Biz insanlar, zamanımızı boşa geçirmekte üstümüze yoktur. Bütün insanlar, vakitle nakdin değerini tefrik edememektedirler. Bu bağlamda Peygamber Efendimiz; (asm) “İki nimet vardır ki, insanlar kıymetini bilemezler. Biri sıhhat, diğeri de boş vakit. İnsanlar bu iki nimette aldanmışlardır.”
Sıhhatimizin kıymetini bilmediğimiz gibi, zamanımızın da kıymetini bilemiyoruz. Ne zaman ki, rahatsızlıklar bedenimizi sarar, meşguliyetler vaktimizi kaplar, işte o zaman sıhhatimizin kıymetini bilir, boş vaktimizin değerini anlamış oluruz. Ama fırsat kaybolduktan, imkânlar elimizden uçup gittikten sonra…
Vaktin değerini bilmeyen, bulunduğu anın işini hemen görmeyen, bu işini yarına tehir eden adam, eğer dindar bir adamsa, bu ihmal ve tembellikten dolayı ciddî şekilde üzülmeli, müteessir olmalıdır. Zira bulunduğu anın işini mazeretsiz geriye bırakan, tembellik ve miskinlik yüzünden vaktini iyi değerlendirmeyen dindar adam, hem dünya ve hemde ahireti bakımından ziyandadır, hüsrandadır. Çünkü bulunduğu anın işini hemen yapmayınca, işinde başarısız olur. Ayrıca bu ihmal ve miskinliğiyle, Resulullah’ın (asm) ikazına ehemmiyet vermemiş, İslâmın güzelliğini gösterememiş olduğundan dolayı da büyük bir mes’uliyete girer. Bu da onun uhrevî cezasını teşkil eder.
Şimdi yapılması gereken işi yarına bırakanlar, bugün yat yarın yap diyenler… Yarın, yarın diye işi savsaklayanlar!.. Hakikatte vaktini değerlendirmeyen, bulunduğu anın işini yarına bırakanlar, Resulullah’a (asm) göre helâk olanlardır.
Yarıncılardan olmamak için, bugünün işini bugün yapmalıdır. Mesai saatlerinde ihmal ve tembellik gösterenler, bulundukları vakti, nakde çeviremeyenler elbette zarardadırlar. Atalarımız; “Bugünün işini, yarına bırakma” diye bizleri daima uyarmışlardır. Onun için. Vakit nakittir. Vaktin kıymetini iyi anlayıp, onu boşu boşuna geçirmeyenlere selâm olsun.