İki çeşit Natüralizm pozisyonu vardır, Metodolojik Natüralizm ve Metafiziksel Natüralizm biz şuan sadece Metafiziksel Natüralizm hakkında konuşacağız.
Metafiziksel Natüralizm, yalnızca doğal dünyanın var olduğunu ve doğaüstü hiçbir şeyin varlığının mümkün olmadığını savunan bir felsefî görüştür. Bu yaklaşım, bilimsel yöntemlerin dışındaki tüm önermeleri geçersiz kabul eder ve yalnızca bilimsel yollarla doğrulanabilen bilgilere değer verir.
Bilimin bazı ön kabulleri (varsayım)
1. Rüya içerisinde değiliz. / Evren gerçektir.
2. Evren düzenlidir.
3. Tümevarım akıl yürütmesi doğrudur / Doğa yasaları süregelen yasalardır, değişmezler. (Yoksa bugün işleyen doğa olayının yarın da işleyeceğini ve dün de işlemiş olduğunu bilemeyiz)
4. İnsanlar olarak evreni anlayabiliriz
5. Doğa olayları arasında neden-sonuç vardır.
Metafiziksel Natüralizm pozisyonunun epistemolojik tutarsızlıkları Metafiziksel Natüralizmi benimseyen bilimciler bilimsel yöntemlerin alanına girmeyen her hangi bir önermenin kayda değer olmadığını, konuşmaya bile değer olmadığını düşünürler. Ancak bu pozisyonun bir çıkmazı vardır: bilimin temelini oluşturan varsayımlar (Yukarıda bazılarını verdim) bilimsel yöntemlerle ispatlanması mümkün önermeler değillerdir. Bu da epistemolojik bir tutarsızlığaneden oluyor, daha açık göstermek için:
1- Bilimsel yöntemlerin alanına girmeyen hiçbir önerme geçerli değildir ve dikkate alınmamalıdır.
2- Bilimin varsayımları bilimsel yöntemlerle doğrulanabilen önermeler değillerdir.
• Örnek olarak doğa yasalarının sürekli olduğunu varsaymak, bir fizikçinin evrenin düzenli çalışmasını anlaması için zorunludur. Ancak bu varsayımı bilimsel yöntemlerle sınamak mümkün değildir; çünkü deneylerin kendisi bu düzenliliği zaten kabul eder.
3- Böyle geçerliliği olmayan önermelerle bina edilen bilim epistemolojik olarak tutarsız olur.
Burada amacımız, bilimi bir bilgi kaynağı olarak reddetmek değil, Metafiziksel Natüralizm pozisyonunun felsefî zayıflığını göstermektir. Bilim, pratikte güvenilir bir yöntem olsa da Natüralistler kendisini mutlaklaştırmaya çalıştığında epistemolojik sınırlarıyla yüzleşmek zorundadırlar.
Müslümanlar olarak bizler, Allah’ın âdetlerinin (sünnetullah) değişmezliğine inanırız. Bu inanç, evrenin düzenine olan güvenimizi pekiştirir ve bilimin güvenilirliğine derin bir anlam kazandırır.
(Yeni Asya Fidanlık eki, sayı: 28’den alınmıştır.)