"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nefret dili usandırdı

24 Nisan 2019, Çarşamba 01:26
BAZI SİYASETÇİLERİN VE MEDYANIN KULLANDIĞI NEFRET VE ÖTEKİLEŞTİRME DİLİ MİLLET NEZDİNDE TEPKİ GÖRÜYOR.

BU YAYINLAR SÜRERSE KIZGIN DEMİR SOĞUMAZ

Gazetecİ yazar Kemal Öztürk, dünkü yazısında medyanın kışkırtıcı tavrını eleştirip şöyle dedi: “Özellikle medyanın ve onun türevlerinin etkisi altında olan sosyal medyanın bitmeyen nefret ve ötekileştirme yayınları artık herkesi usandırdı. Eğer bu medya düzeni devam ederse, eğer bu üslûp ve bu yayınlar sürerse, kızgın demirin soğutulması mümkün olmayacağı gibi, daha kötü olaylar da yaşarız.”

FİKİR, İFADE ETME HÜRRİYETİ KORUNMALI

Eskİ Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu da sosyal medya hesabında şunları yazdı: “Gerçek basın özgürlüğü demokrasimizin bağışıklık sistemidir. Bunu yok etmek, usûlsüz ve baskıcı metotlarla basında tekelleşmeye yönelmek Türkiye’nin zihni kapasitesini daraltmaktadır.

Güvenlik konusundaki kazanımlarımızı kaybetmeden özgürlük alanlarının genişletildiği yeni bir özgürlük-güvenlik dengesi kurulmalıdır.”

***

Nefret dili usandırdı

Kemal Öztürk, “Eğer bu medya düzeni devam ederse, eğer bu üslÛp ve bu yayınlar sürerse, kızgın demirin soğutulması mümkün olmayacağı gibi, daha kötü olaylar da yaşarız” dedi.

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na düzenlenen saldırıya ilişkin olarak “Eğer bu medya düzeni devam ederse, eğer bu üslûp ve bu yayınlar sürerse, kızgın demirin soğutulması mümkün olmayacağı gibi, daha kötü olaylar da yaşarız” dedi. Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, “Daha ne olacaktı?” başlığıyla yayımlanan yazısına “Türkiye’nin ana muhalefet partisinin lideri linç edilmek istendi. Bunun başka bir tanımı ve izahı yoktur. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, CHP ana muhalefet partisi olarak bu ülkede devlet protokolünde yeri olan, parlamentonun ikinci büyük partisi ve milyonlarca insandan oy almış bir partidir” ifadesiyle başladı. Öztürk’ün yazısı özetle şöyle; 

Söylenen sözün tabana indikçe şiddeti ve ağırlığı çoğalır

Gergin bir siyasî ortamdan çıktık. Ekrem İmamoğlu’nun yediği yemekten verdiği talimata kadar her hareketi, her kararı, her yaptığı mercek altında, medyada büyütüldükçe büyütülüyor (…) Sonunda PKK terörünün şehit ettiği askerlerimizin suçu da ona yıkıldı bir manşetle. Akla zarar. (...) Siyasetin en tepesinden söylenmiş bir söz, tabana indikçe şiddeti ve ağırlığı çoğalır. Ülkenin ana muhalefet partisini, onun seçilmiş liderlerini, belediye başkanlarını terör örgütleriyle özdeşleştirmek siyasi liderler için sadece retorik olsa da, tabana indikçe bu şiddete doğru evrilir. Sonunda ana muhalefet liderini linç etme girişimine kadar varır. Daha ne olacaktı? Bundan daha önemli bir uyarı olabilir mi? Allah korusun bunun ilerisini konuşmak bile istemeyiz.

Kızgın demiri birileri soğutmak istemiyor sanki

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ’dönem kızgın demiri soğutma, birlik ve beraberliği yeniden perçinleme dönemidir’ demesine rağmen, birilerinin bu demiri soğutmamak için direndiği de aşikâr. Özellikle medyanın ve onun türevlerinin etkisi altında olan sosyal medyanın bitmeyen nefret ve ötekileştirme yayınları artık herkesi usandırdı. (...) Eğer bu medya düzeni devam ederse, eğer bu üslûp ve bu yayınlar sürerse, kızgın demirin soğutulması mümkün olmayacağı gibi, daha kötü olaylar da yaşarız.

Ülkenin beka sorunu varsa herkese ihtiyacımız var

LÂkin saf tutmamızı, kol kola girmemizi, yan yana gelmemizi ısrarla istemeyen bir dil, yayın, üslûp ve politika izlenmesi açıklanabilir bir durum değil. Seçim bitti. Önümüzde 4,5 yıl kesintisiz bir süre var. Normalleşelim, sakinleşelim, kızgın demiri soğutalım. Başta ekonomi, ne sorun varsa, bunu düzeltmek için çaba göstermek gerek. Aksi taktirde AK Parti için 2023 bile tehlikeye girebilir.”

 

***

Eleştiri hürriyeti sonuna kadar korunmalı

Yeni bir parti kuracağı iddialarıyla gündeme gelen AKP’li eski Başbakan Ahmet Davutoğlu sessizliğini bozarak açıklamalarda bulundu. “Bugün kritik bir tarihi eşikte bulunuyoruz” diyen Davutoğlu, “31 Mart seçimleri ve ardından yaşananlar ile birlikte ortaya çıkan toplumsal ve siyasal tablo partimizin ve ülkemizin geleceği ile ilgili kamuoyuna açık, şeffaf ve sağduyulu bir muhasebenin yapılmasını gerekli kılmıştır” açıklamasında bulundu.

Özgürlüklerin genişletilmesinin önemine değinen Davutoğlu, “Bir an önce özgürlük alanının genişletilmesi iftiharla sahiplendiğimiz özgüvenimizin ve en önemlisi de birbirimize olan güvenimizin yeniden tesisi için şarttır. Düşüncelerini ifade eden gazeteci, akademisyen, kanaat önderi, siyasetçi kim olursa olsun hiç kimse işini kaybetme, yaftalanma, sosyal medya linci ve hakaret tehditleri ile karşılaşmamalıdır. Eleştiri ve fikirlerini ifade etme özgürlüğü sonuna kadar korunmalıdır” ifadelerini kullandı. 

Basın, propaganda aracı haline gelmiştir

Basının içerisinde bulunduğu durumla ilgili açıklamalarda da bulunan Davutoğlu şunları kaydetti; “Özgür düşüncenin, eleştirinin temel unsuru olan ve gelişmiş demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen basın ise tek elden yönetilen bir propaganda aracı haline gelmiştir. Gerçek basın özgürlüğü demokrasimizin bağışıklık sistemidir. Bunu yok etmek, usulsüz ve baskıcı metotlarla basında tekelleşmeye yönelmek Türkiye’nin zihni kapasitesini daraltmaktadır. Bu çerçevede, güvenlik konusundaki kazanımlarımızı kaybetmeden özgürlük alanlarının genişletildiği yeni bir özgürlük-güvenlik dengesi kurulmalıdır.”

Okunma Sayısı: 3599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muammer

    25.4.2019 11:41:01

    Tam bir akıl tutulması yaşıyoruz.ne Ümit'lerle yola çıkıldı;nereye gelindi(?) çok yazık.bu insanlar Kuran'a,siyer-i nebiye bakmıyor mu;nedir bu nefret dili yaşını başını almış bu Kişiler hiçmiş huzuru mahşeri düşünmezler?hak hukuk adalet nerede? çok yazık ettiniz.ama ALLAH herşeyi biliyor.görelim MEVLAM neyler,neylerde güzel eyler.

  • D.Ali ÖZDEMİR,Akyurt/Ankara

    24.4.2019 10:47:54

    Akl-ı selim sahibi herkes,hangi siyasi görüşte olursa olsun Yeni Şafak yazarı ole benzer düşünceleri her platformda ifade ediyor. Ancak,siyasetin en tepesindeki zatın hiçbir samimi öneri ve uyarıya kulak verecek durumda olmadığı net bir biçimde gözlemleniyor.Gülen grubunun vesayeti yerle bir edip;Kendisine çok büyük bir hareket alanı ve özgüven sağlamasının ardından;kanun çıkarıp dometesi zorla erik olarak kabul ettirmesi babından yardım gördüğü grubu meyyit-i müteharrik konuma getirmesi ve Kılıçdaroğlu olayı gösteriyor ki,baskı ve otorite daha da artacak tek parti dönemine bile rahmet okutacak boyuta ulaşabilecektir.Bu anlayış;işine gelen her argümanı kullancak daha sonra sahneden atacaktır.Böylesi bir psikolojinin,Ne halka ne de Bediüzzaman Hazretleri de dahil olmak üzere, hiç kimseye karşı samimi bir muhabbeti olamaz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı