Samimî olarak Allah’a yalvarmak, O’na güvenmek, muhakkak ki, en ümitsiz anlarda bile insanı selâmete ve başarıya götürür.
Fahri Kâinat Efendimiz (asm): “Allah (cc) kendisine cânı gönülden duâ edenleri sever” buyurur.
Yanık gönüllerden yükselen yakarışlar çok çabuk Allah’a kavuşur, rahmet olarak döner ve insanı sonsuz bir mutluluğa gark eder. Allah, bize bizden yakındır. “Kullarım, sana Benden sorarlarsa söyle: Ben onlara yakınım. Duâ edenin duâsına icabet ve kabul ederim. Bana duâ etsin ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki, doğru yolda yürüyüp selâmete ersinler.” (Bakara, 186)
Hz. Peygamberimiz (asm) duâ hakkında buyuruyorlar ki:
“Duâ mü’minin silâhıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.” (Hakim)
Yine Peygamberimiz (asm): “Darlık zamanında Allah’ın kendisine yetişmesini isteyen kimse, genişlik zamanında çok duâ etsin.”
“Genişlik zamanında duâ etmek kadar Allah’a hoş gelen bir şey yoktur” buyurur. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesâi, İbn Hibban, Hakim)
Yine bir başka hadislerinde Peygamberimiz (asm) buyururlar: “Hiçbir Müslüman yoktur ki, bir günah ve yakınlarla ilgiyi kesme isteği olmayan bir duâ ile Allah’a niyaz etsin de, Allah ona üç şeyden birini vermesin: Ya isteğini yerine getirir; yahut onun isteğini ahireti için saklar; yahut da duâsının dengi olan bir kötülüğü ondan savar.
Dediler ki:
“O halde çok duâ edelim.”
Buyurdu ki:
“Allah da çok kabul eder.”
“Kul, yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Dediği zaman Allah der ki: Lebbeyk (geldim) kulum, iste, istediğin verilecektir.” (İbn Ebi’d-Dünya)
…
“Allah, kıyamet günü mü’mini çağırır, huzurunda durdurur, der ki: “Kulum, Ben sana, Bana duâ etmeni emretmiş ve duânı kabul edeceğime söz vermiştim. Bana duâ ediyor muydun?”
“Evet, yâ Rabbi” der.
“Ama, Ben senin her duâna cevap verdim. Falan falan gün başına gelen bir üzüntüyü kaldırmam için Bana yalvarmıştın, Ben de o üzüntüyü kaldırıp seni sevindirmemiş miydim?”
“Evet, yâ Rabbi.”
“O duânı dünyada kabul ettim. Falan falan gün de yine başına gelen bir sıkıntıyı açmam için Bana yalvarmıştın, fakat sıkıntının açıldığını görmemiştin?”
“Evet yâ Rabbi.”
“İşte o duâna karşılık sana cennette şunu şunu hazırladım. Falan falan gün de bir dileğini yapmamı istemiştin, yaptım.”
“Evet yâ Rabbi.”
“Onu da sana dünyada verdim. Falan falan gün de bir muradını vermemi istemiştin, muradın yerine gelmemişti.”
“Evet yâ Rabbi.”
“İşte onun yerine de sana cennette şunu, şunu verdim.
Allah’ın Resulü şöyle devam etti: “Hâsılı, Allah, mü’min kulunun yaptığı duâlardan hiçbirini bırakmaz, hepsini sayar; ya bunları dünyada kulu için yaptığını veya âhirete bıraktığını söyler. O makamda mü’min, ‘keşke dünyada hiçbir duâmın karşılığı verilmeyip ahirete bırakılmış olsaydı,’ der.” (Hakim)
“Bir kimseye fakirlik erişir de onu insanlara söylerse, fakirliği giderilmez. Ama birine fakirlik erişir de onu Allah’a söylerse, Allah ona er veya geç bir rızık verir.”
***
“Ülfet ve âdet ve yeknesaklık perdeleri altında çok harika hakikatler gizleniyor gördüm.” (Emirdağ Lâhikası, 352)