Nur fedakârlarından Ahmet Nazif Çelebi’nin oğlu olan Selâhaddin Çelebi, uzun yıllar Nur Risaleleri’ne fedakârane hizmet etmiştir.
Nur’un mektuplarında isminden ve hizmetlerinden bahisler olan Selâhaddin Çelebi, 9 Ocak 1977’de vefat etmiştir. Babası ile birlikte yaptığı Nur hizmetleri dolayısıyla baba-oğul Çelebi hanedanı olarak anılır. Bediüzzaman tarafından da “İnebolu Kahramanları”, “Nurun Kahraman Şakirtleri”, “Nurun Ehemmiyetli Şakirtleri” unvanları verilir. Üstadın ismini ilk kez 1936’da Kastamonu’da duyar. Kastamonu Karadağ’da ilk olarak ziyaretine giderken babasının yazdığı Risaleyi Bediüzzaman’a iletir. Burada Selâhaddin Çelebi’ye, “Sen de yazı biliyor musun? diye sorar. “Evet” deyince bir cümle yazdırır. “Maşaallah… Keçeli güzel yazıyorsun, sana bir Risale vereceğim, yazar mısın?” der.
“Bir kalemle beş yüz nüsha yazan Nazif Çelebi”
“Memnuniyetle” deyince, Küçük Sözler’i verir. Babasına da 11. ve 12. Sözler’i gönderir. İşte Nur Risaleleri’nin İnebolu’ya girişi böyle olur. Bu tarihten sonra İnebolu’da yüzlerce parmak Nurlar’ı yazmaya başlar. Selâhaddin Çelebi İstanbul’da bir ticarethanede teksir makinası görür. Bu makinanın bir dakikada yüz sahife bastığını öğrenince hemen makinayı satın alarak İnebolu’ya getirir. İlk defa Nurlar’dan Yedinci Şuâ, “Kâinat Seyyahının Müşahadeleri” olan Âyetü’l-Kübra Risalesi’ni teksirle çoğaltırlar. İlk nüshayı Üstad’a götürdüğüm zaman fevkâlade memnun olur ve “Ya Rabbi! Bir kalemle beş yüz nüsha yazan Nazif Çelebi ve mübarek yardımcılarını Cennetü’l-Firdevste mes’ûd kıl.” diye duâ eder. Çok sıkıntılara rağmen Risale-i Nur’a sadık bir şekilde hizmet eden Selâhaddin Çelebi’den Allah razı olsun.