"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milli güvenlik demokrasi ve adaletle korunur

16 Aralık 2018, Pazar
Yeni Asya Gazetesi Ankara Temsilciliği’nde konuşan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Türkiye’nin gündemi, siyasÎ ve sosyal durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu. DP lideri Uysal, dinleyicilerden gelen soruları da cevaplandırdı.

Yeni Asya Gazetesi Ankara Temsilciliği’nde Demokrat Parti Genel Başkanı ve Afyon Milletvekili Gültekin Uysal’ın katılımı ile bir program gerçekleştirildi. Programda konuşan Uysal, Türkiye’nin gündemi, siyasî ve sosyal durumu hakkında yorumlarda bulundu. Programın ardından Uysal dinleyicilerden gelen soruları da cevaplandırdı.

Türkiye’nin Tanzimattan başlayarak günümüze kadar gelen demokrasi ve hürriyet serüveninden bahseden Uysal, “Ülkemiz, kendi çağında, kendi muadili olan ülkelerin, özellikle Batı diye tarif ettiğimiz pek çok ülkenin bile zihnî değişimi itibariyle önünde giden bir sorgulamayı yaparak bu sürece başlamıştır” dedi. Ülkenin bütün yolları deneyerek kendi tarihi tecrübesi içerisinde bir Cumhuriyet fikrini benimsediğini ifade eden Uysal, 1945-50 seneleri arasında bir Beyaz devrimle ve ardındaki süreç ile demokrasinin kıvamını bulduğunu, fakat buna rağmen günümüzde bazı çevrelerin tesiri ile Menderes ve Demirel’in “her şeyin suçlusu” ilan edilmeye çalışıldığını belirtti.

DİK DURUŞUN VE KENDİNE YETEBİLMENİN SİMGELERİ

Menderes ve Demirel’in “dik duruşun ve kendine yetebilmenin simgesi” olduğunu ifade eden Uysal, “Amerika karşısında en dik duruşu sergilemelerine ve en fazla bu ülkenin gadrine uğramalarına rağmen şimdiye kadar bu liderler ve partileri bazı çevrelerce yapılan ‘Amerikancılık’ ithamından kurtulamamışlardır” dedi.

Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede muhtelif devletler tarafından dengeleri kontrol için mekanizmaların hazırlandığını ifade eden Uysal, “Bulunduğu coğrafya içerisinde her şeye rağmen kendi mukadderatını büyük ölçüde de olsa kendisi tayin edebilen bir millet ve devlet olarak Türkiye’nin bu hüviyetinin bugün zedelenmek istendiğini de görüyoruz. Bu coğrafya bazı dönemlerde dizayn edilerek, kendi enerjisinin, insan kaynağının, birikiminin ve ekonomik dinamizminin yitirilmesine imkân verecek bir kaos dönemine yeniden döndürüldü” diye konuştu.

EN BÜYÜK KÖTÜLÜK DAR BİR SİYASΠPARTİNİN GÖMLEĞİNİ GİYDİRMEK

Türkiye’nin bölgesel şartlar yüzünden tehlikede olduğunu ve bölgede oluşabilecek geniş çaplı bir depremin merkez üssünün, ancak Türkiye’den başlayabileceğini ifade eden Uysal, “Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğinin ve beraberliğinin teminatı, Türkiye’nin millî güvenlik şemsiyesi demokrasi ve adalettir” dedi.

Bugün “demokrasi ve adalet” temelinde devam etmesi gerekirken ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüğün ülkeye “dar bir organizasyonun dar bir siyasî partinin gömleğini giydirmek” olduğunu söyleyen Uysal, “İktidar şu anda bunu yapmaya çalışıyor, asırlardan beri tarihi zaferlerle dolu olan bu devlet dar bir çerçeveye sıkıştırılarak gündelik savruluşlar ile maalesef sonu hezimet olabilecek yanlış bir istikamete çekiliyor” şeklinde konuştu.

Türkiye siyasetinin bütün meseleleri çözmek noktasında olumsuz bir seyir izlediğini ve bunun da demokrat misyonun olumsuz seyri ile paralel ilerlediğini belirten Uysal, “27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi toplumun altyapısını etkileyen önemli olaylar zamanla Marx’ın da dediği gibi altyapının üstyapıyı şekillendirmesine neden oldu ve bu durum demografik ve iktisadî değişimlerin de etkisiyle ülke siyasetindeki yerleşik düzeni de alt-üst etti” diye konuştu.

MİLLETİN FİKİRLERİ YERİNE DEVLETİN GÜCÜ DAYATILIYOR

Bugün iktidar gücünü eline geçirenlerin milletin fikirlerini temsil etmek yerine devlet gücünü arkasına alarak millete kendi fikirlerini dayatmaya çalıştığını ifade eden Uysal; “Bunu da milleti mahkûm ederek yapıyorlar bugün 20-21 milyon devlet yardımına muhtaç insan var. Nasıl oluştu bunlar? Bu tabiî planlı bir şekillendirmedir. Kitleler halinde tarımsal nüfus iş yapamaz hale getirilip köyden kente göçün yolu açıldı. Temel düşünce bu kitlenin kendi siyasetleri lehinde olumlu bir katkı sağlayacağı düşüncesiydi. Tabiî bu yapı sarsılıp devlete muhtaç hale getirilmeden desteğini almanın imkânı yoktu, onlara göre. Kendi milletini 1 trilyon liraya yakın sosyal yardım bütçesi ile çalışmamaya, üretmemeye, yatırım yapmamaya teşvik eden bir hükümet olur mu?” dedi.

YANLIŞ DIŞ POLİTİKA SURİYE İLE YAŞANILAN DERİNLİĞİ KAYBETTİRDİ

Türkiye’nin Ortadoğu politikasında da tehlikeli dengeler içerisinde sıkıştırıldığını ifade eden Uysal, “Sayın Davutoğlu ve Cumhurbaşkanının ‘bölgede model ülke olma’ hayaliyle savrulması neticesinde belki de bölgede en büyük kazanımımız olan Suriye ile yakaladığımız derinliği kaybettik. PKK'nın o bölgede bir özerk alan Irak’ta mi kuracak derken Suriye’de karşımıza çıktığını görüyoruz Yanlış politikamız PKK terör örgütüne alan açtı ve bazı büyük devletleri de PKK ve uzantılarını desteklemeye itti. Buna bizim yanlış siyasetimiz neden oldu. Şimdi destek bulma durumu iyileştirme durumu lehimize çevirme adına yaptığımız Fırat Kalkanı, Afrin Operasyonu gibi bazı operasyonlar var, fakat bunların millete maddî ve manevî bedeli de var” dedi.

BİRÇOK SEKTÖR CAN ÇEKİŞİYOR

Türkiye’nin yaşadığı son süreç neticesinde üretim altyapısının çökme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını ve sanayi sektörü gibi sektörlerin can çekiştiğini belirten Uysal, “Aslî tasarruf edilmesi gereken yerde israf ederken, tasarruf edilmemesi gereken yerden israf ediyoruz. Bunu duyururken açıklama olarak da ‘yatırıma doymuşluk dolayısıyla kesinti yapıyoruz’ gibi akla yatkın olmayan, makul olmayan bir ifade kullanıyorlar. Hayretle izliyoruz tabiî” diye konuştu.

Mart seçimleri dolayısıyla birkaç af paketi çıkarıldığını hatırladan Uysal, “Vergilerin yüzde 18’i SGK borçlarının yüzde 7’si geri dönebilmiş. Bu vergi vereni cezalandırıp, vergiden kaçanı mükâfatlandıran af paketleri Unakıtan döneminden beri her seferinde tekrar çıkartılmayacak diye söz verilmiş, fakat 15 senede 10 ya da 11 defa af paketi çıkarıp sadece ilk taksitleri toplamayı marifet saymışsınız. Bugün TÜİK tarafından esnetilerek, yontularak açıklanan verileri veri kabul etsek bile elimizde yüksek oranda bir işsizlik ve kocaman bir enflasyon var. Dünya’nın on yedinci ekonomisi iken derinlere gidiyoruz. Bu enflasyon rakamlarını da soğan depolarını basmak gibi polisiye, zabıta tedbirlerle dengelemeye çalışıyorlar. Dünya ekonomilerinin yeni dengelenmeler yaşadığı bu asırda kendimiz çeki düzen vermeye ve bu zihniyetin değişmesine ihtiyacımız var. Demokrat Parti olarak biz de içinden geldiğimiz geleneğin gereği olarak demokrasi ve adalet ekseninde şekillenmiş bir ekonomik ve sosyal düzen ile değişen dünya koşullarını da kendi lehine kullanarak büyüyebilecek, kendine yetebilecek bir Türkiye planlıyoruz” dedi.

DEMOKRASİ VE HUKUK YOKSA, BEYİN GÖÇÜ YAŞANIR

Türkiye’nin en büyük probleminin yetişmiş insan ve sermaye sahiplerinin ülkesinde gelecek görmemesi olduğunu söyleyen Uysal, “Kamuoyunda bazen beyin göçünü ülkeye çekeceğimiz söyleniyor. Kendi içine kapanmış, istikametini kaybetmiş, demokrasi ve hukuk standartlarını kaybetmiş bir görüntü ile bırakın gideni geri getirmeyi, dışarıdan beyin göçü almayı, elinizdekini muhafaza edemezsiniz. Bu duruma meşrûiyet içinde bir çözüm aranmalıdır” diye konuştu.

BU SİSTEMİN neticesi ENFLASYON, İŞSİZLİK Ve HUZURSUZLUKTUR

Mevcut siyasî sistemin işleyişini eleştiren Uysal, “Bugün sistem olarak bile adlandıramayacağımız, evrensel demokratik normlar ve tarihsel tecrübemiz ile de örtüşmeyen Cumhurbaşkanlığı Modeli adında parlamento, yargı, ekonomi gibi devletin bütün önemli kademelerini tek kişiye bağlayan ve tek kişiyi yegâne karar mercii hale getiren bu tarz bir sistemin de çıktısı ancak enflasyon, istikrarsızlık, işsizlik ve toplumsal huzursuzluktur” dedi.

Fransa’daki olaylara da temas eden Uysal şunları söyledi:“Türkiye’de ücretli kesimin yüzde 43’ü asgari ücretliyken Fransa'da bu oran yüzde 8’ler civarında. Türkiye'de dolaylı vergiler yüzde 68’ler civarındayken Fransa'da yüzde 30 civarında. Bu gerçeklere rağmen asgarî ücretin 1200 euro civarında olduğu bir Avrupa ülkesinde millet demokratik tepkilerini vatandaş olma bilinci ve vergi bilinci ile beraber ortaya koyuyor. Neticesinde ülkede hükümet geri adım atıyor. Türkiye’de bugün hükümete karşı bu tepkileri vermeye kalksak devletin varlığını ve birliğini yıkmaya teşebbüs ile, vatan hainliği ile itham edilirsiniz. Devlet kurumlarının müdahaleleri ile medya başta olmak toplumun tek sesli hale getirildiği bu noktada tabiî kimse hak aramaya cesaret edemiyor. Şu anda siyasî iktidarın elinde milleti yoksul bırakarak, eğitimsiz bırakarak, devlet imkânları ile farklı kesimleri kendine bağlayarak ve vatandaşı borçlandırarak kurduğu dört ayaklı bir düzen var”

Gelir dağılımı ve hizmet sağlanması noktasında adaletsizlik olduğunu ifade eden Uysal, “Adaletsiz toplanan bir verginin adaletli bir şekilde dağıtılacağını iddia etmenin pek de bir manası olmadığı kanaatindeyiz” dedi.

MECLİS SİYASETİN MERKEZİ OLMA NİTELİĞİNİ KAYBETTİ

TBMM’nin siyasetin merkezi olma niteliğini kaybettiğini ifade eden Uysal, “Arkasında ‘hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ yazmasına rağmen TBMM’nin elinden şu anda milleti temsil etme niteliği alınmıştır. Yeni seçimden gelmiş bir meclisin bu derece dinamizmini yitirmiş olması normal değildir. Bütçe onayında dahi Meclis’ten geçmemesi durumunda yüzde 10’luk bir değişim ile önceki senenin bütçesinin devreye sokulması imkânı gelmiştir. Normalde gensoru niteliğinde olan ve hükümetin güvenoyu hükmüne geçen bütçe artık milletin denetiminde değildir. Kısacası meşrûiyet bağını doğrudan millete dayandırarak oradan kademe kademe doğru dizayn ederek seçim sistemi ve siyasî partiler yasası ile tahkim etmediğimiz müddetçe bu sistemden çok olumlu netice çıkabilme ihtimalinin olmadığını görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yavuzyiğitoğlu: Yeni Asya adalet ve demokrasiden taviz vermedi

Programın ardından konuşan Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Yavuzyiğitoğlu Uysal’a verdiği konferanstan dolayı tebrik ve teşekkür etti. Yeni Asya’nın 50 seneye yaklaşan geçmişinde, her dönemde ve her dönemeçte ‘Demokrasi, Adalet ve Hürriyetten’ hiç bir zaman taviz vermeden hakikat ve hakkaniyet üzerine bu değerleri benimseyen insanları destekleyerek geldiğini belirten Yavuzyiğitoğlu, “Bugün bu programda Gültekin Uysal Bey'in de tasdiki ile Yeni Asya olarak bu değerlere ve bu değerleri savunanlara olan desteğimizi bir kere daha gösterdik. Biz bu değerleri olabildiğince ayakta tutmaya çalışıyoruz. Toplumda ehemmiyetli bir şeyi muhafaza ediyoruz” diye konuştu.

Yeni Asya’nın hem medya âleminde hem de demokrasi zemininde ümidi ve şevki temsil ettiğii de söyleyen Yavuzyiğitoğlu, “İnanıyoruz ki ne kadar savrulsa da bu memleket ve bu millet eninde sonunda bu hakikatlere geri dönecektir. Onları muhafaza etmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu hususta bizden maddî manevî desteğini esirgemeyen okuyucularımıza da teşekkür ediyoruz. Bediüzzaman'ın dediği gibi biz de diyoruz ki 'Ümitvar olunuz!' İstikbal güzel olacaktır” dedi.

HABER: FATİH KARAGÖZ, BİLAL SAİD PARLAKOĞLU, ŞÜKRÜ KALI

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 2186
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı