"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zehirsiz sofralar mümkün

20 Şubat 2020, Perşembe 17:00
Türkiye’de tarım ilacı kullanmadan üretim yapan Şaban Burhan, tarım zehirleri olarak bilinen pestisitlerin kullanılmadan da alternatif yöntemlerle zehirsiz sofraların mümkün olduğunu anlattı.

HABER - FOTO: Süreyya Nur İŞLER
[email protected]

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından pestisitlerin zararları konusunda farkındalık oluşturmak ve Türkiye’de pestisit kullanımını azaltmak amacıyla yürütülen Zehirsiz Sofralar Projesi kapsamında, Bursa Karacabey’de organik tarım yapan çiftçiler ziyaret gezisi düzenlendi. Pestisitlerin tarım ilacı değil, zehir olduğunu açıklayan Zehirsiz Sofralar İletişim ve Kampanya Koordinatörü Turgay Özçelik, “Giderek artan bir pestisit kullanımı söz konusu. Özellikle Son 4 yılda kullanımı %51 artmış durumda. Endüstriyel tarımda zehir kullanımının tam bir çılgınlık boyutuna vardı. Bir elmaya soframıza gelene kadar ortalama 16 kez pestisit uygulanıyor” dedi. 

Pestisitlere mahkûm değiliz

Buğday Derneği Koordinasyon Kurulu Üyesi Oya Ayman, pestisitlere mahkûm olmadığımızı, zehirsiz de üretebilmenin mümkün olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Türkiye’de 13 tehlikeli pestisitin yasaklanmasını tarım bakanlığından talep ediyoruz. Bu tehlikeli pestisitler aslında Dünya Sağlık Örgütü tarafından tehlikeli olduğu kanıtlanmış durumda. Zararları çok kapsamlı, Çiftçinin verim ve gelir kaybından iklim değişikliğine kadar çok geniş yelpazede ortaya konulan zararları var. Bu sorunun alternatifi olarak doğa dostu yöntemler var. Organik ve onarıcı Tarım, biyoteknik yöntemleri gibi bir takım yöntemler Türkiye’de çiftçiler tarafından kullanılıyor. Alternatif yöntemler biyolojik çeşitliliği artırmaya yönelik yöntemlerdir biz bunları dönersek tarım zehirlerini ihtiyacımız kalmıyor.”

“80’li yıllarda pestisitler yok”

Türkiye’de tarım ilacı kullanmadan üretim yapan, organik tarım üreticisi Şaban Burhan ise deneyimlerini şöyle anlattı: “Gıda toptancılığı yaparken yediklerimizin ne kadar sağlıklı olduklarını kendimce sorgulamaya başladım ve en azından çocuklarıma sağlıklı ürünler verebilmek için küçük bir bahçe aldım. İlk defa 1998-2000 li yıllarda organik tarım yapılabileceğini İstanbul’da bir profesörden dinledim. Ve bu dönemlerde organik tarımla üretilen ürünlerin %98 inin yurt dışına gittiğini öğrendim. Ve buradan yola çıkarak yurt dışındaki insanlar bizim insanlarımızdan daha mı değerli diye sorgulamaya başladım.  70’li, 80’li yıllara baktığımızda sentetik gübre yok, pestisitler yok. Bilimsel araştırmalara baktığımızda Karacabey’de toprağının tuzluluk oranı 6-7 iken 8.4 çıktı. Bu demek oluyor ki, 50 sene sonra toprağın tuzluluk oranı frenlenemezse bu oran 9 a çıktığında senede 3 sefer ürün alan arazilerimiz çöl olacaktır.”

Tüketici bilinçlendirilmeli

20 senedir tarımla uğraştığını ve son 4 senedir para kazanabildiğini söyleyen Burhan, “Önümüz açılmalı ki organik üreticiler çoğalsın. Bu sorunu el birliğiyle ve sağlıklı bir araştırmalar yaparak çözmeliyiz. Organik tarımın hiç dostu yok. Tek dostu sizler ve bizim satışta sunduğumuz müşteri kitlesidir. Aslında biz onları müşteri olarak değil, iş ortaklarımız olarak görüyoruz. Eğer müşteriler bilinçlenirse, tüm tüketicilere bunları çok iyi anlatırsak, doğru yola çok daha erken ulaşmış olacağız. Çünkü üreticiyi yönlendiren tüketicidir” şeklinde konuştu.

Bu işin alternatifi var

Burhan tarım zehirlerine karşılık alternatif yöntemleri şöyle anlattı: “Alternatif olarak, sentetik gübre yerine yeşil gübreleme ile toprağı iyileştirme ve gücünü kazandırma gibi yöntemler kullanılabilir. Doğal madenlerin, hayvan gübrelerinin devletin desteği belli organizeler olsa ve bunları toprağa atsak sentetik gübreden uzaklaşmış oluruz. Mesela potas zenginliği fazla olan pancar melası, arap sabunu gibi ürünler kullanıyoruz. Son 50 yılda bu sene ki gibi bir kış kuraklığı yaşanmadı. Onun için ekosistemi bozan bizleriz. Toprağımızın, suyumuzun gerçek sahibi bizler değiliz. Bunu bilirsek emanetimizi gerçek sahiplerine vermiş oluruz. Bu felsefeyi tüm üreticiye nakış gibi işlememiz gerekir.”

Ekosistemi bozmadan üretiyor

Böcek öldürülmesinde birçok zehirlerin kullanıldığını ve buna karşılık kendilerinin kullandıkları yöntemlerden bahseden Burhan, şöyle konuştu: “ Bakla Zınnı böceğinin maviye karşı alerjisi olduğunu keşfettik. Ve sonra mavi leğenlere su doldurarak ağaçların önüne koyduk. Zararı mekanik bir şekilde bertaraf ettik. Biyoteknik konusunda çok kestirme yollarla ve maliyetsiz bir şekilde zararı gideriyoruz. Bir başka alternatif yöntem de yapışkan tuzak, renk ve koku tuzaklarıyla hiç ilaç kullanmadan bu gibi önemlerle sorunları çözebiliriz. Koku tuzağının içinde pak maya, bira, sirke gibi maddeleri karıştırıp oluşturduk. Pestisit kullanıldığında zararlı zararsız tamamen öldürüyoruz. Bunun yerine bitkilerin arasına papatya, kadife çiçeği gibi bitkilerle faydalı böceklerin çoğalmasını sağlıyoruz ki ekosistemi bozmadan üretim yapıyoruz.”

Ekolojik pazarlar çoğalmalı

Şaban Burhan kendisi gibi üreticilerin sayısının artması için bazı öneriler de sunuyor:  “Özellikle belediyeler bize destek verebilir. Bu üreticilerin ürünlerinin satıldığı pazarlar çoğalmalı. Elbette tarım zararlıları ile organik mücadelenin büyük zorlukları da var. Tarım zehri en kestirme yol. Tarım ilaçları ile bir günde geniş bir alanın ilaçlanarak yabani otların yok edilebileceğini ancak kendisinin çift traktörle aynı işi bir ayda yaptığını belirtiyor. Fakat sonuçta ortaya hem sağlıklı ürünler çıkıyor hem de toprak ve doğa kirlenmiyor.”

Okunma Sayısı: 1995
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı