"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Libya’da da tuzağa düşülüyor…

Cevher İLHAN
14 Ağustos 2020, Cuma
Türkiye’nin yığılı yoğun iç ve dış gündemi ortasında “başarı” olarak çarpıtılıp “erken zafer” ilân edilen, ancak Suriye’de olduğu gibi tam bir açmaza girilen başlıklardan biri de Libya’ya krizi.

Zira Libya üzerinden Afrika’yı kontrol emelindeki Batılı işgalci sömürgeciler, peşinen yine petrol, doğalgaz ve yeraltı kaynakları için bu ülkeyi de paylaşma peşindeler. Ülke bunun için taksim ediliyor. 

Irak ve Suriye’nin bölünüp parçalanmasında olduğu gibi Libya da bölünüp parçalanıyor. 

Ülkede iki hükûmetin yanısıra Trablus’taki meclise karşı doğudaki Tobruk’ta ikinci bir meclisin kurulması ve Trablus merkezli hükümeti ve meclisi meşru kabul etmemesi bunun en bâriz tezâhürü. 

Vakıa şu ki, başkent Trablus’u kuşatma altına alan Hafter’in uyarılarak Sitre’ye çekilmesiyle ülke petrol rafinerilerinin bulunduğu sahil kenti Sitre ile güneyde çöldeki Cufra hattında bölünmek isteniyor.

Başta Mısır, Suudî Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Rusya’nın Hafter’i desteklemesine karşı, Seccar’ın başında bulunduğu Ulusal Mutabakat Hükûmetini (UMH) ABD ve Fransa destekliyor. Ve bu haliyle ülkenin fiilen bölünüp parçalanması uluslararası arenada tescil edilmek isteniyor. 

MISIR’LA ÇATIŞMA KOMPLOSU!

Çarpıcı olan, bu “tefrika projesi”ne karşı Ankara’nın Libya’nın toprak bütünlüğünü, egemenliğini, siyasi birliğini ve bağımsızlığını savunmak yerine, “vekâlet savaşı”nın alevlendirildiği Libya krizinde de taraf olup ecnebilerce ateşlenen iftirak fitnesine dahil olması.  

En son Sitre’yi “kırmızı çizgi” ilân eden darbeci Sisi’nin Mısır ordusunun Libya’da “yabancı teröristleri hedef alacağı” açıklamasının ardından Mısır Meclisi’nin Libya’ya asker gönderme kararıyla “Türkiye’nin ‘işgaline’ karşı Libya topraklarına askeri müdahaleyi” öngören tasarıyı onaylaması.

Dahası, Sisi’nin “Ankara’nın Libya’daki faaliyetleri nedeniyle artık Mısır’ın da komşusuna askeri müdahalede bulunmasının meşru olduğu”nu ileri sürüp, Mısır hava kuvvetleriyle donanmasının Libya sınırında askeri tatbikatlarla tehditler savurması. Buna karşı Ankara’nın Hafter güçlerinin Sirte ve Cufra’dan çekilmemesi hâlinde bölgeye operasyon sinyalini vermesi, bölgenin iki Müslüman ülkesi Mısır’la Türkiye’nin ne denli çatışma vartasında düşürüldüğünü gösteriyor. 

Bu arada Trablus’un Mısır’ın Libya’ya askeri müdahalesini, Libya’nın egemenliğine ve içişlerine tecavüzle “savaş ilanı” sayan tepkisi, ateşin üzerine benzin döküyor. (Gazeteler, 21. 6.20) 

Bu durumda, Türkiye ile Mısır arasında sıcak çatışma yaşanabileceğine dikkat çeken Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış’ın, “Libya ile Mısır arasındaki sınır cetvelle çizilmiş bir sınırdır, oradaki kabilelerin mensuplarının bir kısmı Mısır, bir kısmı Libya tarafındadır. Mısır’ın Libya’ya müdahalesi çok kolaydır, tabii engeller olmadığı için Mısır ordusunun hareketi kolaydır. Kabilelerin her iki tarafta olması işini kolaylaştırır” tesbitiyle, “Türkiye’nin Libya’daki mevcudiyetini sürdürmesiyle işin Türkiye ile Mısır arasında sıcak çatışmaya varabileceği” ikazı bu noktada kayda değer. (gazeteler, 22.6.20) 

DİPLOMASİYLE “ORTAK ÇÖZÜM”

Yakış, iki ülkenin, “çatışma yaşamadan bir çözüme ulaşması için askeri unsurları devreye sokmak yerine diplomasiyle “orta bir çözüm yolu” bulmasının önemini belirtiyor. 

Özetle, Suriye’de Fırat’ın batısında İdlib’de “ortak askeri devriye” yaptığı Rusya ile Libya’da karşı karşıya gelen Ankara’nın, PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye on binlerce TIR dolusu silâh ve mühimmat veren ve Libya’da paralı asker Wagner gruplarını savaştıran başta ABD olmak üzere küresel güçlerin yanında yer alması Türkiye’yi daha baştan çatışma çıkmazına sokuyor. 

Türkiye, başta Mısır olmak üzere bölgedeki Müslüman ülkelerle çatışma tuzağına çekiliyor ve Libya’nın küresel hegemonya ve çıkarlar uğruna bölünüp parçalanmasına alet ediliyor. 

Ankara, Türkiye’yi bu denli “taraf” haline getirip ortak tarihî ve inanç değerleri olan Libya’yı bölüp parçalama projesine katılmak ve akıbeti muallel ve muhataralı asker sevkıyatıyla askeri operasyonlarda yer almak yerine, bu ülkenin bütünlüğünü ve birliğini sağlayacak politikalar uygulamalı.

Aksi halde, Mısır’la çatışma komplosuna gelinir, Libya’da da tuzağa düşülür; ülkenin bölünüp parçalanmasıyla kalınmaz, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki “Deniz Yetki anlaşması” suya düşer; haklarını ve hukukunu koruyamaz… 

Okunma Sayısı: 2320
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı