Orman Kanunu’nda yapılan değişikliği değerlendiren uzmanlar, değişikliğin ormanı ekosistem değil rant kaynağı olarak gören politikaların bir sonucu olduğu görüşünü dile getiriyor.
Orman Kanunu’nun 17’nci maddesinde yapılan değişiklikle orman alanlarında verilen ormancılık dışı kullanım izinleri genişletiliyor. Resmî Gazete’de salı günü yayımlanan yönetmelik, ormanlık alanlarda yapılaşmanın önünü açacağı gerekçesiyle eleştiriliyor. Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış, bu tür izinlerin “kamu yararından çok belli çevrelere rant sağlamayı” amaçladığını belirtiyor. Prof. Dr. Atmış’ın paylaştığı verilere göre 2012 ile 2020 yılları arasında yılda ortalama 9 bin 705 hektar orman yanarken, ormancılık amacı dışındaki tahsisler nedeniyle yılda ortalama 37 bin 869 hektar orman yok oldu. Prof. Dr. Atmış, çevre hassasiyetinin orman yangınlarıyla sınırlı kalmaması gerektiğini vurguluyor: “Her yaz ormanlar yanarken isyan eden bizler, ormanların bu şekilde yok edilmesine ne yazık ki ilgisiz kalıyoruz. Her yıl yanan ormanların 4 katını bu tür izinlerle kaybediyoruz. Yanan alanlar 30-40 yılda da olsa orman olarak geri geliyor. Fakat otel, termik santral, maden tesisi, havalimanı, yol gibi dönüştürülen ormanların tekrar orman ekosistemine döndürülmesi mümkün değil.”
AKP döneminde 30 kez değiştirildi
DW Türkçe’nin haberine göre, Kırsal Çevre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Demirtaş, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun Kamu İhale Kanunu’ndan sonra en fazla değiştirilen yasa olduğunu söylüyor. Kanun, AKP iktidarı döneminde tam 30 kez değiştirildi. Demirtaş, “Bu değişikliklerin hemen hemen büyük çoğunluğu da yasanın 16’ncı, 17’nci ve 18’inci maddeleriyle ilgiliydi. Özellikle 17’nci maddede o kadar çok değişiklik yapıldı ki... 1956 yılında yürürlüğe giren bu yasa, çıkarılış amacı amacının dışına çıktı ve başka bir şeye dönüştü” diyor. Yüksek orman mühendisi Demirtaş’a göre yönetmelikteki “kamu yararı ve zaruret” ifadeleri gerçek anlamından uzak. Demirtaş, burada kamu yararının bulunmadığına dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Kanunun içini boşaltan, anlamsız hale getiren uygulamalarla karşı karşıyayız. Dolayısıyla artık Türkiye ormanlarında yapılamayacak bir etkinlik kalmadı.”
Haber Merkezi