BEDİÜZZAMAN SAİD NURSî’NİN İLK MECLİSE NUTKUNDAKİ, “KUVVET MECLİSTE OLMALI” ÇAĞRISININ ÖNEMİ TBMM'NİN 102. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNE IŞIK TUTUYOR.
MECLİS YENİDEN YETKİLİ VE ETKİLİ OLMALI
KURULUŞUNDAN bu yana darbe ve müdahalelerle örselenen Meclis, 2018’den itibaren Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yasama ve denetimde etkisiz ve işlevsiz hale geldi. Bediüzzaman’ın milletin kalbi olarak nitelendirdiği Meclis’in yeniden yetkili ve etkili olması isteniyor.
MİLLETİN UMUDU PARLAMENTER SİSTEM
MİLLET İTTİFAKI’NIN seçim vaadi “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” Meclis’in yeniden hakim olacağı, milletvekillerinin vazifelerini yapmasını sağlayacağı için milletin umudu haline geldi. Cumhuriyetin 100. yılında demokratik bir parlamenter sisteme geçilmesi hedefleniyor.
***
Kuvvet, Meclisin elinde olmalı
[Meclis-i Mebusana Hitabe’den]
Şu inkılâb-ı azîmin temel taşları sağlam gerek. Şu meclisin şahsiyet-i maneviyesi, sahip olduğu kuvvet cihetiyle mana-yı saltanatı deruhde etmiştir.
Eğer şeair-i İslâmiyeyi bizzat imtisal etmek ve ettirmekle mana-yı hilâfeti dahi vekâleten deruhde etmezse, hayat için dört şeye muhtaç, fakat an’ane-i müstemirre ile günde lâakal beş defa dine muhtaç olan şu fıtratı bozulmayan ve lehviyat-ı medeniye ile ihtiyacat-ı ruhiyesini unutmayan milletin hâcât-ı diniyesini meclis tatmin etmezse, bilmecburiye, mana-yı hilâfeti tamamen kabul ettiğiniz isme ve resme ve lâfza verecek ve o manayı idame etmek için kuvveti dahi verecek. Halbuki meclis elinde bulunmayan ve meclis tarîkıyla olmayan öyle bir kuvvet, inşikak-ı asâya sebebiyet verecektir. İnşikak-ı asâ ise, [“Allah’ın dinine ve Kur’ân’a hep birlikte sımsıkı sarılın.” (Âl-i İmran Suresi: 103.)] ayetine zıttır. Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatin ruhu olan şahs-ı manevî daha metindir ve tenfiz-i ahkâm-ı şer’iyeye daha ziyade muktedirdir. Halife-i şahsî, ancak ona istinad ile vezaifini deruhde edebilir. Cemaatin ruhu olan şahs-ı manevî, eğer müstakim olsa, ziyade parlak ve kâmil olur. Eğer fena olsa, pek çok fena olur. Ferdin iyiliği de, fenalığı da mahduddur; cemaatin gayr-i mahduddur.
Harice karşı kazandığınız iyiliği, dahildeki fenalıkla bozmayınız. Bilirsiniz ki, ebedî düşmanlarınız ve zıtlarınız ve hasımlarınız İslâmın şeairini tahrip ediyorlar. Öyle ise zarurî vazifeniz, şeairi ihya ve muhafaza etmektir. Yoksa şuursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır. Şeairde tehavün, zaaf-ı milliyeti gösterir. Zaaf ise, düşmanı tevkif etmez, teşcî’ eder.
Tarihçe-i Hayat, s. 154
LÛGATÇE:
aşr-i âhir-i Ramazan: Ramazan’ın son on günü.
dakika-i icabe: Allah’ın dualara husûsiyetle icabet edip kabul ettiği vakit.
İsm-i A’zam: Allah’ın en büyük ismi.
kavî: kuvvetli.
Leyle-i Kadr: Kadir Gecesi.
muayyen: belirli.
mübhem: belirsiz.
müreccah: tercih edilen.
nısf-ı âhir: son yarı.
şirket-i maneviye-i uhreviye: ahirete ait amellerde manevî ortaklık, birbirinin sevabından hissedar olmak.