İkinci ateşkesi de bozup sivilleri vurmaya devam eden Ermenistan’ın saldırıları devam ederken ABD, Fransa ve Rusya’nın yer aldığı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) Minsk grubunda Dağlık Karabağ’ın geleceğiyle ilgili yürütülen görüşmelerden Türkiye’nin dışlanmasına karşı Dışişleri yine kınamakla kalıyor.
Millî Savunma Bakanı da, Rus mevkidaşı’na “Ermenistan güçlerinin işgal ettikleri Azeri topraklarından derhal çıkarılmaları ve sivillere yönelik saldırılara son vermeleri gerektiği” temennisini iletmekle yetiniyor.
Ve Cumhurbaşkanı, “30 yıla yakındır işgale uğrayan topraklar, Azerbaycan toprakları. Bunu hepiniz kabul ediyorsunuz. İşgalciler Dağlık Karabağ’da. Bunun hesabını kimse sormuyor” yakınmasıyla kalıyor.
Ne var ki Türkiye’nin inanç birliği, tarihî ve kültürel köklü bağlarla Azerbaycan halkının yanında olduğu için “suçlanması”na karşı dahi uluslar arası arenada güçlü bir cevap verilemiyor.
Belli ki Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’la ortak basın toplantısı düzenleyen Ermenistan Dışişleri Bakanı Mnatsakanyan’ın “Azerbaycan’a aktif destek veren Türkiye’nin arabuluculuk yapamayacağı” görüşü esas alınmış! Bundandır ki Rusya Dışişleri Bakanı, Azerbaycan’ın, Dağlık Karabağ’ın geleceğiyle ilgili yürütülen görüşmelere Türkiye’nin de katılması tavsiyesini yüksünmeden reddediyor.
ANKARA, DİPLOMASİ ATAĞI BAŞLATMALI
Orta Asya ve Kafkaslardaki “kadife devrimler”in tahrikçi finansörü, küresel mihrakların maşası dolar spekülatörü Macar asıllı Amerikalı Yahudi Soros’un emrindeki Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın küresel tahriklerle tetiklediği “savaş”la bölge ülkelerini karşı karşıya getirtecek “menhus plân” devreye sokulmuş.
Düşülen vartada, “oyun içinde oyun”a karşı, Ermenistan’ın yirmi yedi yıldır işgal ettiği ve Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini oluşturan Dağlık Karabağ’ın yedi bölgesinden de çekilmesi için Ankara’nın kapsamlı bir diplomasi atağı başlatması gerekiyor.
Askerî yönden güçlü ve caydırıcı olmak elbette önemli; ancak bütün “krizleri askere ihale eden” politikaların akıbeti ortada. Bu bakımdan, öncelikle bir “yol haritası” tesbit edilmeli ve mutlaka başta Karabağ olmak üzere işgal altındaki Azerbaycan toprakları işgalden kurtarılmalı.
Ermenistan’ın uluslar arası hukuka aykırı olarak Azerbaycan ile ateşkesi bozduğu, sivilleri hedef aldığı gerçeği güçlü ve etkin bir diplomasi ile beynelmilel plâtformlarda anlatılmalı. Çözümün Azerbaycan topraklarındaki işgalin sona erdirilmesi ve hakkının tesliminden geçtiği bütün dünyaya kabul ettirilmeli.
En sâlim ve netice alıcı yol bu; Ankara ve Bakü buna çalışmalı.