar. Bu propaganda çoklarının üzerinde etkili oldu. Daha önce DYP’ye kaydolup oy vermiş olan seçmenlerin gittikçe artan oranda bir kısmı, partisinden, fikren değilse de fiilen koptu, ama kaydını da sildirmedi.
Seçmeni motive etmeye değil, seçmenin tercihini manipüle etmeye yönelik olduğu şimdilerde daha iyi anlaşılan bu propagandalar “zımnî bir yalan”dı.
Zira herhangi bir parti için “o parti barajın altında kalacak” demek, “Ben gelecek seçimlerde hangi seçmenin hangi partiye oy vereceğini şimdiden kesin olarak biliyorum” demektir ve bu beyan en azından kader inancımıza aykırı.
Ama bu usturuplu yalan ve hakaret her seçimde işletiliyor.
Araştırmadan ve dikkatli düşünmeden karar veren seçmen bu söylemlerden etkilenebilir. Bunu anlayışla karşılarız.
Fakat “Ben okurum, hatta yazarım, ben bir entelektüelim” diyenlerin bu yalana kanması olacak şey değil. Ama oluyor. Onlar dahi kandırılıyorlar.
Bir zamanlar tek başına iktidar veya iktidar ortağı olmuş herhangi bir siyasî cereyanın, toplumda karşılığı da varsa, o seviyeye yeniden gelmesi her zaman için pekâlâ mümkündür. Bu sadece teorik bir ihtimal değildir. Bu aynı zamanda muhtemel bir ihtimaldir.
Ama bu basireti gösteremeyen çok sayıda insan 2002’deki ve sonrasındaki seçimlerde yaptıkları hatalı tercihlerini şimdilerde sorguluyorlar.
Bunların çoğu “elimiz kırılsaydı da …” ile başlayan cümleler kuruyorlar. Amma “ba’de harabil Basra” (Basra harap olduktan sonra)…
Ama “Basra harap oldu” diye koca Dünya da çat diye ortadan ikiye mi yarılsın. Elbette hayır. Zira hayat devam ediyor. Hem Basra bile yeniden imar edildi!
O halde, bari “önümüzdeki seçimlerde oyum boşa gitmesin” fikrinden kurtulalım.
Zira oyumuz, ancak ve sadece, aslında iktidar olmasını istemediğimiz bir partiye destek olduğumuz zaman boşa gider.