Türkiye tam bir gündem karambolunda. Her defasında muhalefet inisiyatifi ele alsa da “iktidar cephesi”nce gündem saptırmaları devam ediyor.
“Parti devleti” olarak “yandaş” ve çoğu partili “kayyımlar”la muhalefete mensup belediyeleri baskıyla sindirme, “terörle iltisaklı” ithamıyla İmamoğlu’nu tasfiye isnadlarından, en son yine yargının “siyasetin sopası” olarak kullanılmasıyla Kaftancıoğlu’a getirilen “siyasi yasak”la muhalefeti yıldırma emrivakilerinden de bir şey çıkmaması üzerine yeni yeni dayatmalarla uyduruk gündemlerin ihdasına tevessül ediliyor.
YİNE “KAOS PLÂNI” DEVREDE…
Gündem saptırmada siyasette dini istismar ve suiistimalin kullanılması bunların bir parçası.
Bediüzzaman’ın siyaseti ikaz ettiği “umumun mâl-ı mukaddesi (mukaddes ortak değeri) olan dini inhisar zihniyetiyle kendi meslekdaşlarına (partililerine) daha ziyade has göstermekle, kavi (kuvvetli) bir ekseriyette dine aleyhtarlık meyli”ni uyandırma yanlışı (Sünûhat, 162-163) devam ediyor.
Ve “şimdiki siyaset-i hâzırada particilik taraftarlığı ile bir câninin yüzünden pek çok mâsumların zararına rızâ gösterilerek dehşetli bir kin ve adâveti damarlara dokundurup, kin ve garaza ve mukabele-i bilmisile mecbur eden” kışkırtmalarla (Tarihçe-i Hayat, 534) toplumu kamplaştırıp kutuplaştırma tuzağı kuruluyor.
Garip olanı, hâlâ ideolojik saplantılarla bazı medyatik yorumcuların bu oltaya takılmaları ve tam da iktidardakilerin istediği biçimde “din dışı” ve hatta “din karşıtı” gösterilmeye malzeme vermeleri. İktidarın baştan beri kurduğu “dinî – mukaddes değerler üzerinden siyaset” komplosuna gelmeleri. Bütünüyle siyasi konuları “din savunuculuğu” – “din düşmanlığı” kıskacına hapsetme tuzağına düşmeleri.
“SEÇİM GÜVENLİĞİ” ÇOK ÖNEMLİ
Belli ki bütün anket ve kamuoyu yoklamalarında “cumhur ittifakı”nın artık yüzde 40’ların altına düşüp yüzde 33-35 bandında kaldığı, buna mukabil “millet ittifakı”nın yüzde 45’e yükseldiği vetirede “iktidar cephesi” tam bir panikte.
Bilhassa “demokratik parlamenter sistem işbirliği”ndeki partilerin açık irâde beyânıyla “demokratik muhalefet”in Meclis çoğunluğunu ve Cumhurbaşkanı seçimini açık ara ile alacağının kesinleştiği ve altı buçuk milyon almış HDP’nin de desteğini deklâre ettiği süreçte vatandaşları yanıltmak uğruna her türlü tahrik ve kışkırtma âdeta bir “seçim stratejisi” olarak dayatılıyor.
Bunun içindir ki, hafta sonu yeniden bir araya gelecek “altılı ittifak”ın, bu oyunları bozacak mesajlarla “seçim güvenliği ortak deklarasyonu” açıklayıp millete güven vermesi çok önemli…