Beden dili ile konuşmak önemlidir. Oyunculukta sahnede veya kamera önünde beden dilini kullanarak oyunumuzu oynarız. İnsanlar birbirleriyle iletişim kurarken günlük hayatta beden dilini kendi özelliklerine göre kullanırlar.
Konuşurken ağızdan çıkan kelimeleri kontrol eder, fakat bedenimizi aynı maharetle kontrol edemeyebiliriz. Bir araştırmaya gözüm çarptı, konuşmada kelimeler %10, ses tonu %30, beden dili %60 oranında etkili olduğunu yazıyordu. Bir toplantıda veya sahnede konuşurken sizi insanlara dinleten en önemli unsur duruşunuz, mimikleriniz, hareketlerinizdir. Korku, üzüntü, sevinç gibi duyguların tüm kültürlerde beden dili ile ifadesi aynıdır. Beden dillerinin farklı manaları da olmaktadır. Göz teması bazı kültürlerde güvenin ve saygının ifadesiyken, bazı kültürlerde uzun göz teması meydan okuma gibi algılanabilir. Biz, “Hayır” anlamında başımızı veya kaşımızı kaldırırız. Bir başka kültürde bizde bazen kullanıldığı gibi başı sağa sola sallamak hayır anlamı taşır.
İkili diyaloglarda gülümseme önemlidir. Fakat yapmacık bir gülümseme hemen fark edilir. Göz teması, konuştuğunuz kişinin kendisini rahat hissetmesini sağlar. İnsanlar gözlerini ya utandıkları için veya içlerine kapanık oldukları için kaçırırlar. Karşı taraf konuşurken elinizi yanağınıza koymak aldığınız bilgileri dikkatli olarak dinlediğinizi ve değerlendireceğinizi gösterir. Konuşmayı ciddiye aldığınız anlamı da çıkar. Karşılaştığınız birisi elini kalbinin üzerine koyuyorsa selâm vermek için yapıyordur bu hareketi. Yediğimiz yemeği sevdiysek bunu ev sahibine parmak uçlarımızı öperek gösteririz. Restoranda elimizi kaldırıp baş parmağımız ile işaret parmağımızı birleştirip havaya yazı yazarak hesabı isteriz. İşaret parmağımızı havada karıştırarak çay isteriz. Baş parmağımızı kulağımıza, serçe parmağımızı ağza götürerek telefon edeceğimizi karşı tarafa bildiririz. Tuttuğumuz takım gol atınca havaya yumruk atarız. Bizler de günlük hayatımızda kullandığımız beden dillerini biraz düşünelim.