"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara’nın nuruna bak

M. Latif SALİHOĞLU
08 Temmuz 2025, Salı
Bundan yüz küsûr sene evvel Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgal ve istilâ etmesi sebebiyle, yeni Türkiye’nin başkenti olan Ankara’da sitem yüklü şöyle bir karamsar hava yankılanmış:

Ankara’nın taşına bak

Gözlerimin yaşına bak

Yunan Türk’ü esir almış 

Şu feleğin işine bak (*)

Aynı yıllarda, üstelik Yunan kuvvetleri Anadolu’yu terk edip gittikten sonra Ankara’ya gelen (Kasım 1922) Bediüzzaman Said Nursî, bir gün meşhur Ankara Kalesi’ne çıkar. Orada neler hissettiğini 26. Lema olan İhtiyarlar Risalesinde şu sözlerle anlatır:

“Bir zaman, Ankara’daki ehl-i dünya beni Eski Said zannedip oraya istediler. Gittim. Güz mevsiminin âhirlerinde Ankara’nın benden çok ziyade ihtiyarlanmış, yıpranmış, eskimiş kalesinin başına çıktım. 

“O kale, tahaccür etmiş hâdisat-ı tarihiye suretinde bana göründü. Senenin ihtiyarlık mevsimiyle benim ihtiyarlığım, kalenin ihtiyarlığı, beşerin ihtiyarlığı, şanlı Osmanlı Devletinin ihtiyarlığı, Hilâfet Saltanatının vefatı ve dünyanın ihtiyarlığı, bana gayet hazîn, rikkatli ve firkatli bir hâlet içinde, o yüksek kalede geçmiş zamanın derelerine ve gelecek zamanın dağlarına baktırdı. 

Birbiri içinde beni ihata eden dört-beş ihtiyarlık karanlıkları içinde, Ankara’da en kara bir hâlet-i ruhiye hissettiğimden bir nur, bir teselli, bir rica aradım.“

*

Yukarıdaki mısra ve satırların üzerinden yüz yıldan fazla bir zaman geçti. O tarihten bir asır kadar sonra gelip gördüğümüz Ankara’da genel tablonun bir nebze de olsa değişmeye başladığını gördük. Hâlâ “en kara” vaziyette kalmaya devam eden dehliz ve muhitlerinin yanı sıra, bir de nurlanmış çehresini ve tebessüm eden yüzünü müşahade ettik. Haliyle sevindik, mesrûr olduk.

Bu sebeple, karamsarlık yansıtan yukardaki mısralara mukabil, içimizden kopup gelen şu mısraları terennüm etmeye başladık:

Ankara’nın nûruna bak

Kalplerin sürûruna bak

Şakirtler seferber olmuş

Gel bir kandil de sen yak

Bu mısraların içime doğmasının şüphesiz ki haklı sebepleri var. Burada bir kısmını hikâye etmeye çalışalım.

*

Yeni Asya’nın istişare heyetindeki temsilci arkadaşlarımız, bir dizi program için bizi Ankara’ya davet ettiler. Memnuniyetle kabul ederek geldik. Misafir olarak kaldığımız Maltepe’deki hizmet merkezinin son halini gördük. Maşallah, barekâllah. Bina komple yenilenmiş. Temelden inşa edilmiş. En ince ayrıntısına kadar her şey düşünülerek tasarlanmış. Kalite, sağlamlık, hatta ferâhlık esas alınmış. Masraftan hiç kaçınılmamış. Bina, bodrumdan terasa kendi çapında hemen her türlü ihtiyacı karşılayacak şekilde donatılmış vaziyette. Bu hizmetlerde emeği geçen herkesten Allah ebeden razı olsun.

Ertesi gün, Hacıbayram’daki hizmet merkezine gittik. Orada da meşhûr 27 ve 29 no’lu binaların aslına uygun şekilde baştan aşağıya restore edildiğini gördük. “Saff-ı evvel”den kahraman Nur Talebelerinin yıllarca hizmet merkezi olarak kullandıkları bu binalar, lillahilhamd, günümüzde de misyonlarını ziyadesiyle devam ettiriyorlar.

Bir sonraki gün bizi Sincan’a götürdüler. Oradaki hizmet merkezimizin de eski canlılığını aynen muhafaza ettiğini maaliftihar gördük. Bir gece de oradaki hasbî, fedakâr ihvanlara misafir kaldık.

Ardından, elliden fazla kardeş ve ağabeylerle birlikte Eryaman’a gittik. Orada tripleks tarzda bahçeli bir hizmet merkezinin muntazam şekilde inşa edildiğine şahit olduk. Müteahhit kardeşimizi cân-ı gönülden tebrik ettik. Bina önünde kurban kesildi, mesasim yapıldı, dualar edildi, şevke medar dilek ve temennilerde bulunuldu.

Geçen Pazar günü ise, Pursaklar’daki Avrupa Birliği Parkında Orta Anadolu Bölgesinin iştirak ettiği bir piknik programı organize edildi. Yüzlerce okuyucularımızın ailecek katılmış olduğu bu program da fevkalâde feyizli ve bereketli geçti. Akşama kadar orada gayet şevkli ve muhabbet yüklü sohbetlerle vaktimizi tamamlayıp şehir merkezine döndük. 

Yeni hafta ile birlikte, Ankara merkezli olmak üzere Orta Anadolu Bölgesindeki il ve ilçelere yönelik bizi yeni bir hizmet maratonu bekliyor.

.....

(*) Daha sonraki yıllarda, 3. mısra şu şekilde değiştirilerek okunmaya başlandı: Biz Yunan’ı esir aldık...

Okunma Sayısı: 300
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı