Mersin’de bu yıl 3.’sü düzenlenen Neşr-i Envar programı; “Bediüzzaman’ın Neşriyat Faaliyetleri” ve “Mersin’de Saff-ı Evvel Nur Talebesi Kadınlar” olmak üzere iki bölümden oluşuyordu. Bediüzzaman Said Nursî’nin gazetelere bakış açısı ve gazete vasıtasıyla yaptığı neşriyatı konu alan seminerin ardından  Mersin’de Risale-i Nur hizmetlerini başlatan saff-ı evvel ablalar ve yakınlarıyla yapılan röportajlar sunuldu.

Kur’ân-ı Kerîm tilâvetiyle başlayan program; ‘Bir Yüce Tepesin Yeni Asya‘ şiiri, seminer, röportaj sunumları ve Nurdan Sesler korosunun ilâhileriyle devam etti. Saff-ı evvel ablaların hizmet hatıraları geçmişle günümüzü mukayese etmemize vesile olurken farklı hizmet metodları numune-i imtisal oldu.

Hatice Çevik Durak verdiği seminerde; Bediüzzaman’ın gazetelerle tanışma süreci, makale yazarlığı, kitap neşriyatı faaliyetleri, Üç Said döneminde gazetelere olan tutumu gibi konuları ele aldı.

“Bediüzzaman ve Neşriyat” Semineri

l Bediüzzaman, Van Valisi’nin konağında misafir olarak kaldığı yıllarda, gazeteleri bilhassa Müslümanları alâkadar edecek önemli haberleri büyük bir dikkatle takip ediyordu. İngiliz Sömürgeler Bakanı’nın Kur’ân’a suikast planlarını bildiren haberi de bu gazetelerde okumuştur.

l Yaklaşık 10 yıl sonra İstanbul’a gelen Bediüzzaman, gazetelerle ilişkisini okuyuculuğun ötesine, makale yazarlığına taşıdı. Doğuda kurulmasını istediği üniversiteye dair düşünceleri başta olmak üzere; doğudaki halkın sorunlarını anlatan makaleler, II. Meşrûtiyet’i destekleyen nutuklar yazdı. Yazdığı makaleler; Mizan, Volkan, Misbah, Teavün ve Terakki gibi pek çok gazetede yayımlanmıştır. 

l Gazete okurluğuyla başlayıp gazetelerde makale yazarlığıyla devam eden Bediüzzaman’ın neşriyat sürecine, ‘Divan-ı Harb-i Örfi’ gibi eserlerle, üçüncü bir aşama olarak kitap neşriyatı da eklenmiştir. Bu dönemde Hucumat-ı Sitte, Mesnevî-i Nuriye, Sünûhat gibi eserler telif etmiştir.

l Yeni Said döneminde basın, tamamen resmî ideolojinin propaganda misyonunu yüklendiği için gazete vasıtasıyla fikirlerini neşretme imkânı kalmamış, gazeteleri takip etmemiştir. Bütün vaktini Risale-i Nur eserlerini yazıp telif etmeye vakfetmiştir.

l 1950’lerde alternatif basının ortaya çıkmasıyla Bediüzzaman, Risale-i Nur hizmetini ilgilendirdiği ölçüde gazeteleri takibe başladı. Bunun için talebesi Zübeyir Gündüzalp’i görevlendirmişti. Bu dönemde aleyhteki neşriyata karşı tekzip ve cevap hakkını kullanırken müsbet yayınlardan duyduğu memnuniyeti de dile getirmiştir.

l ”Üçüncü Said” döneminde basında Risale-i Nur’un mesajlarını teyit eden yayınlara Külliyatta yer vermiştir. Büyük Doğu’dan iktibas edilen Lozan’ın İç Yüzü, Bağdat’ta yayınlanan Ed-Difa gazetesinden İsa Abdulkadir’in makalesi, Samsun Büyük Cihad Gazetesi’nde neşredilen ‘En Büyük İspat’ isimli makaleler bunlardan yalnızca birkaçıdır. 

l Vefatından sonra talebesi Zübeyir Gündüzalp, Üstadın hizmetinde bulunan diğer talebelerle istişare ederek, Nur Talebelerinin içtimaî birliğini temin etmek amacıyla gazete çıkartmaya karar verir. ‘Böylelikle kendimizi savunmak, Risale-i Nurlar’ı neşretmek, düşünce birliğini temin etmek’ idealinin tezahürü olarak haftalık İttihat gazetesi ortaya çıkmış, ardından da günlük Yeni Asya gazetesi olarak 50 yıldır hizmete devam etmektedir.

ŞEFKAT KAHRAMANLARI ANLATTI

Programın ikinci bölümü Mersin’de Nur hizmetini başlatan şefkat kahramanlarının hatıralarından oluşuyordu. Geçtiğimiz yıllarda gazetede bir köşe yazısında, yaşadığımız şehirde Nurculuk tarihini araştıralım teklifi, çalışmamızın çıkış noktası oldu. 

1960’larda şehrimizde Risale-i Nur hizmetlerinin başlangıcı, bugüne gelen süreçte neler yaşandığı; Gülseren, Hayriye, Şükriye, Rabia, Fatma, Kadriye Ablaların şevke medar hizmet hatıraları dinleyenlere duygusal anlar yaşattı.

‘Mersin’de Saff-ı Evvel Nur Talebesi Kadınlar’dan Dersler

l İstanbul’dan Mersin’e gurbete geldiğinde, eşinin kendisine arkadaş olarak Risale-i Nurlar’ı vermesiyle okumaya başlayan Gülseren Abla, Mustafa Sungur Ağabeyin yönlendirmesiyle Mersin’de dersleri başlatmış. 

l Haftalık İttihat Gazetesi vesilesiyle Risaleleri tanıdıktan sonra Gülseren Hanımın ders halkasına katılan Şükriye Abla, elinden her iş gelen maharetli birisi olarak kabiliyetlerini hep hizmetlere kullanırmış. 

l Ağır hasta olduğu zamanlarda bile dersleri aksatmayan Hayriye Abla, ilk ders halkasının müdavimlerinden olarak gençlere gazete ve dergiler verip Nurlar’ı tanımasına vesile olurmuş, 1978’e hac vazifesini yerine getirirken vefat etmiş.

l Başkalarının istifade etmesi için dışarıya çıkıldığında gazete ve dergileri trende, otobüste bırakmak da başka bir neşriyat yöntemi olarak uygulanırmış.

l Sabahları Risale-i Nur dersi yapılmadan ev işlerine başlamayan, okuduğu güzel bir meseleyi hemen komşuları ile paylaşıp gelen Rabia Abla, iman hakikatlerini her karşılaştığı insana anlatır bir yanda da sosyal yardımlaşma faaliyetlerini sürdürürmüş.

l Kocasının Risale-i Nurlar’ı okumaya teşvik için, dikiş dikmekten kazandığı parayı kendisine vereceğini söylemesiyle Risale-i Nur okumaya başlayan Kadriye Abla, Risale-i Nurlar’ı hayatının merkezine yerleştirmiş. Evini bir medrese-i Nuriye haline getirip devamlı sesli sessiz derslere devam etmiş.

l Pek çok kişiye Risale-i Nurlar’ı tanıtan Fatma Abla, Yeni Asya Gazetesi’ni, dergileri okuyup faydalı gördüğü kısımları buzdolabına asarak  evlâtlarının da okumasını sağlarmış. Vefat etmeden önce yatırıldığı hastanede odaları gezerek ‘Hastalar Risalesi’ dağıtmış. 

Saff-ı evvel ablalardan birinin ‘O zamanlar tesbihatın kitabı yoktu. Birisi tesbihatın fotokopisini bulmuştu, o fotokopiden çektirilirdi tesbihatlar’ demesi geçmişle günümüz mukayese edildiğinde bugün ne kadar büyük nimetler içinde olduğumuzu hatırlattı. 

Cenab-ı Hak bu yolda hizmet eden herkesten ebeden razı olsun.                     

Mersin - Yeni Asya