Ülkemiz bu sene de önceki yıllarda olduğu gibi çeşitli yangın musibetleriyle karşı karşıya kaldı. Ve ne hikmetse her sene daha bir önceki senenin yaraları sarılamamışken daha büyük yangınlar etrafımızı sarıyor.
Güzelim ormanlarımızın ardından simsiyah toprak ve küller geride kalıyor, ülkemizin en güzide beldelerinin iç açıcı dağları-ormanları iç karartıcı manzaralara bürünüyor… Elbette bu musibetin arkasında pek çok hikmetler saklı. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin “Manevî hava bozulduğu zaman maddî havanın da bozulacağı” tespit ve uyarısı minvalinde bu musibetleri değerlendirmek; yenilerinin yaşanmaması için hayatî bir öneme sahip. Fen ve sanat kuralları çerçevesinde maddî önlemleri almak ve manevî değerleri de içtenlikle uygulamak ve yaşatmak bu musibete karşı zaman kaybetmeden devreye alınmalı.
Risale-i Nurlar’da yangın musibetleri ile ilgili çeşitli ve ibretlik örnekler bulmak mümkün. Bunlardan en mühimi de Emirdağ yangınında içlerinde Risale-i Nurlar bulunan Çalışkanların mağazaları ile Risale-i Nur derslerine evlerini açan Nur şakirtlerinin evlerinin yangından mucizevî bir tarzda zarar görmemeleri hâli. (1) Bu mu’cizevî hâlin Risale-i Nur şahs-ı manevîsinde devam ettiğini ispat eder nitelikte benzer bir hâli geçtiğimiz hafta bizler de müşahede ettik. Büyük İzmir-Seferihisar yangınında alevler, okuma programlarının yapıldığı ve Risale-i Nurlara gönül vermiş kimselerin istirahat için kullandığı Payamlı Sosyal Tesislerimizin yanı başına kadar geldi. Tesis görevlilerimiz dahil tüm köy boşaltıldı. Seferihisar’ın üzerini kaplayan kızıl alevler ve bulutlar güneşi dahî kapatırken bizler de sürekli tesis görevlimizle irtibat halinde olan kardeşlerimizle görüşüyorduk. Tesisimizin dibine kadar alevler gelmişken köy halkından şöyle bir bilgi geldi: “Yangın, çok şükür ilginç bir şekilde köy sınırı boyunca teğet geçerek Ürkmez tarafına doğru inmiş.” Köyün dış sınırında bulunan tesisimiz, sonrasında fotoğraflardan gördüğümüz kadarıyla dibine kadar gelen alevlere adeta bir set teşkil etmiş. Kendisi yangından kurtulduğu gibi sanki bütün köyü de müdafaa etmiş. Biz derin bir elhamdülillah çektik ve Risale-i Nurların, Kur’ân’dan gelen kuvvetle manevî yangınlara karşı koruyucu olduğu gibi maddî yangınlara karşı da koruyucu olduğunu yakından müşahede ettik. Evet, maddî-manevî yangınların çevremizi sardığı, alevlerin bizi kıskacına aldığı zamanımızda bizleri bu yangınlardan kurtaracak Risale-i Nurlara sarılmanın, istifade etmenin, yaymanın tam vakti.
“Ey bu zamanda Rahmet-i Âlem Risalet-ün Nur! Her yangını senin nurun söndürür.” (2)
Dipnotlar:
1- Emirdağ Lahikası, 66. Mektup, s. 138.
2- Sikke-i Tasdik-i Gayî, s. 274.