"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Üstad bana, ‘Sen siyasi şeylere katiyyen karışma!’ dedi”

Ali FERŞADOĞLU
01 Aralık 2022, Perşembe
Risale-i Nur’u veya ilmi ve edebi yönü güçlü herhangi bir metni anlamanın birinci şartı okumaktır. Okumaların da birkaç metodu vardır.

Ya fert olarak mütalaa veya ve grup olarak “müzakere, müdavele, münazara (belli prensipler çerçevesinde tartma, tartışma)” tarzında olur. “Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir.” cümlesinin “anlayarak okumayı” geçen yazımızda anlamaya çalışmıştık. “Kabul ederek okumak” ise: Kabullenme; düşünce ve duygularınızın hakikatleri olduğu gibi görüp, değiştirmeye veya görmezden gelmeye çalışmadan benimsemektir. Mesela, iman, “İnanıyorum!” demekle gerçekleşmez şu basamaklardan, olgulardan geçmesi gerekir: “Tahayyül (hayal etme), tasavvur (düşünce), taakkul (akıl etme, ölçme, biçme), tasdik (doğrulama), iz’an (anlayış, kavrayış), iltizam (taraf olma) ve itikad, iman. İman esasları ve İslam şartlarını akli, mantıki, ilmi delil ve belgelere dayanarak anlamalı, kabul etmeli, özümsemeli, benimsemelidir. İşte, “kabul, kabullenme, kabul ederek okuma” budur. 

Sosyal hayata uyarlarsak: Okulunuzu “kabul” etmez, benimsemezseniz öğrenemezsiniz, ilerleyemezsiniz. İşinizi kabullenmezseniz verim alamazsınız. Demek, Risale-i Nur’u “okumak” başka, “anlamak” başka, “kabul etmek” bambaşkadır. Mesela, -şimdi rahmetli olmuş- bir ağabeyimiz, “Üstad, ‘Sen siyasi şeylere katiyen karışma.’ dedi. Çünkü ben, kim ne derse bakarsın inanıveririm. O yanımı Üstad bildiği için böyle söylemişti.” diye kamuoyuna ilan etmişti. (Yeni Asya/ 16 Ekim 2015)

Bir başkası, “İttihad-ı İslamı R. Tayyip Erdoğan gerçekleştirecektir!” diyecek kadar etki altında kalmıştı! Fesübhanellah! “Ya bendensin, ya şer cephesindensin” diye kutuplaştıran “İslam birliğini” mi temin edermiş! Halbuki, “İttihad-ı İslam”ı, önce ittihad-ı iman, ittihad-ı ilim, ittihad-ı fikir ile Risale-i Nur ve şahs-ı manevisi gerçekleştirecektir. Yoksa, siyasetçiler değil!

İşte bunların teşhisi: “O biçareler, ‘Kalbimiz Üstadla beraberdir’ fikriyle kendilerini tehlikesiz zannederler. Halbuki, ehl-i ilhâdın cereyanına kuvvet veren ve propagandalarına kapılan, belki bilmeyerek hafiyelikte istimal edilmek tehlikesi bulunan bir adamın ‘Kalbim sâfidir, Üstadımın mesleğine sadıktır’ demesi bu misale benzer ki: Birisi namaz kılarken karnındaki yeli tutamıyor, çıkıyor, hades vuku buluyor. Ona “Namazın bozuldu” denildiği vakit, o diyor: ‘Neden namazım bozulsun? Kalbim sâfidir.’” (Mektubat, Enstitü/internet, s. 401.) 

Okunma Sayısı: 2048
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • M. Selim

    1.12.2022 19:58:05

    Sözünü ettiğiniz "Üstad, bana"sen siyasete hiç karışma!" dedi" sözlerini içeren Yeni Asya Gazetesi 16 Ekim 2015 sayısında bulunuyor. Selametle

  • S.topuz

    1.12.2022 05:49:43

    ..."{(Haşiye): Hattâ onlardan bir tanesi olan Seyyid Ahmedü's-Sünusî, milyonlar müride kumandanlık ediyor. Seyyid İdris gibi diğer bir zât, yüzbinden fazla müslümanlara kumandanlık ediyor. Seyyid Yahya gibi bir başka seyyid, yüzbinler adamlara emirlik ediyor ve hâkeza. Bu seyyidler kabilesinin efradlarında böyle zahirî kahramanlar çok olduğu gibi; Seyyid Abdülkadir-i Geylanî, Seyyid Ebülhasen-i Şazelî, Seyyid Ahmed-i Bedevi gibi manevî kahramanların kahramanları dahi varlarmış.} Ve öyle bir kesrettedirler ki; o kumandanların mecmu'u, muazzam bir ordu teşkil ediyorlar. Eğer maddî şekle girse ve bir tesanüd ile bir fırka vaziyetini alsalar, İslâmiyet dinini milliyet-i mukaddese hükmünde rabıta-i ittifak ve intibah yapsalar, hiçbir milletin ordusu onlara karşı dayanamaz! İşte o pek kesretli o muktedir ordu, Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır ve Hazret-i Mehdi'nin en has ordusudur." Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat - 440

  • S.topuz

    1.12.2022 05:48:36

    ..."Şöyle ki: Felillahilhamd اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰٓى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰى اِبْرَاه۪يمَ وَ عَلٰٓى اٰلِ اِبْرَاه۪يمَ فِى الْعَالَم۪ينَ اِنَّكَ حَم۪يدٌ مَج۪يدٌ duası -umum ümmet, umum namazında, günde beş defa tekrar ettikleri bu dua- bilmüşahede makbul olmuştur ki; Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, Âl-i İbrahim Aleyhisselâm gibi öyle bir vaziyet almış ki; umum mübarek silsilelerin başında, umum aktar ve a'sarın mecma'larında o nuranî zâtlar kumandanlık ediyorlar."... Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat - 440

  • S.topuz

    1.12.2022 05:44:49

    ..."Kadîr-i Zülcelal; Mehdi ile de âlem-i İslâmın zulümatını dağıtabilir. Ve va'detmiştir, va'dini elbette yapacaktır. Kudret-i İlahiye noktasında bakılsa, gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua lâyıktır ki; eğer Muhbir-i Sadık'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lâzım gelir ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder. Şöyle ki: Felillahilhamd"... Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat - 440

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı