Memur-Sen’den yapılan açıklamada Ayasofya’nın milletin nezdinde “müze” vasfını hiç kazanmadığı, cami vasfını da hiç kaybetmediği söylendi.
RECEP GÖREN - ANKARA
Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili olarak yapılan açıklamada “Milletin nezdinde, gözünde, kararında ve iradesinde “müze” vasfını hiç kazanmayan Camii vasfını da hiç kaybetmeyen Ayasofya; kendi gerçeğinden kopuk, milletin iradesinden uzak, bağımsız devlet perspektifiyle uyumsuz bütün gereksiz isimlerinden, vasıflarından, sınırlarından, yasaklarından arınmış ve gerçekte olduğu gibi hep olması gerektiği gibi cami olarak millete ait olarak ve milletin hizmetine matuf olarak özgürlüğüne ve hakikatine kavuşmuştur” denildi.
Esaret dönemi bitti
Ayasofya’nın cami vasfını ve vakfiyesini yok sayan gayrı hukukî 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’nın Danıştay tarafından iptalinin hakikatin ikamesi, hakkın iadesi, haksızlığın, hukuksuzluğun izalesi olduğu ifade edilen açıklamada, “Bu karar, milletin 86 yıldır kanayan yarasının kapanmasına, bir Caminin cemaatine yeniden kavuşmasına, fethin hukukunun korunmasına, feth edenlerin emanetine sahip çıkılmasına dair hukukî zemindir. Bir çağı kapatan fethin ve o fethe komutanlık yapan Fatihin emanetinin gereği yerine getirilmiş, tarihi nitelikteki bu kararla Ayasofya’nın müze yapılmasıyla başlayan esaret dönemi sona ermiştir” denildi.
Kararın icrası gecikmesin
Memur-Sen açıklamasında kararın icrası için gecikilmemesi ve Ayasofya Camii’nin bir bütün olarak millete ait olduğuna ait tescil bir an önce gerçekleşmesi istenirken şu görüşlere yer verildi: “O tescil, minarelerinden ezanın, mihrabından, minberinden, kubbesinden, fethin onurunu yüklenen gövdesinden çağlar ötesinden ve öncesinden gelen Hakikatin sesinin yükselmesidir. Danıştay’ın kararı böylece milletin kararını ilâm ve ilân etmiş; Ayasofya Camii konusunda alınmış müze kararının –bizim de ifade ettiğimiz şekilde- hukuka değil keyfiliğe dayandığı hakikatinin de tesbitidir. Danıştay’ın kararıyla hukuk ve tarihî gerçeklik sosyal hayatla uyumlu hâle gelmiş, Fatih’in vasiyeti ve vakfiyesinin gereği yapılmıştır. Sonuçta karar; Ayasofya’nın cami olduğunun tescili, vakfiyesinin teyidi, millet iradesinin ve hukukun gereğinin yerine getirilmesidir. Kararla; Ayasofya aslî hüviyetine, millet de camisine kavuşmuştur.”