11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Karar gazetesine verdiği söyleşide gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Gündeme ilişkin olarak ilk kez açıklamalarda bulunan Gül başkanlık sistemi ile ilgili olarak değerlendirmesi sorulduğunda Cumhurbaşkanı iken de parlamenter sistemin Türkiye için daha doğru olduğunu söylediğini belirterek “Şimdiye kadar Türk tipi bir parlamenter sistemle yönetildik. Vesayet sistemleri vardı, gölge kabineler vardı. Bunlar Türkiye’nin başına neler açtı. Bundan sonra da Türk tipi bir başkanlık sistemi olmasın dedim. Benim tercihim tam demokratik parlamenter sistemden yanadır. Bunu o zaman da konuştum tavrımı da ona göre koydum” dedi. Türkiye’de siyasetin dışlayıcı yapıldığını kaydeden Gül, “Halbuki siyaset kapsayıcı olsa, herkesi angaje edici, herkesi işin içerisine dahil edici olsa, diyalog ve uzlaşma merkezli olsa o zaman daha barışçıl bir siyaset çıkar ortaya. Bu kutuplaşma siyasetinin Türkiye için en büyük tehdit olduğunu Cumhurbaşkanı iken defalarca söyledim” dedi.
‘Demokrasi için Avrupa’yla bir olmalıyız’
Gül, Türkiye’nin dış politikasına ilişkin açıklamalarda da bulundu. Türkiye’nin, demokratik ve çoğulcu bir ülke olabilmesi için, Batı bloku içerisinde Avrupa’yla beraber yer alması gerektiğini kaydeden Gül Türkiye-Rusya ilişkileri ile ilgili “Son dönemlerdeki ilişkilerde bu açıdan biraz ölçü kaçtı. Özellikle askerî alandaki S-400 meselesi belki en kritik olanı” dedi. Tutuklu gazetecilerle ilgili Gül, “Yönetimin Türkiye’deki iklimi pozitife çevirme meselesinin en kısa yolu işte bu siyasetçilerin, yazarların, gazetecilerin ve sivil toplumcuların tutuksuz yargılanmasıdır. Zaten AYM’nin de AİHM’in de kararı bu yönde. Yüksek mahkeme kararları uygulanırsa bu adım içeride ve dışarıda çok takdir edilir ve olumlu hava, ekonomi dahil, birçok şeye yansır” ifadelerini kullandı. Siyasal İslam çöktü mü sorusuna ise, “Tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi” şeklinde cevap verdi.