Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Bu krizin üç ayırt edici niteliği var: Yapısal nitelikli, reel üretim ve istihdam krizi ve bununla paralel giden hukuk krizi. Üçüncü olarak 1994’ten, 2001’den farklı olarak ilk defa bir krizin bu kadar yadsındığı bir dönem yaşıyoruz. Kriz yok gibi davranılıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Temmuz’da kararnameyle Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’yı görevden aldı ve yerine yardımcısı Murat Uysal’ı getirdi. Erdoğan söz konusu görevden almanın gerekçesini Çetinkaya ile faiz konusundaki anlaşmazlıklarına bağladı. Sık sık rezervleriyle gündeme gelen Merkez Bankası’nın başkanının görevde alınması beraberinde yeni soru işaretleri getirdi. Türkiye ekonomisinin kırılganlığına Merkez Bankası’ndaki durum da eklendi. Türkiye ekonomisini neler bekliyor? Cumhurbaşkanının Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alması ne anlama geliyor? Sermaye açısından Türkiye ekonomisi nasıl değerlendiriliyor? Son gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisinin durumunu Duvar’a değerlendiren Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Bu krizin üç ayırt edici niteliği var: Yapısal nitelikli, reel üretim ve istihdam krizi ve bununla paralel giden hukuk krizi. Üçüncü olarak 1994’ten, 2001’den farklı olarak ilk defa bir krizin bu kadar yadsındığı bir dönem yaşıyoruz. Kriz yok gibi davranılıyor” ifadelerini kullandı.
Kurumlar çok hırpalandı
MB’nin bağımsızlığı hakkında konuşan Yeldan, “Türkiye’de kurumlar o kadar hırpalandı, işlevlerini yitirdiler ki makroekonomik anlamda bilgi üretmek, makroekonomik sisteme yön vermekle mesul bakanlık ve kurumlar artık doğrudan kişilere, sermaye gruplarına rant yaratmak, çıkar sağlamak için doğrudan yönlendirilir hale geldi. Şimdi Merkez Bankası, resmî olarak görevlendirildiği fiyat istikrarını korumak ve makroekonomik istikrara katkı sağlamak hedefine sahip. MB’nin birçok defa içeriği boşaltıldı. Finans sermayesinin ve hükümete yakın sermaye gruplarının çıkarlarına doğrudan hizmet edecek şekilde koşullandırıldı” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atıyor
Yeldan’ın açıklamalarına şöyle devam etti; “Türkiye’de olan biten, zaten gerileyen, zaten düşen tasarruflar varken daha da hızlı daralan bir yatırım talebi ile karşı karşıya olunmasıdır. Beş dönemdir üst üstte eksi rakamlar geliyor. Türkiye sermaye gelirini sürekli eriten, yeni sermaye yaratamayan makine teçhizatı içinde son iki çeyrekte sırasıyla eksi yüzde 25 ve eksi yüzde 11 yatırımı olan bir konjonktüre sürüklendi. Yani Türkiye geleceğini tehlikeye atıyor. Gelecek nesillere miras bırakacağı üretkenliğinden, teknolojisinden, sermaye varlıklarından yiyerek tehlikeye atıyor. Kısa vadeli değil, orta – uzun vadeli bakmalıyız. Türkiye’nin bu krizden çıkışı istihdam yaratıcı teknolojiyi, üretimi destekleyici biçimde kullanmaktan geçiyor. Bunun için kamu girişimciliğinde yepyeni bir KİT modelinde planlı bir ekonomi modelinin çözümü olabileceğini düşünüyorum.”