Yaylada tefekkür
Gök kubbeye baksan ne diyor sana
Sath-ı arz diyor ki baksana bana
Tevhid mührünü gör baksan dört yana
Yaylada her bir şey Allah var diyor.
Esma-i Hüsna’yı eyle temaşa
Eşyada tesadüf bulunmaz haşa
Tevhid mührünü gör bak dağa taşa
Yaylada her bir şey Allah bir diyor
Ağaca, çiçeğe börtü böceğe
Mana-i harfiyle baksan her şeye
Marifetullahsa gayet-ül gaye
Yaylada her bir şey Allah bir diyor
Vuhuşla ünsiyet başlar burada.
Her şeyin sahibi elbette Huda.
Her şey sana enis, olmazsan cüda.
Yaylada her bir şey dostumsun diyor.
Eşyayla ünsiyet kursan ey insan
Her şey sana dosttur gerçekten inan
Allah hesabına baktığın zaman
Yaylada her bir şey bismillah diyor
Yaylanın suları soğuktur gayet
Bismillah diyerek içsen ibadet
Suyu yaratana her daim şükret
Her bir su zerresi hamdedin diyor
Kıvrım kıvrım yollar gider yaylaya
Kur’ân ve sünnetle kalmazsın yaya
Cadde-i kübradır varır Huda’ya
Yaylanın yolları dinle ne diyor.
Altı Ağustos’da bu Pazar günü.
Kargı Yaylası’na çevirin yönü.
Tefekkür bahçesi arkası önü.
Yaylada her bir şey buyurun diyor.
Şevk alın diyor, şevk verin diyor.
MEHMET KOVANCI
***
Şükür Rabbim
Rabbim şükür nurlarla eyledin müşeref,
Ne büyük bir lütuf bu ne güzel bir şeref,
Üzerimden şek ve şüpheler oldu ref,
Elmasın kıymetini ancak bilir bir sarraf,
Tanımasaydım acap, nice olurdu halim,
Nefis ve şeytan ne büyük bir zalim,
Zulümat içinde olanın hali malûm,
Nurlara vakıf olan, büyük bir âlim
Şu helâket felâket asr-ı zamanında,
Misafir olduğunu anlayıp dünya hanında,
Kokusunu alanın, şek olmaz imanında,
Asla kalmaz karanlık, zulümatın yanında,
İman hem nurdur hem de kuvvet,
Tahkiki bir imanla elde edilir uhuvvet
Kardeşliğin özü, esas hem muhabbet,
Hakikî imanla kazanılır sürur saadet
Rabbim bizi hizmette eyle daim,
Sırat-ı müstakim üzere eyle kaim,
Son nefeste halimiz olmasın vahim,
Sensin Gafur, sensin Hâkim-i Rahim
HASAN YEŞİLKAYA
***
Bak hele
Hikmet ile yapılmış bir san’atsın
Bir içine bir dışına bak hele
Uçmalara hazır iki kanatsın
Bir içine bir dışına bak hele
Her tarafta nakışlar var örülmüş
Her birisi paketlenmiş dürülmüş
Gizli değil bak açıkça görülmüş
Bir içine bir dışına bak hele
İlmi ile gücü ile görünür
İzni ile şu yollarda yürünür
Ondan ayrı kalan billah sürünür
Bir içine bir dışına bak hele
Ne istersen onu sana veren O
Türlü çeşit nimetleri deren O
Her şeyleri bilen O’dur, gören O
Bir içine bir dışına bak hele
Konuşturur, hem de görür, işitir
Gözlerini güneşiyle ışıtır
Bir âlemden diğerine taşıtır
Bir içine bir dışına bak hele
CEYHUNÎ der; gel şaşırma güzelim
Ne şu kalbi ne bedeni üzelim
Rabbimizin mülklerinde gezelim
Bir içine bir dışına bak hele
Mustafa AVCU (CEYHUNÎ)
***
Bediüzzaman
Ahir zaman güneşi
Hakikatin gür sesi
Yolundan gidenleri
Yakmaz küfrün ateşi
Biz günahkâr sen Said
Biz talebe sen mürşid
Sen Mehdisin biz şakird
Sen Bediüzzamansın
Sen Mehdi-i Azamsın
Kur’ân sana rehberdir
Sense bizlere rehber
Dört tarafımız zulmet
istikameti göster
Taht kurdun kalbimize
Fer oldun gözümüze
Nur oldun sözümüze
Sen Bediüzzamansın
Ey tevhidin hatibi
Kur’ân’ın andelibi
Dâvâsının sahibi
Sen Sahibüzzamansın
Ankara’da ve Van’da,
Bursa’da, Isparta’da
Mevlitler okunuyor,
Ruhuna bin Fatiha
AHMET SAİD GELEN
***
Yeni Asya benim gazetem
Yeni Asya benim gazetem
48 yıldır ne ben senden
Ne sen benden ayrılmışız
Yeni Asya benim gazetem
Risale-i Nur neşrini yapan
Karanlık kalplere nur serpen
Hiçbir zaman sarsılmayan
Yeni Asyam, benim gazetem
Daima adaletin yanında duran
Nice masumlara ümit olan
Hiç yılmadan, hiç korkmadan
Yeni Asyam, benim gazetem
Hasan Özgenç