"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İttihadımızı gazete sağlar

22 Şubat 2020, Cumartesi
Zübeyir Ağabey, “Üstadın hayat-ı içtimaiye ve hayat-ı siyasiye noktasındaki meselelerinde de ittifak etmedikçe ve onları Üstada göre anlamadıkça ittihadımız, ittifakımız tam olmaz. Dolayısıyla bunu da sağlayacak gazetedir” diyordu.

Bayram Yüksel Ağabey anlatıyor:

Zübeyir Ağabey’in gayreti de yetişilmez mertebede idi. Bizim anlayamadığımız meselelere o çok ehemmiyetle eğilirdi. Meselâ İttihad Gazetesi çıktığında Zübeyir Ağabey, Galata Köprüsü’nde gazete satmıştı.

Ankara’ya geldiğinde “Niye böyle yapıyorsun? Sen gazeteci mi oldun, ne lüzum var da gazete ile meşgul oluyorsun? Bunlarla çocuklar meşgul olur, sen çocuk musun?” diye, haddim olmayarak darılmıştım. Çok üzüldü. “Haklısın, ama Üstadı ve Risale-i Nur’u ne ile tanıtacağız? Üstadımız bizlere gazete okutturmuyor muydu? Üstad sağcı neşriyatı takip etmiyor muydu? Gazeteciliğin on seyyiesi olursa, yüz hasenesi olur. Bu iyi bir meslek değil, gazetecilikle insan kendini harcar, çok zor bir meslek. Ben bunlara mani olamam. ‘Üstadı dünyaya ilân edeceğim, dünyaya tanıtacağım’ diye bu tehlikeye atılıyorlar. Bizler aleyhinde olmayalım. Ben bunları teşvik için gazete sattım” demişti. 

***

Mehmet Kutlular Ağabey anlatıyor:

Zübeyir Gündüzalp’in İstanbul’da yaptığı en büyük hizmetlerden birisi de, Risale-i Nur’u yayıncılık dili ile dünyaya tanıtmasıydı. Risale-i Nur’un neşri, dershanelerin açılması ve düzenlenmesi, genel derslerin devamı, talebe derslerinin ihdası, Anadolu ile bağın sağlanması, Risale-i Nur mahkemelerinin takibi gibi hizmetleri ayrı ayrı yönlendiren Gündüzalp, 60’lı yılların ikinci yarısına gelindiğinde, İstanbul’un hizmette ileri gelenlerini, yayıncılık âlemine adım atmaya teşvik etti.

Risale-i Nur’un yayımı ve Bediüzzaman’ın dünyaya ilânı için medeniyetin bütün nimetlerini kullanan Gündüzalp, Anadolu’daki ağabeylerle el ele vererek yeni gelişmelere vesile oldu. Gündüzalp, Risale-i Nur hizmetinin geniş kitlelere mal edilmesi için gazete, kitap gibi yayıncılık vasıtalarının kullanılmasını arzu etti ve buna önayak oldu. Bütün meselelerde olduğu gibi bu hususta da son derece tedbirli hareket eden Gündüzalp, bu yeni adımı hem cemaate mal etti, hem de yanlış bir kanala, hatalı bir mecraya sürüklenmekten korudu. 

“Lâhana yaprağı kadar da olsa kendi gazetemiz olsa”

Mehmet Kutlular anlatıyor: 1960’tan sonra ciddî sıkıntılar meydana gelmişti. Tutuklamalar oluyor, baskılar yapılıyordu. Bu arada, Nurculuğu bitirmek ve tesirini kırmak için gizli güçler bir heyet teşekkül ettirmişlerdi. Buna “Nurculukla Mücadele Komitesi” ismi verilmişti. Bunlar gerek neşriyat yoluyla gerekse de Anadolu’nun muhtelif yerlerinde -askerî kışlalar dâhil- konferanslar tertip ediyorlardı. Bu konferanslarda özellikle Nurculuk meselesi üzerinde duruyorlardı. Biz de buna karşı mektuplar ve bazı broşürler neşrederek, bazen de toplantılarını sabote ederek, karşılık vermeye çalışıyorduk. Tabiî bu kadar hücum olduğu halde, bunlara cevap verecek elimizde kendimize ait bir gazetemiz yoktu. Başka gazeteler de Nurculuk meselesini benimseyip, bizim yazacağımız yazıları, beyanat ve benzeri şeyleri koyma cesaretini gösteremiyorlardı. Kendilerine göre çekiniyorlardı. Zaten Nurculuk, meseleleri de değildi. O zaman biz de müthiş şekilde sıkılıyor, rahatsız oluyorduk. Diyorduk ki: “Lâhana yaprağı kadar da olsa kendi gazetemiz olsa, Risale-i Nur’un hakikatlerini burada neşretsek, haykırsak; hem de muarızlarımıza hak ettikleri cevabı verebilsek...” 

Tabiî bu bizim için müthiş bir arzuydu. Sonra Cenab-ı Hak yavaş yavaş bazı imkânları verdi. Zübeyir Ağabey böyle şeylere çok önem verirdi.

“Haftalık olmuyor, yok mu bunun günlüğü?” 

Mehmet Kutlular anlatıyor: O günlerde Sabah, Bugün gazeteleri vardı. Bunlar Risale-i Nur Talebeleri tarafından çıkarılmıyordu. Günlük gazetemiz olmadığı için, ihtiyacı olan arkadaşlar bunları alıyorlardı. “İslâmî kesim çıkarıyor” diye okuyup abone buluyorlardı. 

Zübeyir Ağabeyin ifadesiyle sıkıntı şuradan kaynaklanıyordu: O gazetelerin içinde Üstadın mesleğine, meşrebine zıt olan şeyler oluyordu. Siyasetinden tutun da hizmet tarzına kadar... Bu, cemaate tesir ederdi. “Ne de olsa, benden daha iyi biliyor” diye oradaki tarz benimsenirdi. Bu da bizim hizmetimize sekte vuruyordu. Bünyemizde bir takım sıkıntılar meydana getiriyordu. 

Bu sebeple Zübeyir Ağabey: “Kardeşim, biz haftada bir çıkıyoruz. Bunlar her gün çıkıyor. Dolayısıyla onların yaptığı bu menfî tesiri biz izale edemiyoruz” derdi. Ayrıca Risale-i Nur’un aleyhine mahkemeler açılıyordu. Gazete haftalık olduğu için yetişemiyordu. 

Zübeyir Ağabey bizleri çağırdı, dedi ki: “Kardeşim haftalık olmuyor, yok mu bunun günlüğü?” İşte İttihad Gazetesi’nin, günlük Yeni Asya’ya dönüşmesi böyle oldu. Yeni Asya ismi, yanlış hatırlamıyorsam, Bekir Berk Ağabey’in teklifiydi. Gazetenin çıktığı gün, Asya ile Avrupa’yı bir birine bağlayan Boğaz Köprüsü’nün temeli atılmıştı.

“İttihadı sağlayacak gazetedir”

Zübeyir Ağabey: “Bu gazete bizim için âdeta günlük bir lâhika mektubudur. Sadece Risale-i Nur’un imanî meselelerini okumamız, ittihadımızı yeteri kadar temin etmez. Üstadın hayat-ı içtimaiye ve hayat-ı siyasiye noktasındaki meselelerinde de ittifak etmedikçe ve onları Üstada göre anlamadıkça ittihadımız, ittifakımız tam olmaz. Dolayısıyla bunu da sağlayacak gazetedir” diyordu.

Okunma Sayısı: 1398
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı