12 Ekim 2013, Cumartesi
Suffa, mânâ ve tatbikat itibarıyla, kökü Asr-ı Saadet’te olan Nebevî bir eğitim yuvası, bir medrese, bir üniversite ve bir cemaat yapılanmasıdır.
Sedir, seki ve sofa gibi yerlere verilen isim olarak lügatlarda yer alırken; İslâm eğitim ve öğretim literatürüne, “Medine-i Münevvere’de bulunan Mescid-i Nebevî’nin üç ayrı bölümünden, Mekke-i Mükerreme’den hicret edip kendilerini ilme ve cihada vakfeden bekâr muhacirler için hem dershane, hem de yatakhane vazifesini gören son cemaat mahallindeki gölgelik” ıstılâhi mânâsıyla girmiş. Bilindiği gibi, Peygamberimiz (asm) tarafından inşâ edilen Mescid-i Nebevî, üç kısma ayrılıyordu: Namazların edâ edildiği bölüm; Ashab-ı Suffa’nın hayatlarını geçirdikleri kısım ve Resûlullah’ın (asm) zevceleri ile beraber oturdukları odalar. Kısaca suffa, Resûlullah’ın (asm) va’z, irşâd ve sohbet kürsüsü; misafirhane; mektep ve medrese; fakirler ve hususan ehl-i suffa için imârethâne; yatakhane ve mesken...
Bu medresenin fakir muhacir talebelerine de Ashâb-ı Suffa deniyor. Sayıları zaman ve zemine göre değişmekle beraber, ortalama 400 kişi... Bu güzîde topluluk, her zaman Mescid-i Nebevî’de bulunur; Kur’ân ilmi tahsil eder; Hz. Peygamber’in (asm) va’zlarını, nasihatlerini ve derslerini dinlerler; hal ve hareketlerini gözlemlerdi. Müdâvim oruçlu bulunurlar aynı zamanda. Bütün dünyaları, ilim tahsil etme ve ibadettir. Herhangi bir gaza olursa teklifsiz giderlerdi. Risalet medresesine, Allah için, kendilerini vakfetmiş talebelerdi...
Ashab-ı Suffa’nın temeli Kur’ân tarafından atılmış: “Bununla beraber mü’minlerin hepsinin topyekûn sefere çıkmaları uygun değildir. Öyleyse her topluluktan büyük kısmı savaşa çıkarken, bir takım da din hususunda sağlam bilgi sahibi olmak, dinî hükümleri öğrenmek için çalışmalı ve savaşa çıkanlar geri döndüklerinde kötülüklerden sakınmaları ümidiyle, onları uyarmalıdır.”1
Kur’ân, Ashab-ı Suffa’yı “kendilerini Allah yoluna vakfeden”, “yeryüzünde ticaret ve dünyalık maksadıyla dolaşmayan”, “haya edep ve istiğnalarından dolayı, onları tanımayanların kendilerini zengin sandıkları”, “yüzsüzlük edip de insanlardan bir şey istemeyen” insanlar olarak vasıflandırır.
Okunma Sayısı: 5774
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.