"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vesvese ve Gıybet

15 Temmuz 2012, Pazar
Allah hepimize güzel bir özellik nakşetmiş. Kimimiz bu özelliği iyi yönde, kimimiz de kötü yönde kullanmışız...

İyi yönde kullanmak sayesinde bugün birçok icat da meydana gelmiş. Bu icatları hepimiz kullanmıyor muyuz? Kullanıyoruz ve kullanmaya da devam edeceğiz...
Çoğu insanın depresyona girmesinin sebebi, kendisinin farkında olmayışı değil midir? Aslında şükredecek o kadar çok özelliğimiz var ki… Meselâ beş duyu organımız çok şükür bizimle beraber, ayaklarımız yürüyebiliyor, ellerimiz tutabiliyor ve aklımız çalışıyor. O zaman depresyon bizler için bir nefis düşkünlüğü olmuyor mu?
Kimsenin hiçbir sorunu yok mu? Filmlerdeki gibi insanın yolda durması ve etrafından hızlıca diğer insanların geçişi, ömrümüzün her an azaldığının göstergesi aslında.
Depresyon sebebi olan en büyük etken vesveselerimiz. İçimizden ne çok konuşuruz. Bazen su-i zanda da bulunuruz. Bir kişi hakkında içimizden kötü düşünceler geçiririz.
“Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musîbete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer. Ehemmiyet vermezsen söner.” 1
Üstad ne kadar güzel açıklamış. Şiştikçe seni de şişirir, sen şiştikçe kin büyütür, kin kıskançlığa, kıskançlık da hasede dönüşür. Bu haset ise insanı depresyona götürür.
“Şu vesvese öyle bir şeydir ki, cehil onu dâvet eder, ilim onu tardeder. Tanımazsan gelir, tanısan gider.” 2
Haset eden insan birisine dedikodu yapmak için içini dökerken, aslında sevaplarını da teslim eder. Nefis kabarır ve o kişinin efendisi olur iken, şeytan da bu kişinin ağzına görünmez bir bal sürer. İşte bunun için dedikodu insanları bu kadar cezp eder. “Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır.” 3 Karşıdaki kişi de dedikoduyu merak içinde dinler. O sonra başkasına anlatır, o başkasına… Derken bir dedikodu zinciri meydana gelir. Dedikodusu yapılan kişi ise, onların yüzüne gülerek bakarken arkasından konuşulduğunun haberi bile yoktur.
Bir kere dedikodumun yapıldığını duymuştum ve çok üzülmüştüm. O insanlara karşı büyük bir boşluk duymuş ve üzülmüştüm. Ayrıca duâ da etmiştim. Bu başka birisine göre düşmanlık ve kavga sebebiydi. O günden sonra daha dikkatli oldum. Birisi aleyhinde bir şey anlatılırken dinlemedim. Çünkü o gelince yine yüzüne gülünüyordu.
Sonra anladım ki; “Kısa bir ömürde, az bir lezzet için; ebedî, daimî hayatını ve saadet-i ebediyetsini berbat etmek, ehl-i aklın kârı değil.” 4 Öğrendim ki; “Gıybet, ehl-i adavet ve haset ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silâhtır.”  5 O halde her zaman Allah bizleri bu kötü günahlardan muhafaza eylesin inşaallah…

Dipnotlar:
1- Sözler, yirmi birinci söz.
2- Sözler, yirmi birinci söz.
3- Sözler, on dokuzuncu söz.
4- Mektubat, on altıncı mektub.
5- Mektubat, yirmi ikinci mektub.

MERVE İRİYARI
Okunma Sayısı: 2522
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı