İktidarın iktidarsız muktedirleri yüksek enflasyon, adaletsiz gelir dağılımı, yolsuzluk, rüşvet, zulüm ve haksızlıklardan dolayı sokağa çıkamıyor; trollerini konuşturuyor: “Tatil beldeleri, lokantalar dolu, herkesin arabası, cep telefonu var!” İnsan bunları söylerken biraz utanır!
Zaten şikâyet bu: İktidar nimetlerinden istifade edenler zenginleşiyor! Tatil beldeleri ve lokantaları da dolduran bunlar... Orta sınıf, emekli, işçi, memur yüksek faturalar karşısında inim inim inliyor!
Buyurun resmi rakamların itiraflarına: Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son araştırma acı tabloyu bir kez daha ortaya koydu. Türkiye’de halkın yüzde 27,2’si maddi yoksunluk içinde yaşıyor. Yoksulluk oranı ortalaması yüzde 21,3 iken, mesken/konut dışında borç ve taksit ödemesi olanların oranı yüzde 63,7 olarak kayıtlara geçti. Araştırmaya göre, Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik kesim toplam gelirin yüzde 46,7’sini cebine indiriyor!
Ekonomistler, Ocakta minimum olarak ülkede enflasyonun yüzde 80’i, hatta yüzde 100’lere ulaşabileceğine dair defalarca uyarılarda bulunuyor! Ki, enflasyon vatandaşın tasarrufunu, birimini çalmaktır, hırsızlıktır! Yüksek enflasyon daha fakir, yoksulu daha yoksul yapar.
Peygamberimizin (asm) dilinden: “Nerede ise fakirlik, küfre denk olacaktı.” (Beyhakî Şuab). “Şüphesiz, insan borçlandı mı, konuşursa yalan söyler, vadederse, sözünde duramaz” (Buhâri, el-İstikrâz). “Allah’ım, yoksulluk fitnesinin şerrinden, küfür ve yoksulluktan Sana sığınırım” (Nesaî, Sehv, 90, vd.).
Kasten yüksek enflasyonla fakirliği körükleyenler, halkı, enflasyon, zam ve vergilerle fakirleştirip ahlaksızlığa, küfre yönelten “essebebu kelfail sırrınca” zalimdir.
“Ubudiyetin noksaniyetiyle enaniyet kuvvet bulur, nemrutçuluklar çoğalır. Bu benlik zamanında, memuriyet hakikatta bir hizmetkarlık olduğu halde; bir hakimiyet, bir ağalık, bir nemrutçuluk ile nefse gayet zevkli bir hakimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak” verilir. “Kuvvet kanunda olmazsa, şahsa geçer. İstibdad, mutlak keyfî olur. (Emirdağ Lâhikası, s. 386.) Toplumu kasten mi fakirlik ve kaosa sürüklüyorlar?
Öyle ise, tek kurtuluş yolu “rüşvetçi, zalim, yalancı” iktidardan kurtulmak değil midir?